Mehmet BABACAN, Eğitimci- Yazar ve Şair


SOKRAT’IN SAVUNMASI


Sevgili dostum Ahmet Ümit Aloğlu’nun yazma çabalarını, Facebook’ta sürekli izlerim.Özellikle ürettiklerinde ya da çeşitli yayınlardan derlediklerinde, topluma bir ileti sunabilmek için, adeta çırpınır.

Hele aydınlara, aydın pozunda görünenlere söylemeye çalıştığı şeyler, nerdeyse beynini patlatacak. Beni de onların arasında gördüğünü biliyorum.Aydın olmanın bir etiket kazanımı değil; insan hak ve özgürlüklerini, lâiklik ufkundan görebilmek olduğunu; bunun getirdiği sorumlulukları söyleye söyleye dilinde tüy bitiyor.Bu niteliğe ulaşabilmenin ise, okumakla mümkün olduğunu vurgulayışı, hepsine bedel.Benim de anılarımı depreştiriyor.

***

Tarihlerin birinde.Seyfi öğretmenin çalıştığı köye yakın düşmüştü yolum.Bir merhaba demek düştü aklıma. Seyfi Dernekten arkadaşımızdı.. Akşamın geç saatleriydi.Umarım yatmamışlardır diyerek, ilk rastladığım kadına sordum Seyfi Öğretmenin evini:“ Aha şoorassı” dedi, eliyle de göstererek.Ardından da ekledi “ Müsevirleri de var herala. Ağşamınan sorup dururdu iki adam.”

Seyfi öğretmenin iki taneydi misafiri. Biri öğretmen Osman Bey, diğeri ise ilk kez gördüğüm, resmi kıyafetli bir orman muhafaza memuruydu.Yer sofrasını sermişlerdi.Muhabbeti kurmuşlardı. Biraz da yol almışlardı.Beni de eklediler sofra bezine.Kısa bir tanışmadan sonra, ev sahibi aldı kumandayı:“ Ormancı arkadaşımız konuşmasını bitirsin de, öyle geçelim sohbete diyorum. Siz ne dersiniz?” dedi.Oybirliğiyle kabul edildi.Ormancının konuşmasını merak ediyordum.

Cin gibi bir adam. Merakımı anlamış gibi açıkladı..“ Hocam, Sokrat’ın Savunmasını anlatıyordum da “ dedi.Vay be! Dedim içimden. Bunlar, “ Bu memleketin hali ne olacak?” aşamasına geçmeden,Sokrat’ın işini bitirmeyi düşünmüş olabilirler deyip, bekledim.Ormancı arkadaş, kadehinden bir yudum aldı; öksürerek gırtlağını temizledi ve başladı anlatmaya.Önce şaşkınlıkla, giderek hayretle dinliyordum. Bir yandan da nasıl tavır almam gerektiğini saptamaya çalışıyordum. Sonuna kadar dinledim. Doğrusu güzel anlatıyordu.Belli ki birçok yerde, birçok kez anlatmıştı.Hani üniversite sınavında sıfır puan almış çocuklar için“ Yahu, insan rastgele işaretlese bile, bişeyler tutturur” denir ya.Ormancı arkadaş yarım saat anlatı. Yahu bir cümlecik olsun, Sokrat’ın savunmasıyla örtüşmez mi? Vallahi örtüşmedi.Öbür arkadaşlarda bir rahatsızlık yoktu. Belli ki o sınıfı okumamışlar. O olaydan ve ilgili kitaptan haberleri yoktu.Ama ortak olduğumuz bir nokta vardı- Nerden duymuşsak duymuşuz- Baldıran Zehri ile idam edilişinde buluşmuştuk.

Sonradan öğrendiğime göre, “ Baldıran Zehri gibi” şeklindeki bir benzetme yüzünden girilmiş o konuya.Öğretmenlerin bilgisi olmadığını gören Ormancı da, teatral oyununa başlamış, repliklerini sergilerken de ben gelmişim.Ne yapmalıydım?Hayır, senin söylediklerinin Sokrat’la ilgisi yok desem; “ Söylediğim doğru” diye, ayak diretecek. Kanıt yok, tanık yok.Sofraya sonradan eklenmiş bir garibanım ben.Adamların akşam düzenlerine çomak sokmuş olacağım.Ama yapılan cahillik oyunundan da, son derece rahatsız olmuştum.

Belki öğretmenliğimdi yüreğimi kanatan.Belki Mustafa Kemal Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nın ortasında aradığı öğretmenlikti, gırtlağıma yapışan.Bir an önce konuyu değiştirmek gerektiğine inandım:Gardaş, çok güzel anlattın.Yalnız, senin anlattığın şey, Sokrat’ın ikinci savunması olmalı.Onu okumaya vaktim olmadı benim.Ben ancak, Sokrat’ın birinci savunmasını okuyabildim.“ Allah hepimizi Baldıran Zehrinden korusun!” duasıyla konuyu kapattık.

***

Ormancımız, sonraki yıllarda birinci savunmayı okudu mu bilmem de; ben, ikinci savunmayı hiç bulamadım.Çünkü Sokrat, birinci savunmada baldıran zehriyle idam edilmiş.

8. 10. 2020

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92