Ahmet DUMAN


Dünyanın son kullanma tarihi…

sona doğru yaklaşırken...


Eczaneden aldığınız öksürük şurubunun kutusunu alınca dikkatle son kullanma tarihine bakıyorsunuz. Marketten domates alırken “raf ömrü ne kadar bunların acaba?” diye düşünüyorsunuz. Arabanız teklemeye aksıra öksüre gitmeye arkasından veya ön tarafından daha önce duymadığınız sesler gelmeye başladığında kendi kendinize “miadı doldu artık bunun yenilemeli” diye hesap kitap yapmaya başlıyorsunuz.

Haklısınız; son kullanma tarihini geçen ilaç zararlıdır. Raf ömrü dolmuş olan domatesin tadı ve kokusu farklı oluyor… Bunca yeni otoyollar tüneller yaptınız miadı dolan otomobil ile bunları kullanmak abes olmaz mı?

Demeye çalıştığım;  yaşadığımız ve gereksinim duyduğumuz her şeyin bir ömrü var.

Dünyanın da bir ömrü var! Siz buna “Raf Ömrü” ya da “Miadı” diyebilirsiniz. Bize bu dünya verildiğinde üzerinde “son tüketim tarihi” yazıyor olsaydı bu yıllarda artık tüketilemeyecek duruma geldiğini fark edebilirdik. Ne yazık böyle bir uyarı notu olmadığından alabildiğine vahşice kullandık ve kullanmaya devam ediyoruz…

Adana’dan Ceyhan’a giderken, sonsuzluğu çağrıştıran Çukurova’nın neredeyse tam ortasında Çalı dağı dediğimiz ikiz tepe vardı; çok yüksek veya dik değillerdi. Tatlı bir eğimle yükselirler hiç yorulmadan en tepesine çıkabilirdiniz. Güney taraftakinin tam tepesinde bir yatır vardı, insanlar oraya kadar tırmanır ve yatırı ziyaret ederlerdi. 1955 yılına kadar bu, vakar ve güzelliğini tek başına yaşadı. O tarihten sonra yanına bir çimento fabrikası yaptılar ve Çalı Dağına da bir ömür biçtiler: 100 sene! İlkbaharda yağmur yağıp arkasından güneş çıkınca ıslak kayaları gümüş gibi parlardı. Bizim köylüler bu olaya yüzyıllar öncesinden “çalı dağına gümüş yağmış” diyerek güzelleme yapmışlardı.

Artık “Çalı Dağına” gümüş yağmıyor! Çünkü artık Çalı Dağı yok, tükendi… 100 yıl olarak biçilen ömrü ne yazık ilk 50-60 yılda doldu… Şimdi yerinde dev gibi bir çukur var hala da kazılıyor…

 Kaynaklara göre Ülkemizde ilk çimento fabrikası 1911 yılında kurulmuş. Yani 100 yıldır çimento fabrikalarımız var. Şu anda işleyen 48 adet çimento fabrikası var. Bu demektir ki, şu anda 48 adet Çalı Dağı tüketiliyor. Pekiii ya 110 yıldır tükettikleri?

!970’lerde dünyanın tükenmekte olduğu gerçeği ile yüzleşen insanlık bazı önlemler alınması gerektiğine dair toplantılar gösteri yürüyüşleri ve benzeri eylemler yaptılar yapmasına da çare olmadı. şimdilerde artık Avrupa’da uzun zamandır yeni çimento fabrikası yapılmasına izin verilmiyor. Çimentoyu Türkiye gibi ülkelerden satın alıyorlar. “Türkiye gibi ülkeler” ise “Dünya Çimento Ticaretinin” önde gelen aktörlerinden biri olmakla övünüyor.

Belki farkındasınızdır: bu güne kadar görülmedik bir kuraklıkla yüz yüze hatta iç içeyiz. Ağaçlar kuruyor yer altı suları artık çok derinlerde. Adana klasik Akdeniz ikliminden daha çok karasal iklim kuşağına geçmiş gibi. Bunun sonuçlarını kendi yaşadıklarımla daha acı ve yakından görmekteyim… Acaba neden? Yok edilen yüzlerce çalı dağının yer yüzündeki meteorolojik hareketleri etkilemesinden olmasın!

Bütün kutsal kitaplarda ve bilimsel araştırmalarda da bir kıyametten, yani, Son’dan söz ediliyor. Kuran-ı Kerim (Ra’d ve Enbiya sureleri) bu sonun nasıl olacağına dair ipuçları da vermiş. Bu son çok öyle renkli, neşeli bir son değil. Acılı ve zor bir son.  Acaba neden? Bu kadar güzel kurgulanıp yaratılmış veya rastlantısal olarak oluşmuş kâinat ve Yer Küremiz neden- anlatıldığına göre- korkunç bir son’a layık görülmüş? Böyle bir soru doğru olmayabilir. Çünkü bu,hak edilmiş bir son.

Bir grup astronot ışık hızından daha hızlı giden bir uzay aracında uzayın derinliklerine yaptıkları yolculuktan sonra indikleri bir gezegende maymunların kurduğu bir uygarlıkla karşılaşırlar. Doğal olarak çatışma başlar; deniz kenarında bir yerlere kaçarken Newyork limanında dikili olan Hürriyet anıtının enkazıyla karşılaşırlar ve anlarlar ki, dünya’ya dönmüşlerdir. Fakat dünya bıraktıkları dünya değildir. Astronotlar heykelin enkazını görünce Dünyanın yok edildiğini anlarlar. Dünya belki de binlerce yıl önce bir nükleer savaş sonrasında yok edilmiştir… 

Franklin Schaffner’in 1968 yılında çektiği Planet of the apes (maymunlar cehennemi) filmi böyle bitiyordu.

İnşallah bizi de böyle bir son beklemiyordur…

 

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92