Tarih : 26 Ağustos 2018
Yer : 947. Yıl Zafer Kutlamaları, Malazgirt – Muş
Konuşan : Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
“Mesele, Dolar meselesi değildir.
Mesele, Papaz Bronson meselesi değildir.
Mesele, Tayyip Erdoğan meselesi değildir.
Mesele, Ak Parti meselesi değildir!
Mesele, Türkiye’ye diz çöktürmektir!
Oyununuzu gördük.
Meydan okuyoruz!”
Kamuoyu önündeki gösteri cümleleri böyle…
Gerçek ise, resmi görüşme tutanağı tutulmayan ikili görüşmelerde, “Ne istediniz de vermedik?”
Asıl meselenin Türkiye’ye diz çöktürmek olduğunu öğrenmiş oluyoruz bu beyandan milletçe.
Bir kişiye ya da ülkeye diz çöktürenler ne isterler? “Ya malını, ya canın!” derler.
Ortada istenen bir can olmadığına göre malımızın istendiği anlaşılmakta, açık açık söylenmese de… Burada “mal”dan anlaşılması gerekenin “vatan” olduğu açıktır!
Bir bakalım mı son 19 yılda bizden ne istendi ve sonuç ne oldu?
ABD ile yapılan ikili görüşmeler aşağıda temsilen dillendirilmiştir:
“Aslında ‘Büyük İsrail Projesi’ olan BOP’un eş başkanı olacaksın!”
“Peki efendim.”
“Kıbrıs’ı Rumlara vereceksin!”
“Tamam, efendim.” (Rumlar Annan Planı’nı kabul etseydi, konu kapanmıştı.)
“Türklerin 1915’te Ermeni Soykırımı yaptığını kabul eden bir açıklama yapacaksın!”
“Yaparım, efendim.”
“Biz, Avrupa ülkelerini de yanımıza alarak oluşturacağımız Haçlı Ordusu’yla Irak’a saldıracağız! Sen de bizimle beraber olacaksın!
“Olurum, efendim.”
“Biz, yine Haçlı Ordusu’yla Libya’ya saldıracağız! Sen de bizimle bu savaşa katılacaksın!”
“Katılırım, efendim.”
“Biz CIA’yi kullanarak Suriye’nin içini karıştıracağız! Suriye’de iç savaş çıkartacağız, sonra da Suriye’yi işgal edeceğiz. ‘Kardeşim’ dediğin Başkan Esat ile ilişkilerini hemen bozacak ve bizden yana olacaksın.”
“Hemen bozarım, efendim.”
“Önceleri ‘barış gönüllüsü’, ‘danışman’, ‘uzman’ adlarıyla Türk Devleti içine soktuğumuz ajanlarımızı şimdi de Türk Ordusu’nun, Türk Hükümeti’nin, Türk Yargısının, üniversitelerin ve medyanın içerisine ‘Fetullahçı’ olarak sokacağız! Sen de bize bu operasyonumuzda yardımcı ve destek olacaksın!”
“Olurum, efendim.”
“Asla yeni fabrika kurmayacaksın! Var olanları satacaksın ve asla üretim yapmayacaksın!”
“Anladım, efendim.”
“Tüm yer altı ve yer üstü madenlerinizin aranması, çıkarılması ve satılması için yabancılara da ruhsat vereceksin!”
“Veririm, efendim.”
“Devletin elindeki tüm fabrikaları, işletmeleri, birlik ve kooperatifleri satacaksın!”
“Satarım, efendim”
“Devletin tüm limanlarını satacaksın!”
“Satarım, efendim.”
“Yabancıların tarım toprakları satın alması önündeki engelleri kaldıracaksın!”
“Kaldırırım, efendim.”
Geçen zaman içerisinde tüm istenenler aksaksız ve harfiyen yerine getirildi mi? Evet.
……………………….
Ardından AB talepleri gelmeye başladı:
“Tarım ürünlerinden hangilerini ne kadar üreteceğinize biz karar vereceğiz, siz bizim kararlarımıza aynen uyacaksınız!”
“Bizim onayımız olmadan AB dışında herhangi bir ülkeye tarım ürünleri ihraç edemez, satamazsınız!”
“Devlet olarak şeker üretmeyeceksiniz! Devletin malı olan şeker fabrikalarını satın!”
“Devlet olarak kâğıt üretmeyeceksiniz! Kâğıt fabrikalarını satın!”
“Türk çiftçisi Türk tohumu üretmeyecek, Türk tohumu ekmeyecektir! Tohumu ithal edeceksiniz!”
Bu taleplere de harfiyen uyuldu mu? Evet…
ABD ve AB istedi, Ak Parti iktidarı harfiyen yaptı. Ak Parti iktidarı döneminde ABD Türkiye’den ne istedi de Türkiye yapmadı?
Tarih : 18 Haziran 2021
Yer : NATO Zirvesi sonrası, Brüksel - Belçika
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden arasında ikili resmi görüşme.
Neler istendi, neler verildi bilmiyoruz.
Baş başa görüşmede Devletin Dışişleri Bakanlığı’ndan uzman tercüman görevlendirilmesi yerine aileden, Amerikan vatandaşı, yirmi yaşında bir kızcağızın eşlik etmesi ve iki bin iki yüz yıllık devlet geleneğimize aykırı biçimde, toplantıda yine “resmi tutanak tutularak konuşulanların kayda alınmaması,” aynı yolda yürüdüğümüzü gösterir.
Yine halkın sırtından bir şeylerin, milletin menfaati hilafına karşı tarafa verildiğini düşündürür.
Yazık bu millete! Yazık bizlere….
