Bayram yaklaşıyor. Biz emekliler bin yüz TL bayram ikramiyesi alıp bayram namazına gideceğiz.
Cami çıkışlarında yine para kutuları kurulacak. Bizler “El ne der” düşüncesiyle utanarak utanmazların kurduğu kutulara para atacağız.
Mezarlık ziyareti ve bayramlaşma derken eve dönüp bir kenara oturacağız.
Maalesef cebi delik olanlara kimse itibar etmez. Biz de “Aptal kutusu” denilen televizyonun karşısına geçip çekirdek çitleyerek sessizce oturacağız.
Seyredeceğiz büyüklerimizin yaşantılarını.
Kim, kiminle nereye gitmiş?
Akdeniz sahillerine mi?
Yurt dışı gezisine mi?
Yoksa lüks otellerde kumar oynamaya mı?
Büyüklerimiz ne yemiş ne içmiş?
Ağzımızın suları akarak izleyeceğiz,
Memleket meselelerini görüşen büyüklerimizi...
Büyüklerimiz haklılar; bizim için koca yıl çok çalışıp çok yoruluyorlar. Bayram günlerinde şöyle bir kaçamak yapıp dinlenmek haklarıdır.
Biz koskoca 80 milyon vatandaş, 600 vekil ve birkaç yüz kişilik büyük küçük adamlarımızı/kadınlarımızı şöyle güzel bir tatil yaptıramayacak kadar fakir miyiz ki?
Bizim gibi eşekler, sizin gibi binekleri neden taşımasın?
Gezin tozun, yaşayın var olun siz.
Vekilim, biz sizi taşırız.
Var olsun vekillerimiz!
Yaşasın büyük küçük adamlarımız!
Yıllardır kafamda cevap bulamadığım bir soru var.
Vekil mi büyük asil mi?
Asil büyükse vekil küçük mü?
Yoksa vekil büyük asil mi küçük?
Karmaşık sorular.
Kim, kime bakıyor?
Asil mi vekilin maaşını veriyor?
Yoksa vekil mi asile maaş veriyor?
Yine kafam karıştı anasını satayım.
“S.k. çarşafa dolaştı” derler ya,
Ah işte öyle oldu.
Ben bu bayramlardan seyranlardan vazgeçtim
İkramiyelerden de bir şey anlamadım
Tanrım bize yardım et:
İkramiyeden vazgeçtik, yeter ki aklımızı koruyalım.
Memlekette büyük bir tımarhane kuruluyor
Yetmedi, dünyada aynı şey oluyor.
Gerçek yolun yolcuları meydanlara çıkıyor
Çarşafa sarılmış, anadan üryan.
Kişilerin ardından değil
İdeolojilerin ve çakma dinlerle hiç değil,
Dünyanın delileri
Çırçıplak kurtuluşa koşuyor...
Size söylüyorum vekiller, kaçın
Büyük küçük adamlar, kaçın
Asiller delirmiş, dört bir tarafa bön bön bakıyor...
Bu suskunluğun ve çaresizliğin sonu ne olacak ki?
Büyüklerimizden öğrendik
Vurgun, soygun, yalan ve talan...
Haydi dostlar, hep birlikte eller havaya
Bu gidişle az kaldı çıldırmaya.