Eskiden ilkokul kitaplarında bir çocuk şiiri vardı:
Karga karga gak dedi,
Çık şu dala bak dedi.
Çıktım baktım o dala,
Bu karga ne budala…
Karga bile gülmüş samimi bulmadığı için Babacan’ın ağlamasına. Ya halkım? Halkım inançlı. Kendisi gibi inançlı birisinin ağlamasına hiç dayanamaz. Yarın götürür oyuna verir ve ne kadar yufka yürekli olduğunu da böylece gösterir cümle aleme. Ardından da duygularını sese dönüştürür mırıldanarak :
Ali (esmer) bugün ağlamış,
Ciğerimi dağlamış.
İnce belin üstüne
Mavi yazma bağlamış.
Ya da
Ağlama yar ağlama,
Mavi yazma bağlama türküsünü diline dolayıverir.
Bu ekibin tümü, ağlayarak senin o güzel yüzünü, o temiz yüzünü, o aydınlık yüzünü kan çanağı haline getirdi...
Sevgisiz yurttaşım! Bunların kim olduğunu biliyorsun. Hem yurdun altını üstüne çevirdiler, hem seni kuru çula oturttular. Din iman diye diye, ağlaya sızlaya, ölen askerlerin tabutlarına omuz vere vere. Hala aklın başına gelmedi.
Vatanı kurtaracağını, seni rahat ettireceğini söyleyen hiç kimse gerçek kimliğiyle, gerçek yüzüyle sahneye çıkmadı, çıkmıyor. Bunların hiç biri sevecen, kucaklayan, seni senden daha çok düşünen fedakar, vefakar bir kimliğe sahip değil.
Bunu anla artık.
Babacan’ın ağlaması, seni güldürsün.
Yahu kargalardan ibret al birazcık.
Adam, milletvekilliği yapmış, bakanlık yapmış, şimdi de parti kurmuş, kafası çalışıyor yani.
Ama başörtüsünün dini İslami bir simge olduğunu bilmiyor veya bilmiyor gözüküyor. Her iki halde de acınası bir halde. İslami bir simge olduğunu bilmiyorsa o kadar tahsili boşuna yapmış; ağlasa da oy verme!
İslami bir simge olduğunu biliyor da buna rağmen ağlıyorsa samimi değil, güvenilmez; ağlasa da oy verme!
Koptuğu partinin amacı da kendisinin amacı da Türkiye’yi bir İslam devleti haline getirmek.
Herkes bir tülün arkasına gizlenmeye çalışıyor.
Sözcü ne kadar Atatürkçü ise, chp o kadar Atatürkçü,
Akp ne kadar dinci ise, mhp o kadar Türkçü.
Al birini vur ötekine.
Öylesine ince bir ip üzerinde oynuyorlar ki insan koptu kopacak, düşecekler zannediyor, bir bakıyorsun öbür ipe atlamışlar.
Cübbesiz Ahmet’i tanıyorsun. Bu bey (eski başbakan) Boğaziçi Üniversitesinde okurken namaz kıldığını ve kendisinden başka kimsenin kılmadığını görüp 7 – 8 arkadaşına da bunu aşıladığını söylerken gurur duyuyorsa, hepsini tek tek sorgula, tümünün bu kafa yapısında olduğunu görürsün. Bunlar hem dincidir, hem demokrattır. Nasıl oluyorsa artık.
Hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine üye verir, hem bu mahkemenin kararlarını tanımaz. Hem panislamisttir, yani İslam dünyasını karşılaştığı tehlikelerden kurtarmak amacıyla müslümanların halifenin etrafında toplanarak Batı dünyasına karşı bir duruş sergiler, hem Avrupa Birliği’ne girmeye çalışır.
Ülkeyi teslim ediyorsun, batırıyorlar.
Bu cübbesiz bey, 24.12.2020’de bir bildiri yayınlıyor.Bu da Babacan gibi bir parti kurdu ya. Oy ve av peşinde yani. Ne diyor bildiride : “Bütün hıristiyan vatandaşlarımızın Noel Bayramı’nı kutlar; sağlık, mutluluk ve huzur dilerim.” Siz bu söylemde zerre kadar içtenlik, inanmışlık, samimiyet görüyor musunuz? Yahu adamın inandığı kutsal Kitap, Maide suresinin 51. Ayetinde “Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” diyor, bu kalkıyor kutlama mesajı yayınlıyor. Sen nasıl Kur’an’ın hükümlerini çiğniyorsun? Ya Kur’an’a inanmıyorsun, ya mesajın sahte. Ya Kur’an’ı okumamışsın, ya sallıyorsun Egemen Bağış gibi.
Bu Cübbesiz Ahmet var ya cübbeli Ahmet’ten daha tehlikeli. Başbakanken Abdullah Gül’e ve yine Başbakanken Erdoğan’a Dış Politika Danışmanı olmuş. Türkiye’nin dış politikadaki başarısını ve uçuşunu görüyorsunuz, hep birlikte görüyoruz. Türkiye, dünyada en yalnız “Devlet”.
Hiçbir dostu yok ülkemin. Bir dostu var : Azerbaycan. O bile Kuzey Kıbrıs Türk Cımhuriyeti’ni tanımıyor.
İster Davutoğlu’nun, ister Babacan’ın partisine oy ver, akp zihniyetine oy vermiş sayılırsın. Üçü de aynı trenin yolcusu. Üçü de takiyyeci, türbancı, şeriatçı. Bunların ağlamalarına sızlamalarına inanma. Oy almak için ağlıyor hepsi. Oy alınca n’olacak? İktidar olacak, iktidar olunca n’olacak? “Devlet malı deniz, yemeyen domuz” sözünün doğruluğunu ispatlamaya çalışacaklar. Bak ustaları nasıl ispatladı, gözünün içine bak baka. Bunlar da anlamayan birkaç kişi kaldıysa, onlara ispatlayıp anlatacaklar.
Timsah göz yaşı olduğunu bütün dünya biliyor.
Bir tek benim sade vatandaşım! Sen bilmiyorsun. Sen!...
