ALİ UYSAL- EĞİTİMCİ YAZAR


   SANAT KOKAN ÇUKUROVA VE KARACAOĞLAN


      Yolum Çukurovaya düştüğünde burnuma sanat kokusu gelir.Deniz kıyılarından

   Torosların doruklarına kadar türkü kokar,şiir kokar kısacası sanat kokar bu

   yöre.Tarih boyunca bu yöre hep sanatla içiçe yaşamıştır.Doğurgan bir toprağı

   vardır Çukurova'nın.Ovasında,dağında dolaşırken toprak doğurdu doğuracak gibi 

   gelir.Nelerdir doğacak olan?Sanatın tüm çeşidi:Romanlar,öyküler,masallar.

       Toplumsal açıdan ilginç bir yerleşim bölgesidir burası.Etle dert yan

   yana kaynar bu topraklarda.Et ağaların,beylerin kazanlarında kaynar,dert yok-

   sulların,ırgatların.Bu karşıtlık Çukurova'lı romancılar,öykücüler,ozanlar için

   bitmez tükenmez bir hazinedir.Bu çelişki Çukurova'nın sanatının her dalına yan-

   sımıştır.Böylece bu gizemli bölge Yaşar Kemel,Orhan Kemal gibi dev romancıları,

   Dadaloğlu,Karacaoğlan gibi eşsiz ozanları doğurmuştur.Kuşkusuz ki Çukurova'lı 

   sanatçıların her biri anlatılmaya,övülmeye değer;ama ben bu yzımda Karacaoğlan

   üzerinde duracağım:

          Ozanları,yazarları gibi yörükleri de çoktur Çokurova'nın.Deniz kıyıları

   kışlıkları,Toros Dağlarının dorukları da yazlıklarıdır onların.Bu iki bölge 

   araında yılda iki kez göç ederler.İlkbaharda sahilden yaylaya,sonbaharda da 

   yayladan sahile.Altı yedi yaşlarımda yörük göçüne iki kez tanık oldum:Gördüğüm

   manzara bir doğa harikasıydı.Bir türlü gözümden gitmiyor.Keşke arşivlenebilseydi

   o göçler.Yirmi dolayında deve katarlanmıştı.Çanlarla süslenmiş develeri güzel

   bir kız çekiyordu.Keçiler,oğlalar,eşekler,atlarbambaşka bir dünya sergiliyordu.

   İşte Karacaoğlan onlardan biri.Bu yaşamı anlata anlata bitiremez.Deva çeken kız

   da herzaman O'nun sevgilisi olur.

          Havayı da deli gönül havayı

          Ay doğmadan şavkı tutmuş ovayı

          Türkmen kızı katarlamış mayayı

          Çekip gider bir gözleri sürmeli.

          Karacaoğlan'ın şiirlerinden bir sahne.Ozanımızın bu göçleri anlatan o denli

   çok şiri var ki tümü bu sayfalara sığmaz.İlkbaharda kendisinden önce göçecek sev-

   gilisine beklemesi için isteğini yansıtan çok seilen bir türküsü var.İki dörtlük

   de ondan örnek verelim:

          Eğer güzel benle gitmek dilersen

          Eğlen güzel yaz olsun da gidelim

          Bizim iller kıraçlıdır aşılmaz

          Yollar çamur kurusun da gidelim

           .......Aşamazsın Karaman'ın ilini

           .......Köprüsü yok geçemezsin selini

           .......Gerdan Yaylasının perçem belini

           .......Lale sümbül bürüsün de gidelim

           Bu eşi menendi bulunmayan ozanın yaşantısında öyle ilginç öyküler,öyle özgün

   türküler var ki onları anlatmaya ciltler dolusu kitaplar yetmez.O nedenle anlatmak 

   istediğim güzellikler içimde duracak.Son bir örnekle yetineyim:Ankara'ya giderken

   Pozantı yöresine geldiğimde Karacaoğlan'ın bir şiiri gelir yüreğimin ortasına çörek-

   lenir.Onu bir kez daha okumadan edemem.Çukurova'yı çirkinleştirmek için elimizden

   geleni geri koymamışız.Ellerimizde balta yeşillikler üstüne yürümüşüz.Değneği soksan

   yeşerecek topraklar üstüne sanayi siteleri kondurmuşuz.Yine de o cennet yöreyi çirkin-

   leştirmeyi başaramamışız.Hala görkemli, hala eşsiz Çukurova.Kim bilir dört yüz yıl 

   önce nasıldı?Şimdi uzun yıllar ötesinden Karacaoğlan'a kulak verelim:

           Çukurova bayramlığın giyerken

           Çıplaklığın üzerinden soyarken

           Şubat ayı kışyelini kovarken

           Cennet demek sana yakışır dağlar

            ..........Ağacınız yapraklarla donanır

            ..........Taşlarınız bir birliğe inanıreser dallarınız atışır

            ..........Hep çiçekler bağrınızda gönenir

            ..........Pınarınız çağlar akışır dağlar

            Rüzgar eser dallarınız atışır

            Kuşlarınız bir biriyle ötüşür

            Ören yerler bu bayramda pek üşür

            Sümbül niçin yaslı bakışır dağlar

            ..........Karacaoğlan size bakar sevinir

            ..........Sevinirken kalbi yanar göyünür

            ..........kımıldanır hep dertleri devinir

            ..........Yas ile sevincci yıkışır dağlar.

           Son dörtlükte pırıl pırıl üç Türkçe sözcük var:Devinmek,göynümek,yıkışmak.

   Halk türkülerimiz dilimizin ana kaynaklarından biridir.Eskimeyen bir dil,önemini 

   yitirmeyen dünya görüşü ve anlatım biçimi,sevmekten usanmayan,yorulmayan uçsuz 

   bucaksız bir gönül dünyası.İşte Karacaoğlan.

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92