Yüz yıllarca sayfalar dolusu kitaplara, hatta ansiklopedilere konu olabilen Cumhuriyet acaba nedir? ‘’Halkın, kendi kendini yönetme biçimi’’ diye okullarda milyonlarca öğrenciye öğretme çalışmaları yapıldıysa da yine de Cumhuriyet bütün faziletleriyle öğretilebildiğini söylemek zordur.
Her başarımın arkasında bir emek vardır. Cumhuriyet de bir başarımdır. Hele ki Türkiye Cumhuriyeti eşi benzeri görülmemiş bir emek ürünüdür. Dünya ‘’kadirşinas’’larla dolu olduğu kadar ‘’kadir kıymet bilmez’’lerle de doludur. Hatta bunların dışında bir de ‘’hainler’’ vardır ki; Anadolu bunlarla doludur. Fırsat buldukça ‘’Keşke Yunan kazansaydı’’ diyebilecek kadar da işi ileri götürmüşlerdir.
Kendi kendimize ‘’Cumhuriyet nedir?’’ diye düşündüğümüzde: ‘’Halkın kendi kendini yönetmesi’’nden tutun da ‘’Cumhuriyet fazilettir’’ hatta ‘’Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir’’ gibi çok cevaplarla karşılaşmak mümkün müdür...
Dünya devletlerinin büyük bir bölümünün yönetim şekli Cumhuriyet gibi gözükse de bu gerçeği tam da yansıtmamaktadır. Bu tabi ki dünya insanının genel bir sorunudur. Çözümü de yine o devletin çatısı altındaki halkın kendisindedir.
Biz asıl konumuza dönecek olursak; ‘’bizim kurduğumuz Cumhuriyetin hazin bir hikayesi vardır’’ demiştik. Bu hikayeyi genellikle okula gitmiş herkes bilir. Bu kadar hazin bir hikayesi olan ve Anadolu’da ülkeyi yabancı işgalinden kurtarmak ve Cumhuriyeti kurmak için verilen mücadelelerde neredeyse her evden bir şehidin, gazinin bulunmasına rağmen aradan geçen doksan sekiz yıldır halen karşıtlarını bağrında barındırmaya devam ediyor... Türkiye Cumhuriyeti diğer cumhuriyetlerden belki de bu bakımdan da ayrılmaktadır.
Cumhuriyetin kazanımlarından verilen ödünler bazılarına cesaret veriyor olsa da Cumhuriyetin nasıl korunacağı, nasıl kollanacağı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde bellidir.
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde ifade edilenleri bir kez daha hatırlamanın zamanıdır...
