Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de bir grup emekli amiralin sosyal medya üzerinden yaptığı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Ordu içindeki irticai unsurlara ilişkin endişelerini içeren duyuru, darbe özlemi, sivillere ültimatom gibi tartışmalara yol açmış ve göz altılı, elektronik kelepçeli bir soruşturma süreci başlatmıştı.
Amiraller gündemi henüz hız kesmişken önce Fransa daha sonra Almanya’dan iktidarlara karşı asker uyarısı haberleri geldi. Dün yine Fransa’da yeni bir uyarı yapıldığı duyuldu.
ASKERLER
FRANSA’da aralarında emekli generaller de olan sayıları bini aşan askerin Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a muhatap geçen ayki mektubunda ülkenin iç savaşın eşiğine geldiği, ordu müdahalesinin kaçınılmaz olacağı uyarısında bulunulmuştu.
Dün, kendilerini Fransız Ordusunun ‘’Genç Kuşak Subayları’’ olarak adlandıran gurubun yayınladığı toplumun imzasına açılan mektupta ise özellikle İslamcı tehlikeye işaretle, Macron’un tavizkar politikalarının ülke bekasını tehlikeye soktuğu, iç savaşın yaklaştığı, ordunun duruma el koyabileceği kaydedilmekte.
Öte yandan ALMANYA’dan geçtiğimiz haftalarda gelen bir haberde, binlerce emekli askerin yine sosyal medya üzerinden mesajlaşıp, Pandemi isyancılarını kullanarak Berlin’de taşkınlık çıkarıp Merkel’i devirmeyi planladıkları iddia edilmişti.
"Emekli ve Eski Askerler’’ adı altında birleşen 13 bin emekli askerin pandemi karantinası ve aşı karşıtı grupları kullanarak sivil itaatsizlik ve devlet kurumlarına saldırı hazırlığında olduğu rapor edildi.
Anlaşıldığı kadarıyla isyancı Alman askerleri, Ocak ayında Amsterdam, Lahey ve Rotterdam’da sosyal medya üzerinden organize olup yağma eylemlerinde bulunan HOLLANDA eski asker-polis yapılanmasını örnek almıştı.
Pandemi çaresizliğinin de tetiklemiş olabileceği yeni moda darbe çağrışımlı girişimlerin Avrupa demokrasileri tarafından da endişeyle izlendiği görülmekte.
PARİS MEKTUBU
Fransa gelişmelerine dair gözlemlerini daha önce de paylaştığımız ‘’Parisli Tatar’’ imzalı Türk Fransız dostumuzun Fransa’daki gelişmeleri özetleyen, aşağıdaki tespitleri bu anlamda ilginç bir tablo çizmektedir:
‘’Emmanuel Macron’a yapılan uyarıda ülkenin içinde bulunduğu toplumsal huzursuzluğun isyanlara ve iç savaşa yol açabileceği, İktidarın geç kalmadan bu tehdidi görüp önlem alması istenilmekte.
Fransa’da ırkçılık tırmanışta, korku içinde yaşayan göçmen topluluklar örgütlenip saflarını sıklaştırdı, kendi güvenlik ağını kurdu.
Kültürünü, inancını yaşatma, canlı tutma adına kendi kabuğuna çekilen azınlık topluluklar artık Fransa ile anlaşamamakta.
***
Fransa’nın kırılgan göçmen toplumları Türkler, Kürtler, Portekizliler, Ermeniler, Yahudiler, Araplar, Çinliler ve Kuzey ağırlıklı Afrikalılardır.
Bu toplulukların her biri güvenlikleri için kendi köşe başlarında özel timlerini kurmuş olup harekete geçmek için talimat beklemekte.
Fransa, kolonilere benimsettiği yaşam tarzını oralardan gelip Fransız olan göçmenlere kabul ettirememenin hayal kırıklığını yaşamakta.
Göçmen kitleler ise AB ilkelerine de dayanarak, Fransa’nın kendilerini baskı ve yaptırımla asimile edemeyeceğini bilmektedir.
SARI YELEKLİLER
Sarı Yelekliler hareketi ile tırmanan ırkçı olayların Fransız askerlerinde ciddi hassasiyetler başlattığı biliniyor.
Generaller, ülkemizin kaderine kayıtsız kalamayız, İslamcılık ve varoş ‘’sürüleri’’ ayrımcılık yapmakta, ırkçılık suçlamaları topluluklar arasında nefret yaratırken, Fransız kültürü ve tarihi horlanıyor demekte.
İktidar, Sarı Yelekliler gösterilerini bastırmak için polisleri günah keçisi olarak kullanmakta. Polis artık varoşların asayişine yetişemiyor, olay mahalline gitmiyor. Hem çok yıprandılar hem de belaya bulaşmak istemiyorlar.
Askerler bu duruma müdahale edilmezse artan kaosun iç savaşa yol açacağına inanıyor.
Nitekim askerlerin lideri eski Jandarma General Jean Pierre ‘’insanlar siyasetçilere değil bize güveniyor, böyle devam ederse ordu müdahale etmek durumunda kalacak’’ dedi.
***
Türkler, ordu müdahalesi tehditleri karşısında Fransa’nın bir sabah Hasan Mutlucan türkülerine uyanmasına şaşırmayacaklarının şakasını yapmakta.
Gerçek şu ki Fransa’da aleyhimizde muhtıralar verilen zor bir dönemdeyiz. Göçmenler için eski güzel günler artık bir hayal. Daha kötü günlerin gelmemesi için dua ediyoruz’’
