Bu amaca ulaşmak isteyen güçler planlı programlı çalışarak adım adım hedeflerine yaklaşıyorlar.
Uzun soluklu bir maraton bu.
Şimdiki hedefleri ulus devletleri yıkmak, en azından güçsüzleştirmek.
Bunun için ulus devletlerin siyaset alanlarına kendi adamlarını yerleştiriyorlar.
Din alanı ise zaten onlarındı; Papa bile onların istekleri doğrultusunda Ortadoğu’yu gezdi.
Tek dünya devletinin dini de tek olmalıydı çünkü.
Geçenlerde ülkemiz de Paris anlaşmasına imza koydu. Bu gıda ve hayvancılığı yok edecek bir proje.
Bağımsız bir devletin temel taşı olan köylüyü çiftçilikten ve hayvancılıktan koparmak için son hamle.
Dikkat ettiniz mi; meclisteki tüm partiler Paris anlaşmasını hiç tartışmadan oy birliğiyle imzaladılar.
Tek dünya devletine giden yolda hepsi birlikte yol temizliği yapıyorlar.
Tüm partilerimiz TC kimliğimizi tartışmaya açtı.
Kamu kurumlarından TC indirildi.
Camilerimizde, Cuma hutbelerinde Cumhuriyet anılmaz oldu.
Sizce imamlarımız ve siyasetçilerimiz ne yapmak istiyor?
Ben bu günden sonra Ruhban sınıfını ve siyaset esnafını yazmayacağım. Çünkü toplumun gözü önünde iyi veya kötü yapılanları yazmanın anlamı yok. Gören görür, görmeyen uyur.
Ben de bu iki sınıfın mensuplarını sadece seyretmekle yetineceğim.
Ben tüm ideolojilere, fikirlere ve dinlere hoşgörüyle bakarım. Hiçbir parti takıntım yoktur ama ülkemle ve dünya ile güncel gelişmeleri elimden geldiği kadar takip ediyorum. Bu da benim merak alanım.
Ve vardığım sonuç; tek dünya devletine giden yolda ulusal devletlerin ve halkların üzerine salınan kara güçleri din adamlarıyla siyasi partilerdir.
Ve bunu görmezlikten, bilmezlikten gelerek sinsice yapıyorlar, sinsice ama apaçık yapıyorlar.
Bu gelişmeler ve gidişat halklara hayır mi getirir yoksa şer mi getirir bilemiyorum! Yaşayıp göreceğiz.
Her şey halkların gözlerinin önünde açıkça yapıldığı için yazdıklarım ukalalıktan öteye geçmeyeceğini düşünerek partiler ve din adamları hakkında artık yazmayacağım.
Esen kalın
Cengiz Arcan
02 Kasım 21
