Edebiyat tarihinin dehlizlerinde dolaştıran kitapları okumayı seviyorum.
Özellikle anekdotları okurla buluşturan, ufuk açıcı, sanata ilişkin temaları titizlikle inceleyen kitapları... Bu kitapların içinden de deneme kitapları ön sırada...
Araştırmacı, denemeci, şair, sözcük üreticisi Salâh Birsel'in denemeleri,
önceliğim. Yergili anlatımı, engin bilgisi ilgimi çekiyor. Geçen gün "Şiir ve Cinayet" adlı kitabını okuyordum sevdiğim yazarın.
Bugün insanların, özellikle şairlerin,çiçeklere, dağlara, sulara, rüzgârlara kısaca doğaya bakışı üstüne yazmayı düşününce "Kel Bayır Soruları" adlı denemeyi yeniden okumak istedim.
Şöyle başlıyordu deneme, "1 numaralı halk düşmanı Al Capone on yıl süreyle
Amerikalılar'ı titretmek üzere 1919'da Şikago'ya ayak bastığında şöyle demiştir:
'Çiçeklere bayılırım. İster demet hâlinde, ister çelenk hâlinde, bütün çiçeklere biterim.'
Amerika'nın ulusal katillerinden Büyük Jim de kendini haraca bağlamak isteyen bir azılıyı temizletince, işin başarıyla sonuçlandığı haberini getiren adamına bu tembihte bulunur:
'Bana unutturma da cenazesine gül gönderelim.'
Al Capone'in mezarının üstüne serpiştirilen kırmızı güllerin değeri ise beş bin doları aşar."
Sonra çiçekleri böyle seven ünlüleri anlatır yazar. Ne sevgi ama!..
Bir de bizim halkımıza, duyarlı insanlarımıza bakalım!..
Doğanın bize en güzel armağanı olan çiçeklere hangi duygularla nasıl yaklaştıklarını görelim!..
Benim yaşımdakilerin çoğu bahçeli evlerde büyüdü; kentlerde de, kırsal kesimde de...
Bahçemizdeki çimenleri, otları severdik onlara zarar vermezdik; ama, çiçeklere gölge verecek kadar uzayan otları keserdik.
Çiçekleri koparmak aklımızın ucundan geçmezdi. Büyüklerimiz onların da canlı olduğunu öğretirlerdi bize küçücükken...
Bizi eğitirken, güler yüzlü olmamızı bile, Mevlânâ'nın çiçek sevgisini aşılayan özlü sözleriyle öğretirlerdi. “Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur."
Babam da -ruhu şad olsun- kendi çocukluğunda söylediği şarkılar öğretirdi bize.
"Bahar olsun da seyredin.
Nasıl süsler bayırları,
Zümrüt gibi çayırları,
Yüze gülen o pek narin
Gelin yüzlü papatyalar,
Altın gözlü papatyalar."
Bugün hâlâ gelin yüzlerini, altın gözlerini, gülen yüzlerini görerek bakıyorum papatyalara...
Büyüdük çiçeklerle, onları çok severek... Büyüdük, sefer tası gibi apartmanlara yerleştik; ama saksıda da olsa çiçek büyüttük.
Benim en sevdiğim özlü sözlerden biridir; yıllarca özlemle gerçekleştirmeyi
beklediğim isteğimi dile getirir:
“Tanrım bana kitap dolu bir evle, çiçek dolu bir bahçe ver.” – Konfüçyüs
Hep bir dolu kitabım oldu; ancak çiçek dolu bahçeye emekli olunca İzmir'de kavuştum.
Bizde halkın çiçeğe yaklaşımı budur. Bir de şairlerimizi dinleyelim:
REHİN
Gül bahçesinde gecelemeden
gül ile dikeni kim bilebilir?
Güldür, elbet olacaktır dikeni -REFİK DURBAŞ
MENEKŞE
Ayda gördüm tenini
hemen sürdüm izini
menekşe ile ördüm
saçının her telini
Kim ödeyecek şimdi
bu aşkın bedelini? -REFİK DURBAŞ
KANLI ZAMBAK
onu vurdular gözümle gördüm onu
ak bir zambağa binmiş gidiyordu
gidiyordu
zambak dur, sana da bulaştı kan.
bir damla gözyaşından
doğurmuştu anası onu,
bir avuç sevinçle
büyüttü.
bir avuç hüzünle
nice zorluklar
nice ayrılıklar
ve saçlarına beyazlar
düşürerek.
onsekizindeydi
bir sevgilisi vardı
aynı mahalleden
eyüpten.
henüz öpememişti bile.
konfeksiyonda
çalışırdı.
onu vurdular
gözümle gördüm onu
bir güvercin havalandı.
eyüpte, o basma
perdeli evde.
kurudu saksıdaki sardunya
birdenbire
çatladı
bir fotoğrafın camı.
tel çerçeveli
düştü
radyonun üzerinden
yere.
dağıldı kitapları
dağıldı şiirler
ve roma hukuku
güvercin
konamadı.
onu vurdular, gözlerimle gördüm onu
ak bir zambağa binmiş
gidiyordu
zambak dur, sana da bulaştı kan. -BEHÇET AYSAN
Bizim şairlerimiz çiçeklere böyle güzel, böyle duyarlı, böyle sevgiyle bakarlar.
Çiçekler ya sevgilidir, ya da sevgilinin saçının her telini sevgiyle ördüğü bir mis kokulu varlık. Ya da gencecik öldürülen bir gencin ölümünü anlatan bir özgün imge yaratılır çiçekle... Öldürülen genç, ak bir zambağa binmiş gitmektedir. Gencin öldürülmesiyle; bir güvercin havalanır, saksıdaki sardunya kurur... Başka imgeler de var şiirde; ama biz çiçek ve doğa varlıklarıyla oluşturulan imgelerle ilgileniyoruz.
Doktor, şair Behçet Aysan da Sivas'ta genç yaşında, en verimli çağında ak bir zambağa binip uzaklaştırılanlardan...(1949- 1993) Ruhu şad olsun .
Yazımı güzel bir şiirle bitirmek istiyorum:
Dostları özlemle kucaklamayı unutma.
Çocuk sevmeyi, çiçek koklamayı
unutma.
En zor anındayken bile kavganın,
gökyüzüne bakmayı
unutma! - ATAOL BEHRAMOĞLU
HOŞÇA KALIN.