Mustafa Gazalcı -"Öğretmenin Not Defterinden"


FAKİR BAYKURT İÇİN

  Nedense devletin gücünü kullananlar bu büyük yazarı görmezden geldi. Devleti yönetenler, yaşarken onca acı  çektirdiği Fakir Baykurt’un değerini aramızdan ayrıldıktan sonra da anlamadı. Dişiyle tırnağıyla yarattığı yapıtlar bugünkü kuşaklara yeterince tanıtılmadı, ders kitaplarına  alınmadı.


   Ünlü yazar Fakir Baykurt’u ilk kez 1967 yılında Acıpayam’da öğretmenlik yaparken 17 Nisan Köy Enstitüleri etkinliğinde gördüm. Elbette daha önce kitaplarını okumuştum. Benim de üyesi olduğum Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) da genel başkanıydı.

         1969 Kayseri Elamdar sinemasındaki olaylı TÖS genel kurul toplantısında bizi diri diri yakmaya çalışanlara karşı kimi arkadaşlarla birlikte aslanlar gibi mücadele ettiği için daha çok sevip saymıştım onu. Ceketi yırtılmıştı, olayların içinde içmek için doldurduğum bardağı içerek yeniden kavgaya koşmasını hiç unutamam. Bir gün önce onu edilgen, geri bulanlar, gözü dönmüş saldıranlara karşı nedense gerilerde duruyorlardı. 

         Askeri jemselerle olay yerinden uzaklaştırıldık. Yarım kalan toplantı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi salonunda tamamlandı. Orada da CHP Genel başkanı Bülent Ecevit’i konuşturmak istemeyen kimi solculara karşı Ecevit’in özgürce konuşması için Fakir Baykurt’un nasıl savaşım verdiğine tanık oldum. Fakir ne yapılacağını nerede durulacağını çok iyi biliyordu.

         1978’de Bülent Ecevit’in kurduğu hükümette Kültür Bakanı olan s Ahmet Taner Kışlalı, Fakir baykurt’u, Adnan Binyazar’ı ve daha birçok ilerici demokrat kişiyi danışman olarak almıştı. Ben de genç bir milletvekili olarak Denizli’den seçilip gelmiştim. Arada bir Fakir’le görüşüyorduk. Burdur Denizli yakın iller olduğu için ortak dostlarımız vardı. Denizli yöresini çok iyi biliyordu.

         12 Eylül 1980 darbesi sonrası Barış Davası’ndan içeri alınınca o yurtdışında Almanya’da bizler için “Yaş Günü” adlı bir şiir yazdığını çok sonra öğrendim. O şiirinde Denizli’nin dutlarını, dokumalarını geçirmişti:

         “Honaz dutları gibi yumuşak

         Denizli dokumaları gibi güzel

         Öğretmenliğin iyisini halktan öğrenmiş

         Kötülüğün düşmanı Mustafa Gazalcı”

       Bu şiiri 1992’de ilk baskısı yapılan Barış Zinciri kitabıma aldım.  Kitaptan birini de ailesi aracılığıyla Fakir Baykurt’a gönderdim. Kısa süre sonra Almanya’dan 29.4.1992 tarihli, “Değerli Kardeşim Gazalcı” diye başlayan bir mektup aldım:

         “”Barış Zinciri adlı kitabını aldım, severek okudum. Böyle bir kitabı derleyip toparladığın ve bir tanesini de imzalayıp gönderdiğin için çok çok teşekkür ederim. Yaşamak zorunda bırakıldığın acı zamanlar seni daha çok pişirmiş, sayfalar, satırlar arasına sinmiş olan, hiç yazıklanmayan, hayıflanmayan ruh halin bunu pek açık gösteriyor. Yoksul bir köylü ailesinin çocuğu olarak tozlar, çamurlar içinden, sıkıyönetim askeri mahkemeler katında yurt ve dünya barışını savunacak düzeye yükselmek önemli aşamadır.Mayanda olanları, okuduğun, okuttuğun okullarda ne iyi geliştirmiş, bütün davranışlarına ne iyi sindirmişsin! Seni, candan gönülden kutlarım.”

         O yurtdışındayken, yolum ona yakın düşünce arar görüşürdüm. Eşi Muzaffer Hanım, kızı Işık’la bağımız hiç kopmadı.

         Fakir Baykurt tutulduğu amansız hastalıktan kurtulamadı. Yetmiş yaşında daha çok güzel ürünler verebilecekken onu 11 Ekim 1999’da Almanya’da yitirdik. Eğit-Der Genel başkanı ve CHP MYK Üyesi olarak aynı gün bir basın açıklaması yaptım:

         “Yazar, Türkiye öğretmen örgütçülüğünün önderi Fakir Baykurt’u yitirdik.

         Yazınımıza ‘Yılanların Öcü’, , ‘Kaplumbağalar’, ‘Tırpan’, gibi ölmez ölmez başyapıtlar, ‘Irazca’, ‘Kara Bayram’, ‘Kır Abbas’, ‘Dürü’ gibi iz bırakan ‘Tip’ler bırakan Fakir Baykurt, aslında yapıtları ve yarattığı ‘Tip’lerle ölümsüzleşmiştir.

         …Yaşamının büyük bir bölümünü sürgün, hapis ve gurbet ellerde geçiren Fakir Baykut’u, bağrından çıktı, dilini, duygularını romanlaştırdığı köylüler, örgütlenmesinde hizmetleri olan öğretmenler, özgün yapıtlarıyla yazın dünyası, kısaca halkımız unutmayacaktır.”

         Fakir Baykurt İstanbul Zincirlikuyu mezarında toprağa verildi. Toprağa verilmeden önce yapılan törende Ankara’dan katılan arkadaşı, yazar Talip Apaydın’la Eğit-Der Genel başkanı olarak ben de birer konuşma yaptık.         Almanya’dan, Burdur’dan, yurdun her yerinden gelen öğretmenler, edebiyatçılar, Fakir Baykurt’u sevenler Fakir’i son yolculuğunda yalnız bırakmadı.

         Ölümünden sonra öğretmen örgütleri, edebiyatçılar toplantılar düzenleyerek Fakir Baykurt’u andı. Hakkında yazılar yazıldı.

         Nedense devletin gücünü kullananlar bu büyük yazarı görmezden geldi. Devleti yönetenler, yaşarken onca acı  çektirdiği Fakir Baykurt’un değerini aramızdan ayrıldıktan sonra da anlamadı. Dişiyle tırnağıyla yarattığı yapıtlar bugünkü kuşaklara yeterince tanıtılmadı, ders kitaplarına  alınmadı.

         Fakir Baykurt ve benzeri büyük yazarlarımıza uygulanan örtülü, açık yasak da işe yaramayacak, onların yapıtları da okurla buluşacaktır. Ama neden bu zaman uzasın? Okullarda, kütüphanelerde, kitapçılarda bol bol kitapları bulunmasın? Ders kitaplarında çocuklarımız metinlerini okumasın? O yapıtların sanat değeri yurtiçinde ve yurtdışında aldığı ödüllerden belli değil mi?

         Fakir Baykurt Köy Enstitülü bir yazar. Burdur’un Akçaköy’ünde yoksul bir çocukluk yaşarken, Gönen Köy Enstitüsü’ne gitmeseydi, Türk yazını böyle bir değerden yoksun kalacaktı.

         Fakir Baykurt şiirle başlamış yazın yaşamına. Okulda ‘şair’ derlermiş ona. Aslında şiiri sonuna kadar hiç bırakmadı. ‘Bir Uzun Yol’ adlı kitapta topladı kimi şiirlerini. Ama onun asıl ustalığı düzyazıda, romanlarında.

         Özyaşamını anlattığı kitaplardan birinde  büyük eğitimci İsmail Hakkı Tonguç’un Gönen Köy Enstitüsü’ne gelişini bakın nasıl anlatıyor:

“Hakkı Tonguç İlköğretim Seferberliğini yöneten, enstitüleri kuran, köylere okul yaptıran genel müdür. Bir ayağı Ankara’da, bir ayağı köylerde, enstitülerde. Alışılmış yöneticilerin hiçbirine benzemez.

...Hiç unutmam Gönen’e bir gelişinde derslikleri, işlikleri, güllükleri dolaştı. Öğretmenlerle toplantı yaptı. Sonra büyük yemeğinde bizimle birlikte öğle yemeği yedi. O yemekte bir ağızdan türküler, marşlar söyledik. “Sürer eker biçeriz güvenip ötesine..” diye başlayan marş söylenirken içerisi çınladı. Yedi yüz öğrenci, yirmi öğretmen birlikte söylüyoruz, ama bir tek ses çıkıyor.

         Yemekten sonra kampana çaldı. Birinci Okul yapısı önündeki alana toplandık. Tonguç ortaya çıktı:

         “Burada görülecekleri gördük, yapılacakları yaptık. Yemeği de yedik. Şimdi yola çıkmamız gerekiyor. Ama yediklerimizi ödemeden gitmek olmaz. Buna karşılık size bir türkü öğretelim.”

         “Çok sürmedi (Giderim giderim yolum yan gelir türküsü) öğreniverdik. Başarımızdan hoşnut kaldı. Beş altı kez söyletti. “ Şimdi biraz da şiir dinleyelim, şairler çıksın!” dedi.

         ...Çıkıp iki tane de ben okudum. Şiirim epey değişti. Yayınları izliyorum ya, etkileri oluyor. Gönen Mektubu’nu okudum.

         ‘Daha yok mu?’ diye sordu.

         Bana kalsa ilk şiiri okur çekilirdim. ‘Daha’ diyor Tonguç. ...O gün altı şiirimi götürdü yanında. Sonra duydum, özellikle Gönen Mektubu’nu gittiği yerde öğretmenlere , öğrencilere okumuş.” (1)

         Onuncu ölüm yıldönümünde ‘Fakir Baykurt’u Özlemek’ adında Cumhuriyet gazetesinde şunları yazdım:

 “Fakir Baykurt hiç yorulmadan, her koşulda yazdı. Köylüyü, kentliyi, emekçiyi, kendi deyimiyle darda kalmış insanları durmadan anlattı.Yoksa onca öykü, roman, bir şiir kitabı, 8 ciltlik özyaşam öyküsü yaşamın binbir uğraşı arasında başka türlü nasıl yaratılırdı?

Dost Yüzler (Portreler) adlı kitabının ön- sözünde “…Gerçekte ben çok yaşadım, çok yazdım; bu yaşamda kârım, kazancım, hanım, apartmanım bunlar oldu.”  

Bu satırları yazarken onu yitirdiğimiz yaştayım. Çok yazdığı, kazancının yapıtları olduğu doğru, ancak daha çok yaşayabilirdi.

O artık yazdıklarıyla, yaptıklarıyla yaşayacak.

                                      Aydınlık Yüzler 2018, Öğretmen Dünyası Yayını

1)  Köy Enstitülü Delikanlı, Papirüs Yayınları, s: 57-61

        

 

 

Taner KANAN
15.12.2020 10:00:30
Alemdar sinaması toplumda bilinmiyor. Yapıtlarıyla toplumu bulusturmak ut0pya olmamalı.

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00