ANLATAMIYORUM
"Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce. -ORHAN VELİ
BELÂYI AŞK
Her işimi yoluna koymuştum.
Tam ev bark sahibi olacağım sıra!
Şimdi gelmezse ne zaman gelir
Bana huzur bir daha.
Kendime bir de iş bulmuştum
Üstelik.
Böyle zamansız nerden çıktın karşıma?
-SABAHATTİN KUDRET AKSAL
KARŞILIK
Sana özgü bir hayat idi
yaşadım ve yaşadığım
Bana özgü bir ölüm şimdi
hasretinde hayatım. -REFİK DURBAŞ
SEVDA ÜSTÜNE
Bu şiirde sevda sevda üstüne
Senelerdir veda veda üstüne
Yâreli yüreğimde dağ dağ üstüne
Vakit Nisan ortasında bir akşam.
Mehtap ettiğinden bîhaber
Kuşlarla, çiçeklerle, balıklarla beraber
İki tel kumral saç olsa avucumda şimdi
Ağlayıp ağlayıp avunsam... -TURGUT UYAR
BAHARI BEKLERKEN
"Bu bahar yalnız mesut günler taşımaktadır,
Baş başa kalacağız kenarında bir suyun,
Göz alabildiğine yeşil uzanan çayır,
Bir saadet içinde sessiz otlayan koyun.
Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle,
Bir melek ordan bize uzatacak elini.
Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle.
Ümitlerin en güzelini!.." -ZİYA OSMAN SABA
AŞK VE ŞİİR... Herkesin yaşamında birlikte olan iki kavram...
Kişilerin aşka bakışı, aşka değişik boyutlar kazandırır. Kimi şairler, aşkı kitaplarına ad olarak seçmişlerdir; kimi şairler de şiirlerine... Aşk ve şiir birliktedir her zaman.
Aşk insanların bir gerçeğidir. Edebiyata, sanata yansıması da bu yüzdendir...
Her yaştan insanın severek okuduğu aşk şiirleri, usta kalemlerin kendi duygu, düşünce yapısına göre biçim verdiği şiirlerdir. Bazen aşk, karşılıklı yaşanan duygusal ilişkidir; bazen imkansızdır. Bazen insanı coşturur; sevenin gözü sevdiğinden başkasını görmez; bazen ruh bunalımı, duygu çöküntüsü yaşatır aşk...
Ne olursa olsun, aşk, insan yaşamında var olmuştur; var olmaya devam edecektir. Aşk kavramı değişmiyor; biz değiştiğini düşünsek bile değişmiyor, biz değiştiğini sanıyoruz.
ESKİ MODA AŞK ŞİİRİ dese de şiirine Orhan Alkaya, aşkın modası geçmez, hangi asırda olursa olsun aşk, aşktır. Kimine göre, belâ da olsa, kimine göre dert de olsa, sevgilinin özlemi, sevene ölüm gibi gelse de ınsana umut sunan duygudur aşk...
DESEM Kİ
"Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber."-CAHİT SITKI TARANCI
AYRILIK SEVDAYA DAHİL
"hiçbir ânı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte her şey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sahili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tat ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili" -ATTİLÂ İLHAN
Öyle dizeler var ki şiirlerde, sayfalarca anlatılsa o etkiyi yaratamaz; şair bir dizede söyleyiverir. İnsan da o dizeye tutuluverir aşkla... "Ayrılıklar sevdaya dahil" dizesi gibi...
MUTSUZ
Kim istemez mutlu olmayı
ama mutsuzluğa da var mısın? - CEMAL SÜREYA
Mutsuz bile etse aşk, yeter ki sevilenle birlikte yaşansın!
ÖLÜ BİR DENİZ YILDIZI
"De bana, anlat bana, öyleyse neden hatırlıyorum onu
O fırtına kuşunu gölgesini yere düşüren
Gittiydi geldiği yere, uzaklığına
Döner mi bir daha dönmez mi bilmem!
Parlar ki şimdi arasıra gecelerde
Diplerde, derinlerde, yalnızlığımda
Ölü bir deniz yıldızıdır mutluluk
O nedensiz mutluluk, olsa da olur olmasa da." -EDİP CANSEVER
Aşk, her yaşandığında insanda farklı duygular yaratır; çünkü aşk, "hayatın bütünüyle kendisidir." İnsan acısını, ayrılık acısını da yaşasa; mutlu olmasa da, aşk insanın aklı ve gönlüne hükmeden ve kendisine baş eğdiren bir güçtür ezelden beri...
"Ve gizli bir baş eğmedir sizde aşk" diyor Turgut Uyar...
Edebiyatımızda aşk, özünü hiç yitirmeden, halk şiirinde yalın bir biçimde, Divan şiirinde söz sanatlarıyla bezenmiş olarak çıkar karşımıza...
"Başım koydum eşiğinin taşına
Kurban olam ela gözün kaşına
Beni kınayanın versin başına
Felek bir yanımı taşa getirdi” -DADALOĞLU
“Haddeden geçmiş nezaket yâl-ü bâl olmuş sana;
Mey süzülmüş şişeden, ruhsâr-ı âl olmuş sana” -NEDİM
Bugünkü Türkçeyle:Nezaket, kuyumcuların altını tel hâlinde incelttiği araçtan (haddeden) geçerek, senin boyunu bosunu oluşturmuş. Şarap, şişeden süzülerek yanağındaki allığı oluşturmuş.
"Canıma bir merhaba sundu ezelden çeşm-i yâr;
Öyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim” -AHMED PAŞA
Bugünkü Türkçeyle: Ezel gününde sevgilinin gözü bana bir merhaba sundu. Öyle mest oldum ki ondan sonra kimsenin merhabasını tanımadım.
Bana şiirde geçen bir sözcüğün, başka bir şiiri çağrıştırmaması hiç olası değil!.. Ahmed Paşa şiirinde "merhaba" mı dedi? Bana Attilâ İlhan'ın "Emperyal Oteli" şiirini çağrıştırdı.
EMPERYAL OTELİ
"ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var". -ATTİLÂ İLHAN
Şiir böyle altı bölümden oluşmakta; sizin için şiirin birinci bölümünü seçtim. Bu şiirde bir aşk öyküsü, otel çevresinde işlenir. Şiirdeki kişi "ben hiç böylesini görmemiştim" dediğine göre yaşam deneyimi olan, çok şey görmüş-geçirmiş biridir. Karşısındaki kişi, vurmuş, kanına girmiştir; birdenbire, hiç beklenmedik bir anda... "İtirazım var" diye tepki gösterir vurulan.
Üçüncü dizeden başlayarak sevgili ile ilgili bir hayalin varlığını anlıyoruz. Karşılaşma ânında "sımsıcak bir merhaba" diyecektir şiirdeki kişi; sevgilinin dizinde uyuyacaktır. Zaman geçecek, yağmurlar yağacaktır. Sevgiliyle geçecek bir yaşam tasarlar âşık... Merhaba başlangıç, ölüm sondur. Tanıştıktan sonra "dört gün dört gece" süren zaman dilimi romantik geçecektir. Âşık susacaktır. Sonra, yağmurlar yağacak, günler geçecektir. Zaman güzel geçer; duvardaki saat durmuştur, zamanın nasıl geçtiğini anlamazlar mutluluktan.
Sonra hayal kırıklığı...Tasarlanmış aşkın hayal kırıklığı ile sonuçlanır ilk bölüm.
Şiirin bundan sonraki bölümlerinde imkansız aşkın ayrıntıları ve şehir hayatının âşıkta oluşturduğu yıkıntıları görürüz.
"AŞK İMİŞ HER NE VAR ÂLEMDE..." - FUZÛLÎ
HOŞÇA KALIN.