Süreyya KÖLE - YANSIMALAR

Tarih: 24.07.2015 10:24

ADANALIDAN RANDEVU İSTEME DE?

Facebook Twitter Linked-in

?Taşra neresidir, nerede başlar, nerede biter?? diye sorsalar, yanıt o derece açık ki bugünlerde benim için; kişilerin beyinlerinde, yarattıkları durum ve davranışlarında?

Bu kadar mı zordur biri ya da birileriyle görüşmek Adana´da? İşinizi doğru yoldan, olması gerektiği gibi görmeye çalışıyorsanız, evet.

Oysa, neredeyse kapıya tekme atarak makama girenlerin, yer yer kınansa da, ?adam işini biliyor kardeşim´ tadında kabul gördüğü bir kentte randevu alarak bir görüşmeye gitmeniz o kadar absürt kaçmakta ki çoğu zaman.

İşin tuhafı, meslekleri iletişim, tanıtım ve halkla ilişkiler üzerine kurulu şirketlerin ve kurum departmanlarının da bunu yapıyor olması. Daha işin başında, iletişim sorunlu biri ya da birileriyle görüşeceğinizin izlenimini uyandıran o kişilerin, mesleğin alaylı kısmından değillerse, iletişim dersi aldıkları öğretmenlerinden bugün de kocaman bir sıfır alacakları o kadar kesin ki.

?Bakmayın,? diyor mesela içlerinden biri, ?Yeni Adana Gazetesi olduğu için kabul ettim görüşme isteğinizi, yoksa??

Nasıl yani?...

Aynı işi İstanbul´da yapan bir şirketin günde onlarca kez gerçekleştirdiği, son derece olağan ve hatta sıradan denilebilecek görüşmelerden birindeyiz oysa. İletişimin ilk basamağı sayılabilecek bir adımı atmak, yerine getirmek üzere: ?Yüz yüze görüşelim, birlikte ne yapabiliriz konuşalım istedik.?

Sonuna kadar vazgeçmediğimiz ?randevu alma? çalışmalarımız sırasında görüyoruz ki üstte sözünü ettiğimiz kişinin ?görüşmekle lütfettim? tavrı boşuna değilmiş. Adam ?piyasayı? ve kaba düzen sürdürülen işleyişi biliyor da onun rahatlığıyla öyle konuşuyormuş.

Adana gibi -yerine göre- hap kadar küçük sayılabilecek bir kentte onlarca telefon konuşmasının ardından herhangi biriyle görüşülemez mi? Hayretle gördük ve görmeye devam ediyoruz ki, görüşülemezmiş.

Elbette bu durumu salt taşralılıkla açıklamak çok yeterli olmayabilir, ancak yine de gözümüzün önünde cereyan eden taşra kompleksini de görmezden gelmek mümkün değil.

Nedir o, diyenler için özetle şunu söyleyebiliriz; kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş.

Sanırım, durum daha çok bundan ibaret, evet? ?Doğdukları? kenti aştığını sananların o kentin değerlerine hor gözle bakması, kendini dev aynasında görürken o değerlerle bir daha hiçbir işinin olmayacağını düşünmesi... Oysa?

Sonuç?

Sebebi her ne ise işte, tecrübeyle sabit, Adanalıdan randevu istemeyin de canı başta olmak üzere, ne isterseniz isteyin.

Şimdi düşündüm de, yoksa diğerleri mi doğru yapıyor ne? İşin doğrusu, paldır küldür gidip, bir tekme marifetiyle dikilmek mi karşılarına?

Olur mu hiç öyle şey. Bu durumda kınadıklarımızdan ne farkımız kalır değil mi? Benimki de laf işte? Bunalmışlıkla bağlantılı sitem?

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —