SÖZÜM SANADIR

Bende kitap takıntısı var.
Aslında iyi bir takıntı.
Yolumun üzerine kitapçı çıkarsa muhakkak içeri girer bakınırım.
Bilhassa kafesi olan kitapçılar çok daha eğlenceli benim için.
Aldığım kitapların arka sayfalarını okurken oturup kahve içmenin tadı farklı oluyor. 
İstanbul Beyoğlu kitapçılarının yansıra Beyazıt’taki sahaflar çarşısında gezmek farklı bir eğlence. Başkaları Kapalıçarşı’yı gezerken ben sahaflar çarşısını gezerim.  Ne yapayım? Benim de takıntım bu işte. 
Geçen gün Berlin’deyim. “Bavul Kunst und Kultur Cafe” isimli bir mekanda eski kitap standı açılacağını duydum. Daha önce de böyle bir etkinlik düzenlemişler. Bu üçüncü eski kitap fuarıymış.
Benim için iyi. Çünkü yeni bir kitap ortalama en az 10 Euro ama eski kitaplar 2 ila 4 Euro arası alınabiliyor. Türk Lirası olarak düşünürsen yine de pahalı ama hamama giren terler misali parayı gözüm görmüyor kitap konusunda. Zaten eskiden boş işlere kucak dolusu para harcadım, şimdi de kitaplara bu kadarcık para harcamak can yakmıyor.
Neyse mekana vardım.
Kapalı alanından başka mekânın önünde güzel bir bahçe var. Ağaçların gölgesine kurulmuş masalar ve bir kenarda üç metrelik eski kitap standı.
Standın başına dikildiğim gibi ilk nefesle birlikte pozitif bir enerji aldım. Eski kitaplar, belki ilk sahipleri bu dünyadan göçüp gitmiş ama enerjileri ve kokuları kitaplara sinmiş.
Benim gibi kitaplara ilgiyle bakan kalabalığın arasında bir kaç kitap beğenip aldım. Parasını ödedikten sonra bir de kahve alıp boş bir masaya oturdum. Hemen kitapların üzerine ismimi ve tarihi, altına da “Berlin bit pazarı” yazdım. 
Aldığım kitaplardan birisi de kırk yıldır gazetelerdeki köşe yazılarından ve severek  okuduğum birkaç kitabından tanıdığım yazar Erdal Atabek’in “Sözüm sanadır” isimli kitabı...
Yazar seksenli yıllarda fikir suçlusu olarak cezaevlerinde yatmış bir doktor. Ve kendi diliyle cezaevlerini anlatmış.
Kitaptan mahkumlar, tüm cezaevi personelleri ve cezaevi hayatıyla ilgili ilginç bilgiler edindim. Eee, biraz da bu konularda bilgi sahibi olmak gerekiyor. Çünkü kimin ne zaman nereye düşeceği belli olmaz.
“İçeridekiler dışarısını bilmez, dışarıdakiler de içerisini bilmez.”
Eski kitap kokusunu almam için bana bu imkanı yaratan Bavul Cafe’ye  teşekkür ederim.
Farklı bir atmosfer, farklı insanlar, farklı bir mekan.
Ağaçların gölgesinde sade bir mekan, mutlu olduğum bir gün.
Kitapların bit pazarından tekrar bitli ve pireli kitaplarla buluşmak umuduyla ayrılıyorum.
Sağlıcakla kalın