Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


İNSAN MANZARALARI

Toplumda örgütlenmenin en güzel şekli siyasi bir parti kurmaktır.  


          İnsan kazanmanın ya da insan harcamanın her türlüsü siyasi partilerde mevcuttur. En korkulan kısmı ise kanun yapıcı da buradan çıkar, kanun uygulayıcı da! Sistem, devlet adamlığı zihniyeti ile çalışırsa toplum refahı için bulunmaz bir nimettir. Fakat bazı sakat düşünceler nedeniyle zararlı oluşumlara her zaman açık olur. Bunu yaşımız nedeniyle sıkça yaşamış bulunmaktayız.

          Kanun yapıcıların bunu çok iyi bilmeleri, devlet adamlığı düşüncesiyle yorumlamaları şarttır. Bazen bir kelime bile değişik yorumlara sebebiyet verebilir. Her kelimeyi akıllıca yerine koymak zaruridir. Dikkatinizi çekmiştir. Adli makamlarda sıkça şöyle konuşulur;

          “Kanun koyucu böyle düşünmüştür.”

            Bu söz kelimeye özel bir anlam getirir. Uygulayıcı da buna göre karar verir. Ama uygulayıcının (yani hâkimin) kafasında şartlanmış fikirler varsa uygulayıp uygulamamak vicdanına kalmıştır. O nedenle kanun yapıcıların vicdan meselesine de dikkat etmesi şarttır.

              Bilirsiniz, cumhuriyetin kurucuları Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun çalışma arkadaşlarıdır. Hepsinden de Allah razı olsun. O vakitler Mustafa Kemal Atatürk’ün art niyetli harcama yapacağını kimse aklına bile getiremezdi. O düşüncelerle kanun koyucular GİZLİ ÖDENEK kanununu düzenlerken boş bulunmuşlar. O makama gelen kişileri de onun gibi dürüst ve vatanperver olacağını sanmışlardır. Gizli ödenek yasasını çıkarırken bir tutanak düzenlenmesini ve iki imzayla işlem yapılmasını öngörmüşlerdir. Çünkü gizli ödeneğin adı üstünde gizli kalması gereken işler için yapılması şarttır.

          Bu sistemi bütün başbakanlar rahatça uygulamışlardır. Kimse için bir sorgulama durumu olmamıştır. Ta ki, Adnan Menderes yargı karşısına çıkana kadar! Adnan Menderes yargılanırken bu konu ortaya atılmış ve birinci suç olarak;

             “ Gizli ödeneği, zimmetine geçirme cezasına çarptırılmıştır.”

            Bu örnek bile kanun koyucuların ne kadar dikkatli olmaları gerektiğini anlatmaya yeterlidir. Öyle ki; uluslararası antlaşmalarda bile bu kelime konusu önem arz etmektedir. Bir kelime ile ülkeye büyük zarar verilebilir, kazanç da sağlayabilir. Nasıl ki Akdeniz’de Meis Adasının Yunanlılara verilmesi gibi. Burnumuzun dibindeki bir ada yüzünden savaş çıkmak üzere. Başka bir örnek ise;

         “Musul - Kerkük olayında bir madde vardır. Eğer bu bölgeler Irak Hükümeti dışında başka bir ülkeye geçecek olursa, Musul ve Kerkük otomatik olarak Türkiye sınırlarına dâhil edilecektir. Bunu da Birleşmiş Milletler Cemiyeti kabul etmiş sayılacaktır.”

         Haydi, Kuzey Irak’ta bir devlet kurulsun bakalım!

         25 Ekim tarihi İyi Partinin kuruluş yıldönümüdür.

       “Kurulamaz!” denen İyi Parti kuruldu ve bu gün 3 yaşına bastı. Kamuoyu araştırmacıları %1,5 dan, bu gün %15.5’e kadar oy vermeye başladılar. En son kurultayını geçen ay yapmışlardı. Kurultay sonrasında da her partide olduğu gibi bu partide de eleştiriler ayyuka çıktı. O günden bu güne her akşam İyi Parti ile ilgili tartışmalar bitmiyor. Buna karşılık Genel Başkan Meral AKŞENER halkın arasına giriyor şehir şehir, kasaba kasaba dolaşıyor. Halkın ekonomik derdini, çilesini kamuoyuna duyurmaya çalışıyor.

          Elbette ülke siyasetine girmiş, iktidara alternatif olan bir parti liderinin bu davranışları alkışlanacak bir durumdur. Bunu görmemezlikten gelen iktidarın beslemeleri dikkatleri başka yönlere çekmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Parti ile ilgili her olayı yıpratma amaçlı kullanmaktan çekinmiyorlar.

         Ülkenin en önemli TV kanallarından CNN, NTV, Habertürk televizyonları özellikle adının başında Prof yazan ama AKP’nin savunuculuğunu üstlenen insanları bu iş için görevlendirmişlerdir. Bunlar, İyi Partinin veya CHP’nin yok edilmesi, kamuoyunda yıpratılması tartışmaları yapmakta militan gibi çalışmaktadırlar.

         İşte bu nedenle benim de saygı duyduğum Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’ı konuşturmayı başarmışlardır. Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ, İyi Parti’de kurultay dışı kalmıştır. Bunu da kendi isteği ile yapmıştır. Ama bu beslemelerin pof pofluğuna uyarak bazı talihsiz açıklamalarda bulunmuştur. Bu açıklamalar nedeniyle AKP savunucuları bu konuya yapışmışlar, günlerdir zehir kusmaya devam etmektedirler. Bu konuda İyi Parti Genel Başkan Yrd. Uğur POYRAZ Beyin cevabi açıklamasını yazmak istiyorum. Diyor ki;                

        “İyi Parti İl Başkanının suçlandığı dernekten dört kişi daha gelmiş. Bunlar şu anda AKP’ nın belediyelerinde aktif görev yapmaktalar. Bu kişiler Fetöcu diye adlandırılmıyor da, neden İyi Parti İstanbul İl Başkanı topa tutuluyor?

         Ayrıca şunu söylüyor Uğur Poyraz Bey;

         Olay 2013 yıllarında olmuş. O tarihlerde ülke içinde olup da AKP’lilerle kol kola olmayan Fetöcu mu var?”

          Bence bu iki olayda da o tartışmacıların ne kadar yanlı ve art niyetli iktidar beslemeleri olduklarını ortaya koymuştur. Ülkenin her yerinde fırınlara ekmek asılmasını tavsiye eden lider konuşulmuyor; Euro’nun on liraya yaklaşması bunları ilgilendirmiyor, işsizliğin artık dayanılmaz boyutlara varması istiflerini bile bozmuyor, pahalılığın fakir fukarayı perişan ettiğini görmüyorlar; hastalığın ne yaptığını, hâlâ ülkeye ne zarar verdiğini düşünemiyorlar. Bütün bunlar beslemeleri ilgilendirmiyor da, muhalefetin içinde cımbızla Fetocu aramak hoşlarına gidiyor. Ve bunlardan da oy toplamaya çalışıyorlar.

          Baylar bu ülke bizim; okula gidemeyen, tepelerde internet peşinde koşan çocuklar bizim!

          Aylardır ölüm döşeğinde bekleyen ya da hastalıkla perişan olup ameliyat olamayan insanlar bizim!

           Yıllardır çiftçilik yapıp da mazot yüzünden tarlasını süremeyen, sürse bile kazandıklarını zararına satan bu insanlar bizim!

           Biz saraylarda yaşamıyoruz. Evde sakat çocuk parası alarak memleketi güllük gülistanlık göstermiyoruz. Hepimizin bankalara borçları var. Gelirlerimiz ise enflasyona göre kıpırdamıyor. Emeklilerimiz arasında bile korkunç uçurumlar var. Üniversiteli olmanın bu memlekette hiçbir değeri yok. Evde yaşlı anana bakıyorsan(elbette bakmalısın) işin iyi.

           Ama herkesin sakat çocuğu, yaşlı ana-babası yok. Sağlam çocuk babası işsiz, parasız, sefil, sokaklar ona zindan, yaşamak ona haram!

            Ne demişti, valiye maskesiz esnaf;

           “Takmıyorum, gebermek istiyorum!” İşte memleketin gerçek haberi bunlar. Memleketimin insan manzaraları böyle! Yiğitseniz bunları konuşun. Koskoca Prof olmuşsunuz, bilim adamı sayılırsınız. Üç kuruş uğruna bilgilerinizi satmayın.

             Sürçü lisan ettik ise af ola, isterim ki insan önce insan ola.            

                                                           

 

YAZARLAR

  • Salı 31.1 ° / 13.6 ° Güneşli
  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,59% 0,30
  • EURO

    34,72% 0,23
  • GRAM ALTIN

    2498,87% -0,01
  • Ç. ALTIN

    4173,19% 0,00