CENGİZ ARCAN


SEBAHATTİN ALİ

Bugün 25 Şubat, Sebahattin Ali’nin doğum günüymüş.


Bugün 25 Şubat, Sebahattin Ali’nin doğum günüymüş.

Bizim entelektüel ve solcu kesim Sebahattin Ali’yi sever. Ben de severim ama ben doğum günlerini değil ölüm günlerini önemserim. Çünkü en önemli öğretinin ölümde olduğuna inanırım.

Sebahattin Ali benim hemşerim olduğu için özelikle ilgi alanımdadır.

Nerede yasadı?

Ne işlerde çalıştı?

Hangi hapishanelerde yattı?

Nerede ve neden öldürüldü?

Bizim eski tüfekler Sebahattin Ali’nin ismini ve şiirlerini kullanır ama neden ve kimin öldürttüğüne kafa yormazlar. Tabii ki tribünlere oynamak kolaydır.

 Sebahattin Ali 02. Nisan 1948 tarihinde Kırklareli sınırında öldürülür ve kamuoyuna kaçakçıların öldürdüğü açıklanır. Gerçekleri gizlemek için yapılan bir açıklama gibi...

Ben o bölgenin insani olarak kaçakçıların hangi şartlarda ve kimi öldüreceğini biraz olsun bilirim.

Kaçakçı, cebinde üç beş kuruş olan bir öğretmeni öldürmez, hatta yardım bile eder.

Aslında entelektüellerin ve solcuların sorması gereken can alıcı soru şu.

Sebahattin Ali neden öldürüldü?

Ve bu sorunun peşinde mesai harcamak gerekir.

02. Nisan 1948 yılı, CHP tek parti dönemi ve İsmet İnönü’nün tek adam olduğu dönem.

CHP solculuk edebiyatı yapan bir parti; solcu olarak tanıtılan Sebahattin Ali gibi önemli bir yazarı neden koruyamadı ve cinayeti en ince ayrıntılarına kadar aydınlatması gerekmez miydi?

Yoksa bizler işin kolayına kaçarak, önemli kişilerin ölüm ve doğum günlerini anarak oy avcılığı mı yapıyoruz ya da kendimizi entelektüel sınıfından olacağımızı mı zannediyoruz?

 Bir soru da Almanya’nın Berlin şehrinde yaşayan ve Sebahattin Ali üzerinden solcu olduğunu kanıtlamaya çalışanlara soruyorum.

Yazarımız Berlin’de kaç yıl ve hangi semtte kaç nolu evde kalmıştır?

Bilmiyorsanız, hiç olmazsa yazarın “Kürk mantolu Madonna” kitabını okuyarak yazarın ayak izlerini takip edebilirsiniz.

 Sebahattin Ali vatanını ve milletini seven aydın bir yazardı. O günlerin tek partili düzeninde bile hükumetleri eleştiren sivri bir kalemdi. 1938 de Atatürk öldükten hemen sonra CHP hükümetinin İngiltere, Fransa ve Amerika ile yaptığı antlaşmaları eleştiren ve  1945’teki ikinci savaştan sonra CHP hükumetine eleştirilerinde “Tam bağımsızlıktan vaz geçilecekti madem ki, bunca can boşuna mı öldü” diyerek mevcut hükümetin ve küresel emperyalist çetenin dikkatlerini üzerine çekti.

 

Aslında Sebahattin Ali bir makaleye sığmaz. Onun yaşamı üzerinde düşündükçe defteri kalemi alıp bir odaya kapanmak gerekiyor.

Bense metro ve otobüslerde yazdığım için anca bu kadar yazabiliyorum.

Sağlıcakla kalın

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92