Bizim gibi insanlar iktidar düşmanı değildir, dostu da değildir. Olması gerekeni söyleyip, yanlışı eleştirmek birinci vazifemizdir.
O nedenle siyasi yazdığım yazılardan dolayı kimse bana kızmasın. Ben olanı yazar, olması gerekeni hatırlatırım. İktidarlar da bunu fark eder, olumlu bir eleştiri olarak görürse kendisine de, topluma da fayda sağlamış olur.
Biz Anadolu kültüründen beslenmiş insanlarız. Anadolu kültürü ne doğu kültürüne benzer ne de batı kültürü ile eşleşir. Bizde olaylara farklı bir bakış vardır. Bu bakış Ahmet YESEVİ ve etkilediklerinden gelir. Onun temsilcileri, Yunuslardır, Hacı Bektaşi Veli’dir, Hacı Bayram Veli’dir. Mevlana’dır.
Bu insanlar hem İslami bir bakış açısını yansıtır, hem de Türk kültürünü dünyaya tanıtır. Bu kültürde sevgi vardır, saygı vardır; dünyaya insani bir bakış vardır. O nedenle bu kültürden beslenen insanlarda vahşilik yoktur, kan dökücülük yoktur. Saygısızlık ise hiç yoktur. Sadece iyilik dolu bir bakış vardır. Biz de onu yaymaya çalışırız.
Yine bu Anadolu kültürünü devam ettirenler içinde ozanlarımız vardır. Bunların piri; Karacaoğlan, Dertli, Âşık Kerem, Âşık Ömer, Emrah ve Seyrani gibi isimlerdir. Bunlar da şiirlerinde aşktan bahseder. Sevdiklerinin türkülerini dilden dile dolaştırırlar. Aşkları, sevgileri cinsellikten uzaktır. Mesela birçok kıza türküler söyleyen Karacaoğlan der ki;
“Karacaoğlan derler güzeli sever,
Benim haktan gayrı sevdiğim mi var?”
Seyrani de der ki;
“Dünyadan ahirete gidip gelmemek,
Olmasa iktiza eder ölmemek,
Balık baştan kokar, bunu bilmemek
Seyrani gafilin ahmaklığından”
Dertli de der ki;
“Bakmazlar Dertliye algındır deyu,
Hakikat bahrine dalgındır deyu,
Bir saçı Leylaya vurgundur deyu
Yazmışlar deftere divane beni.”
Bunlar gibi Anadolu’da dolaşmış yüzlerce ozanlar, âşıklar vardır. Hepsinin de özelliği sevgi üzerinedir. Ama hiç birinde topluma saygısızlık sözü yoktur. Gerçekteki sevgileri de hak üzerinedir. Hak onlar için ulaşılması gereken hedeftir.
Bir de bu kültürde yiğitliği anlatan, haksızlığa meydan okuyan, şiirleri ile yürek hoplatan âşıklar vardır; Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Dadaloğlu bunlar arasındadır. Sözleri ve hikâyeleri ile Anadolu insanına baş eğmemeyi tembihlerler. Bunların da halk üzerinde büyük etkileri vardır. Bu kahramanları öven Anadolu halkı kimseye boyun eğmez. Karşısındaki ister padişah olsun, ister ağa olsun, isterse dünyanın en zorlu orduları olsun, asla boyun eğmezler. O nedenle Anadolu’muzda düşman mesken tutamamıştır. Gelmiş geçmiş bütün zorbalar boyun eğmeye mecbur kalmışlardır.
Bu konuda Dadaloğlu der ki;
“Dadaloğlu yarın kavga kurulur,
Tüfek öter, davlumbazlar vurulur,
Nice Koçyiğitler yere serilir,
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.”
Köroğlu da der ki;
“Benden selam olsun Bolu beyine,
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır.
At kişnemesinden kılıç sesinden,
Dağlar seda verip seslenmelidir.
Dedik ya, Anadolu insanı bu türkülerle büyür, gelişir adam olur. Bu düşünceyle büyüyen hiçbir Anadolu insanı düşmana pabuç bırakmaz. Ucunda ölüm varmış, umurunda değildir. Bu yiğitliklerini de Çanakkale’de göstermiştir.
Ne demişti Mustafa Kemal;
“Hiçbir ferdi kahramanlığı anlatmak istemem, fakat bu öyle bir inanç ki; bir dakika sonra öleceğini biliyor, ağzından duasını ederek, ona yürüyor. Bir saniye olsun ölmekten korkmuyor ve şehit oluyor.”
Belki eksik anlatmış olabilirim ama o ölüme koşarak giden bu Anadolu kültüründe yetişmiş insanlarımızdır. Biz bunlar için uğraşıyoruz. Onları siyasi arenada yaşatmak istiyoruz. Fakat onlar içimizdeki iyi niyetliyi de, kötü niyetliyi de kırmadan idare etmesini biliyorlar. Onlar müthiş bir sağduyuya hâkimdir. Karşısındakinin “leb “demeden,”leblebi “ diyeceğini çok iyi biliyor.
Şimdi gelelim haftalık siyasi olaylara; Geçenlerde Refah Partisinin kurmaylarından Oğuzhan ASİLTÜRK vefat etmişti. Allah rahmet eylesin. Cenaze töreninde ana muhalefet partisi lideri Kemal KILIÇDAROĞLU’NU nerdeyse birileri ön sıradan arka sıraya atmaya çalıştı. Bu davranışı bütün toplum gördü. Bu bizim örf, adet ve devlet protokolümüze hiç yakışmadı!
Elazığ Valisi ile Elazığ AKP İl Başkanı tartışıyorlar. İl başkanı sanırım daha güçlü geliyor ve valiyi derhal görevden aldırıyor. Bu normal bir siyasi anlayış değil. Bizim siyaset kültürümüzde hor görülen bir davranıştır. Vali bütün devleti temsil eder. İl başkanı ise siyasi bir partiyi temsil eder. Devlet ile hükümetleri karıştırırsan olacağı budur. Devletin valisi, il başkanından emir alıyorsa, valiye ne gerek var! İktidarın il başkanı hem vali olsun hem de siyasi partinin temsilcisi. Olacak iş değil! Bu zihniyeti de kınıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız ABD’ye giderken, uçakla özel arabasının taşındığı ve taşıma için 300 bin USD ödeme yapıldığı söyleniyor. Bu kadar da olamaz! Bu tip davranışlar kültürden yoksun, petrol babaları Arap emirlerine ait bir davranıştır. Biz onlara benzemeye başladıysak, vay halimize! Cumhuriyeti boşuna kurmuşuz.
Pandoranın kutusu diye bir açıklama yapıldı. Bizdeki para babalarının yurt dışı vergi cennetlerine paraları kaçırdıkları söyleniyor. Günlerce de televizyonlarda konuşuluyor. Bizim sarayı yapan müteahhidin de içlerinde bulunduğu ve bir yerlere 105 Milyon USD yardım ettiği söyleniyor. Yardım edilen yer neresi? Bu haber dünyada çalkalanırken, bizim savcılardan çıt çıkmıyor. Böyle cumhuriyet olmaz! Böyle kanun sistemi hiç olamaz. Ondan sonra adaletten, haktan, hukuktan bahsedeceksin. Bunu da kınıyorum. Cumhuriyet savcılarını iş başına çağırıyorum.
Bir de Büyükada’da TÜGVA vakfı olayı ortaya çıktı. Bunu gelecek yazımda geniş geniş yazmak istiyorum. Şimdilik hoşça kalın.
Sürçülisan ettiysek affola, isterim ki insan önce insan ola!
