Ata Alp And


ATATÜRK VE GÜZEL SANATLAR-4


            İnsan-Toplum-uygarlık bağlamında güzel sanatlarla sağlam ilişkiler kurulması gerektiğini düşünen ve bunun gereğini yapan Mustafa Kemal Atatürk; yazdırdığı bir vurgusunda da şunları söylemiştir:

             “Güzel sanatlarda başarı, bütün devrimlerin başarıldığının en kesin kanıtıdır. Bunda başarılı olamayan milletlere ne yazıktır! Onlar bütün başarılarına rağmen uygarlık alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima yoksun kalacaklardır.”

            Güzel konuşmayı, zeybek oyunun sanatsal bağlamda değerlendiren Atatürk, mimarlık konusunda da sanatsal çizgiyi işaret ederek, umudu olan genç Türk mimarlarından sanatsal yaratıcılık beklemektedir: “Eski milletler büyük çalışmalar sonunda kendilerine özgü birer mimari stil yaratmışlardır. Son yüzyılın sanat çalışma ve düşünceleri sonunda da modern bir mimarlık doğmuştur. Fakat bu modern mimarlık da her milletin düşünce ve karakter farklarıyla birbirinden ayrı bir görüş ve anlamdadır. Bir İtalyan modern mimarlığıyla bir Alman modern mimarlığı arasında çok değişiklikler vardır.…” diyerek, toplum ve uygarlığın simgesi olarak gösterdiği uygarlıktan söz eden Atatürk; …”Çağdaş Türk Mimarlığı” konusundaki sözlerini şöyle sürdürmektedir: “Bu modern mimarlıklar bütün görünüşleriyle de hangi milletin malı olduğunu anlatmaktadırlar. Bizde de yüzyılın bütün düşünce ve gereksinimlerine cevap verecek, ruhlarımızı okşayacak bir modern mimarlık gereklidir. Fakat bu modern mimarlık diğer milletlerin taklitçiliği değil, yurdumuza özgü, Türklüğe özgü bir mimarlık olmalıdır. Yapılan bazı binaları görüyorum; bunlar bir Avrupa modern mimarlığının aynen kopyasıdır. Bize orijinal bir modern Türk mimarlığı gerekir. İnanıyorum ki, yetişmekte olan genç Türk mimarları,bu haklı isteğimde olumlu bir yaratıcılığa erişeceklerdir. (Mimar Hikmet Koyunoğlu, Kültür ve Sanat, sayı: 5, 1977, s.151)

 

FİKRİYE

Bir hüzün gibi geldi geçti vuslatımdan,
Şekvacı olmadı yorgun başımdan.

Lezzet-i şinasiydi sunduğu kahve fincanından,
İzmihlâli mümkün değil sızlayan vicdanımdan.

Varsın çeksin bu dimağ, unutmaz seni,
Kimse dolduramadı yürekteki yerini.

Bir kadeh gibi sunmuştun ölümsüz sevgini,
Çaresiz yürek nedendir, bilmedi kadrini.

Terk-i hayat ne der, bilemem amma,
Bir ümmid-i hayaldir buluşmak orada.

Dilerim sübut bulur, kanayan yara da,
Aşk-ı muhabbet biter mi cennet-i alâda.

İçsende bir kadeh hayat iksirinden,
Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye’den.

Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
Ummid-i aşkım saracak onu cefakâr teninden.

 

Mustafa Kemâl

         (26 Ağustos 1926  sabahı/Çankaya)

         *(Eriş Ülger tarafından bulunmuştur.)

YAZARLAR

  • Salı 31.1 ° / 13.6 ° Güneşli
  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00