Doğduğumuz, büyüdüğümüz, bizi şekillendiren topraklar zaman eskidikçe kendisini bize daha derinden hatırlatıyor nedense. Giderek daha fazla bağlanıp, özlem duyulan aslında çocukluğumuz, gençliğimiz, geçmişimiz olmalı.
Bu duygularla, yarım asırdan fazla havasını soluyup suyunu içtiğim Şirin Ereğli sevgime dair, Karadeniz Ereğli ‘‘Kültür Sanat ve Yaşam Dergisi’’nde 2016 yılında yayınlanan bir söyleşiyi burada paylaşmak istedim.
EREĞLİ
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Karadeniz’e Akdeniz’den gelip yerleşenlerdeniz.
Adana doğumluyum, Ortaokul ve Lise yıllarımın geçtiği Ereğli’den uzaklarda da olsam bağlarımı hiç bir zaman koparmadığımı söyleyebilirim. Neredeyse yarım asırdır Ereğliliyim.
Ereğli Lisesi’nden mezuniyetimi takiben Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdim.
37 yıldır Dışişleri Bakanlığı mensubuyum. Aday memurluktan Büyükelçiliğe uzanan Diplomasi kariyerimde meslek gereği farklı dünya coğrafyalarında uzun yıllar görev yaptım.
Bu ara Ankara’dayım. Ancak her dönemde bir ayağı hep Ereğli’de olanlardanım.
***
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
Türkiye’de olduğum sıralarda birkaç haftada bir mutlaka yolumu Ereğli’den geçirmeye çalışırım. Sürekli bir değişim, dönüşüm içinde olan eski şirin Ereğli’mizin bu süreçlerini yakından gözlemlemeye çalışıyorum. Bu değişim bazılarımız için ‘bozulma’ anlamına gelse de ben Ereğli’nin az bozularak değişen, bozulmaya direnerek dönüşen yerlerimizden birisi olduğuna inanmaktayım.
Ereğli havasıyla, suyuyla, sosyal dokusuyla her dönemde sevginin barışın şehri olabilmiştir.
***
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
Ereğli’nin yumuşak Soğanlı Suyu, cüruflu sülfür kokan havası, sahil dostluğu, çarşısı – pazarı ve kendine özgü dinamizmi ile her zaman özlenen farklı bir çekicilikte olduğunu söylemek mümkündür.
Bunu en iyi, ilk gençlik yıllarını Ereğli’de geçirme lüksüne sahip olan kuşakların anlayacağını tahmin ediyorum. Bu açıdan Ereğli dostlukları benim için yıllarca süren, giderek yeni kuşakları da içererek büyüyen aile dostluklarına benzemekte olup en çok özlenen yönüdür.
***
Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutmadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Eski Ereğli’mizin yeniliğe her zaman açık olan aktif kültür ortamı, modern yaşam tarzı ve kendine özgü toplumsal dokusu ile mega şehirlerimizi kıskandıracak bir sosyal yapılanmaya sahip olduğu bilinen bir gerçektir.
Bu bağlamda yeni hallerinin ne olduğunu halen Ereğli’de yaşayanlar takdir edecektir elbette.
Ancak 1960’lı, 70’li, bizim kuşağın gençlik dönemlerinin Ereğli’sinin, Türkiye’nin en parlak, en cazibeli, en düzgün yerleşim yerlerinden birisi olduğunu söylemek mümkündür. Ereğli bu açılardan markalaşmış bir şehirdir.
***
Ereğli denildiğinde aklınıza gelen üç şey?
Ereğli’nin üç şeye sığması da oldukça zordur. Ereğlili yıllar denilince bembeyaz geçen kışlar, şehrin ortasından denize girilebilen serin sular, Çınaraltı, Kale, en iyisinden çilek, kestane, fındık ve pide ve de halen süren dostluklar, arkadaşlıklar.
***
İşinizin dışındaki vakitlerinizde neler yapmaktan hoşlanırsınız?
İşim zorunlu seyahatli bir meslek olmasına rağmen bulabildiğim her fırsatı yakın, uzak demeden seyahatlerle doldurmayı seven birisiyim. Hiç kuşkusuz bu geziler yakın dostlarla birlikte yapıldığında daha da unutulmaz ve eğlenceli bir hale gelmektedir.
***
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Ailemle, yakınlarımla, arkadaşlarımla buluşmalar, birlikte seyahatler, sohbetler..
