(DEFTER) Büyükelçi Hasan Sevilir AŞAN


ELVEDA ‘HODE HAFIZ’

‘‘İran, Şah zamanında SAVAK eliyle kendi çocuklarını yemişti. Aynı bizde de olduğu gibi’’


Geçtiğimiz aylarda Almanyaların birleşme süreci ve Türk toplumunun hissiyatı ile Almanya’nın korona günlerine ilişkin gözlemlerini paylaştığımız yazar arkadaşımız Nermin’in, İran meyanında birebir yaşadıklarını içeren anı yazısı aşağıdadır.
OXFORD ‘’1970’li yıllardaydık. İngiltere’de Oxford’da okulun yurdunda İranlı bir kız ve arkadaş gurubuyla tanışmıştık.

Onların Şah dönemiydi. İran’ın Hyde Park’a bakan görkemli Londra Büyükelçiliği müdavimlerinden değildiler. Şah yanlısı öğrencilerin yaşadığı lüksü havsalamız almazdı.

Sakin, mütevazı arkadaşın, İran’ın neresinden ve Acem mi? Türk mü? Olduğunu bu gün bile bilmiyorum.

Bir kaç kez odasını görmüştüm. Maddi zorluk çektiği anlaşılıyordu. Sonraları, ailesinden para gelmediği, ailesiyle iletişiminin kesildiği konuşulmuştu.

Türk öğrenciler ilk etapta elimizdekileri kendisiyle paylaşmıştık ama uzun vadede nasıl yardım edeceğimizi bilemiyorduk.

Durumu diğer İranlı öğrencilere açarak, ailesiyle iletişim kurulması ve destek sağlanmasını önerdiğimizde, arkadaşımız gözle görülür bir gerginlikle, yalvarır gibi bunu reddetmişti.

Ertesi gün koridorda karşılaştığımızda ‘onların arasında çok sayıda Savak’lılar var, sakın duymasınlar’ deyip, sus işareti yapmıştı.

***

Öğrencilik yıllarımızdı, İran’da gerçek anlamda neler olup bitiyor tam bilmiyorduk. Ama Arkadaşın İran’ın bilinen muhalif ailelerinden olduğunu, Şah rejiminin baskılarına maruz kaldıklarını öğrenmiştik.

Günler geçiyor, okul çevresine pahalı arabalarla daha önce görmediğimiz tarzda fiyakalı İranlılar gelip gidiyordu. Acem abartmasına bağlıyorduk.

 

SAVAK

Bir akşam, konser dönüşüydü, İranlı arkadaş karanlıkta karşıma çıkıverdi. Boynuma sarıldı. Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Sorry" deyip ağzımı kapattı. Ağlıyordu, sessizce sus işaret yapıp, veda anlamında elini sallarken "Hode hafız" dedi ve karanlıkta kayboldu.

Çok ağır bir yük altına girmiş, tatsız bir sırrı taşır gibi olmuştum. Kendimde değildim, sessizce odama çıkıp kendimi olduğum gibi yatağa attım.

***

Sabah, Hollandalı oda arkadaşımın, kapıları açıp kapaması, ‘rujum nerde’, ‘ Bu etek buruşmuş nasıl giyerim, lacivert eteğini ödünç alabilir miyim? rimelini verir misin?’lerine ‘ha, yes, okey’ diyerek uyanmıştım.

İstemeden okul yolunu tuttum. Yorgun, uykusuz halimle göze batmamak için arkalarda cam kenarına oturdum. Keyifsiz saatlerden sonra, İranlıların aralarında hararetle konuştuklarını fark ettim.

‘O arkadaş ve yakın arkadaşları kaçmışlardı. Son günlerde görünen öğrenci olmayan İranlılar tarafından aranıyorlardı..’

Her zaman daralınca koştuğum, Oxford’un en sevdiğim, kuğulu, ördekli yeşil parkına sığınmış Arkadaşımı yakalayamasınlar diye bildiğim bütün duaları okuyordum. Akşam olduğunda istemeden de olsa yurdun yolunu tutmuştum.

Yemeği kaçırmış, İtalyan arkadaşımın verdiği elmayla bir köşeye yıkılmıştım.

İranlı gurup yine hararetli ve heyecanlıydı. Hal ve tavırlarından kötü bir gelişme olduğunu anlamış, arkadaşımın adını duymuştum.

Adı, ‘hodafız’ vedası dudaklarımdan dökülürken, elimdeki elma da yere yuvarlanmıştı. Gerisini hatırlamıyorum.

***

Bir grup İranlı genç ölü bulunmuştu. Gençlerin ortak özelliği Şah rejimine muhalif olarak bilinmeleriydi. İran İstihbaratı SAVAK’ın suikast timlerinin işi deniliyordu.

***     

Günlerce kendime gelememiştim ağlamaktan. Farsi telaffuzla ‘Nermin’ diye seslenişi, sus işareti, sessiz elvedası, kaçarak uzaklaşmasını hiç unutamadım.

İran, Şah zamanında SAVAK eliyle kendi çocuklarını yemişti. Aynı bizde de olduğu gibi. 

HAYYAM

Bir gün elinde Farsça bir kitap görmüş "Ne, bu?" demiştim. "Ömer Hayyam", "Adı Ömer diye çok çile çekmiş" demiş ve devam etmişti, "Biliyor musun bu bizim niyet kitabımızdır. Herhangi bir sayfayı çevirir, beyitlerden birine parmağımızı basarız. O beyit, bizim o günkü niyetimiz olur"

Dün akşam arkadaşımın niyetine Ömer Hayyam’dan bir sayfa çevirip, "Ya şundadır, ya bunda, helvacının kızında..." tekerlemesiyle parmağımı gezdirip, bir beyit üzerinde durdum.

Okuyunca, bize söyleyecek ne çok şeyleri varmış diye düşündüm;

"Ben hangi şarapla sarhoş olursam olurum,

Ateşe, puta, neye taparsam taparım;

Herkes bir türlü görmek istiyor beni

Ben kendimi ne türlü yaparsam yaparım"

                       23 Temmuz, 2020, Almanya’’ 

Ali Derya Doğan
26.07.2020 16:10:10
O yılları bende yaşadım, 1972 yılında, Berlin Teknik Universite'de İranlı bir çok arkadaş edindim. Onların CISNU diye bir Öğrenci Birlikleri vardı. Özellikle Iran Şahı ve ABD aleyhine bir çok protesto etkinlikleri yapar ve biz Türk Üniversite Öğrencilerini de, ortak dayanışmaya davet ederlerdi. Ne de olsa, ülkelerimizi hedef alan ortak düşman, ABD emperyalizmi idi. Buradaki öğrencilerin aktif olanlarının çoğu, Şah'ın gizli örgütü olan SAVAK tarafından takip edilmekte olduklarını biliyorlardı. O sebeple yıllar boyu, memleketlerine gitmeye çekiniyorlardı. Bu öğrenci grupları kendi aralarında da, tabiki farklı fikirlerden dolayı, gruplaşmaları vardı. Kimi kendilerini Halkın Fedaileri, kimi Halkın Mücahitleri, kimi ise sol marksist kimlikler ile adlandırmışlardı. Taki 1979 yılına kadar, bu farklı oluşumlar çeşitli eylemler düzenlediler, Berlin sokaklarında. Humeyni'nin Iran Şahı'nı tahtından etme sürecinde de, top yekün güç birliği yaparak yürüyüşler tertiplediler ve bir çoğu vatansever bir ruhla İran'a döndüler. Dönenler arasında kimi Universitedeki eğitimini yarıda bırakmış,kimi buradaki işini terk etmişti.. Hepsinde, ülkelerine faydalı olabilmek umudu ve coşkusu vardı. Aradan 4-5 yıl geçti, tesadüfen gidenlerden birinin, kardeşi ile karşılaştım. Gözleri dolu dolu, kucaklaştık. Nasıl olduklarını sorduğumda, önce birlik içinde, rejim oturana kadar çalıştıklarını, sonrasında ise, SAVAK listesinde olanların çoğunun idamdan kurtulamadıklarını gözlerinden yaş akarak, itiraf ediyordu. Kendisinin bir lokantası vardı ve gidenlere maddi destek olabilmek için burada kalması uygun görülmüştü. Ayrılırken, onlardan öğrendiğim bizdeki Allahısmarladık, sözcüğünün karşılığı olan "HODA HAFIZ" cümlesi ile vedalaşmıştım.. 50 yıl sonra, okuduğum bu yazı bana o yılları, o tertemiz yürekleri ve aramızdan hoda hafız, diyerek ayrılışlarını hatırlattı...

YAZARLAR

  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05