Belki genel geçer bir yargı değil "Şiirin yaşı yoktur!" sözü ama, bazı şairlerin şiirleri gerçekten yaşsız şiirlerdir. Örneğin, Ahmed Arif'in şiiri... Sadece günceli mi, kendi çağını mı anlatıyor; yoksa çağlar boyunca var olan, var olacak olan gerçekleri mi?..
"Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan, bu acı
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini..." -Ahmed Arif
Bu bölümde Ahmed Arif, ilk sevmelerin, ilk öpücüklerin özlemini değil; sevgilinin yokluğunun yarattığı çaresizliğin acısını dile getirmiş. Şiirin ilk bölümünde de:
"Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, haldan bilmez,
Kahpe yalana." der Ahmed Arif
Sevgili, şairde güzel duygular uyandırıyor, iyi duygular... Bu duyguları, insanlara, doğaya
anlatmak istiyor "Seni bağırabilsem seni" diyor; "dipsiz kuyulara, yıldıza, okyanusun en ıssız dalgasına düşmüş kibrit çöpüne varana" kadar her şeye... Bu duygular, dünyadaki
yalanlara, namussuzun, haldan bilmezin yaptığı kötülüklere, özgürlükleri ortadan kaldıranlara engel olabilmeli diye düşünüyor ki, "seni anlatabilsem, seni bağırabilsem"
diyerek tutuklunun özgürlük özlemini de dile getiriyor.
Ahmed Arif (1927-1991), Sabahattin Ali (1907-1948)
SABAHATTİN ALİ'nin hayatta iken yayımladığı tek şiir kitabı "Dağlar ve Rüzgâr" dır. Bu kitap, 1931- 1934 yılları arasında çeşitli dergilerde yayımlanan şiirleri kapsıyor. Yani Ahmed Arif, 4-6 yaşlarındadır o yıllarda... Sabahattin Ali'nin Hapishane Şarkısı adlı beş şiiri var bu kitapta; seçtiklerimi sunuyorum size... Bakalım duygulanmalarında benzerlik bulacak mısınız?..
"Ey yâr, bu acı demlerde
Sen koru benim aklımı...
Karardım kaldım damlarda,
Aydınlat benim yolumu...
Nefesin esen rüzgârda,
Saçların savrulan karda,
Yerde, gökte, bulutlarda,
Ararım nazlı gülümü..." (4. şarkı )
"Göklerde kartal gibiydim
Kanatlarımdan vuruldum;
Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım.
Yâr olmadı bana devir
Her günüm bir başka zehir;
Hapishanelerde demir
Parmaklıklara sarıldım." ( 1. şarkı )
"Gönülde eski sevdalar
Gözümde dereler, bağlar,
Aynada hayalim ağlar,
Geçmiyor günler, geçmiyor." (3. şarkı )
Seçtiğim şu beyit ve dizelere de bakalım; ayrı devir, ayrı şiir anlayışı, apayrı kişilikler...
Neden birlikte seçildi?
Tevfik Fikret, Servet-i Fünun dönemi şairidir; Şinasi, Tanzimat; Yunus Emre ise Halk edebiyatı ozanı... Onları birleştiren ne? İnsanlar arasında kardeşlik ve dünya blrliği
inancını paylaşmaları... Bu dizelerin de yaşı yok! Dil ayrı, ifade ediş ayrı; ama sonuçta düşünce aynı. İnsanların kanlı kavgalardan, boğuşmalardan uzak kalabilmeleri için, insanların birbirinin kardeşi olduğunu düşünmeleri; dünyayı vatan, tüm insanları millet olarak benimsemeleri...
Tevfik Fikret de, Şinasi de "Yeryüzü vatanım, beşer nevi milletim." diyor. Yunus Emre de "yetmiş iki millete bir göz ile" bakıyor.
"Toprak vatanım, nev-i beşer milletim... İnsan
İnsan olur ancak bunu iz'anla, inandım." -Tevfik Fikret
"Milletim nev-i beşerdir, vatanım rûy-i zemîn " -Şinasi
"Dünya benim rızkım durur, kavmi benim kavmim durur" -Yunus Emre
Varlığı, sınırlı olanı aşma isteği herkeste olan bir arzu... Bu şiddetli duyguya Türk edebiyatında sık sık rastlıyoruz.
"Mes'uddur o insan ki yaşar hâtıralarla
İnsan âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar." Yahya Kemal Beyatlı
"Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı". -Yunus Emre
"Gelin ey ehl-i hakikat çıkalım dünyâdan
Gayr yerler gezelim, özge safâlar görelim." -Fuzûlî
"Bir şûlesi var ki şem'-i cânın
Fânûsuna sığmaz âsumânın." -Şeyh Galip
Yahya Kemal için hayal, gerçekleri aşmanın tek yoludur. Yunus Emre, gönül darlığından kurtulmak ister. Fuzûlî de aynı arzu ile dolu. Şeyh Galib de "Can mumunun öyle bir alevi var ki, gökyüzünün fanusuna sığmaz." diyerek dile getiriyor varlığı aşma arzusunu.
Bu dediklerimi herkesin onaylamasını beklemiyorum. Ben böyle düşünüyorum. "Yaşsız
şiir" bana göre bunlar...
Çok eskiden beri, dünyanın her yerinde sayısız aşk şiirleri de yazılmıştır. Birbirleriyle hiç bağlantısı olmadan aynı imgeler kullanılmış, aynı düşünceler dile getirilmiş, aynı özlem, aynı şeyler söylenmiştir. Bunların bir kısmı "aşk" denince hemen akla gelir; demek ki bunlar da yaşsız...
“Dünyada şiir yazan birisi varsa
bir yerlerde onu okuyan
bir başkası varsa
hiçbir şey bitmemiştir.” -Şükrü Erbaş
"Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır...
Harcayacaksın." -Özdemir Asaf
"Gelecekse beklenen,
beklemek güzeldir.
Özleyecekse ö z l e n e n,
özlemek güzeldir.
Ve sevecekse sevilen,
O hayat herşeye
b e d e l d ı r." -Özdemir Asaf
"Sesini duymadığım gün
Yaşanmış değil
Açan çiçek değil
Öten kuş değil
Yüzünü görmediğim gün
İçimde yıldızlar sönük
Güneşler güneş değil
Seni sevmediğim gün
Seni anmadığım gün
Olacak iş değil." - Ümit Yaşar Oğuzcan
"Seviyorsanız eğer
Geç kalmayın sakın aşkınızı
söylemeye
telgraf çekin, telefon edin,
mektup yazın...
Uçaklara, trenlere
tüm taşıtlara binin...
Koşun, arayın, bulun,
haber gönderin, birine anlatın...
Duvarlara yazın, ağaçlara kazıyın...
Yani deneyin bütün olanakları,
hiç olmazsa iki yaprak
samanlı kağıda yazın...
Ama sakın geç kalmayın!
AŞKINIZI SÖYLEMEYE..." -Özdemir İnce
"Bazen ne istiyorum biliyor musun?
Yanımda ol,
Dizime uzan.
Hattâ konuşmayalım bile o an.
Sarılma, öpme…
ama yanımda ol.
Neredesin, n'apıyorsun, kimlesin..?
Bunların hiçbirini düşünmediğim
bir an olsun istiyorum,
güvende ve iyi olduğunu bileyim.
Yani…
Yanımda ol..." -Tezer Özlü
HOŞÇA KALIN...