Süreyya KÖLE - YANSIMALAR


ADANALIDAN RANDEVU İSTEME DE?


?Taşra neresidir, nerede başlar, nerede biter?? diye sorsalar, yanıt o derece açık ki bugünlerde benim için; kişilerin beyinlerinde, yarattıkları durum ve davranışlarında?

Bu kadar mı zordur biri ya da birileriyle görüşmek Adana´da? İşinizi doğru yoldan, olması gerektiği gibi görmeye çalışıyorsanız, evet.

Oysa, neredeyse kapıya tekme atarak makama girenlerin, yer yer kınansa da, ?adam işini biliyor kardeşim´ tadında kabul gördüğü bir kentte randevu alarak bir görüşmeye gitmeniz o kadar absürt kaçmakta ki çoğu zaman.

İşin tuhafı, meslekleri iletişim, tanıtım ve halkla ilişkiler üzerine kurulu şirketlerin ve kurum departmanlarının da bunu yapıyor olması. Daha işin başında, iletişim sorunlu biri ya da birileriyle görüşeceğinizin izlenimini uyandıran o kişilerin, mesleğin alaylı kısmından değillerse, iletişim dersi aldıkları öğretmenlerinden bugün de kocaman bir sıfır alacakları o kadar kesin ki.

?Bakmayın,? diyor mesela içlerinden biri, ?Yeni Adana Gazetesi olduğu için kabul ettim görüşme isteğinizi, yoksa??

Nasıl yani?...

Aynı işi İstanbul´da yapan bir şirketin günde onlarca kez gerçekleştirdiği, son derece olağan ve hatta sıradan denilebilecek görüşmelerden birindeyiz oysa. İletişimin ilk basamağı sayılabilecek bir adımı atmak, yerine getirmek üzere: ?Yüz yüze görüşelim, birlikte ne yapabiliriz konuşalım istedik.?

Sonuna kadar vazgeçmediğimiz ?randevu alma? çalışmalarımız sırasında görüyoruz ki üstte sözünü ettiğimiz kişinin ?görüşmekle lütfettim? tavrı boşuna değilmiş. Adam ?piyasayı? ve kaba düzen sürdürülen işleyişi biliyor da onun rahatlığıyla öyle konuşuyormuş.

Adana gibi -yerine göre- hap kadar küçük sayılabilecek bir kentte onlarca telefon konuşmasının ardından herhangi biriyle görüşülemez mi? Hayretle gördük ve görmeye devam ediyoruz ki, görüşülemezmiş.

Elbette bu durumu salt taşralılıkla açıklamak çok yeterli olmayabilir, ancak yine de gözümüzün önünde cereyan eden taşra kompleksini de görmezden gelmek mümkün değil.

Nedir o, diyenler için özetle şunu söyleyebiliriz; kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş.

Sanırım, durum daha çok bundan ibaret, evet? ?Doğdukları? kenti aştığını sananların o kentin değerlerine hor gözle bakması, kendini dev aynasında görürken o değerlerle bir daha hiçbir işinin olmayacağını düşünmesi... Oysa?

Sonuç?

Sebebi her ne ise işte, tecrübeyle sabit, Adanalıdan randevu istemeyin de canı başta olmak üzere, ne isterseniz isteyin.

Şimdi düşündüm de, yoksa diğerleri mi doğru yapıyor ne? İşin doğrusu, paldır küldür gidip, bir tekme marifetiyle dikilmek mi karşılarına?

Olur mu hiç öyle şey. Bu durumda kınadıklarımızdan ne farkımız kalır değil mi? Benimki de laf işte? Bunalmışlıkla bağlantılı sitem?

 

Alişer Avcı
26.08.2015 14:25:11
Bravo Süreya KÖle ye. Çok Güzel yazmış, diline sağlık...

mustfa ahkemoğlu
6.09.2015 21:10:41
Sn Köle Lutfen karşıt olan durumuda inceleyin .Ben 37 sene kendi muayenehanemde dit hekimi olarak çalıştım.Hastaların çok büyük çoğunluğu hiç bir şey olmamış gibi randevualarına çok geç gelirdi .15 dakikadan fazla geç geleni o gün kabul etmediğim için çok hasta küstü bana .

Meral Sayın
29.10.2015 08:44:16
Sayın Köle, Size sonuna kadar katıldığımı belirtmek istiyorum. Adana´ya Adanalıdan fazla kötülük eden yok.

HİKMET DÖNMEZ
12.01.2022 20:07:30
Zevkle okudum. Zaman zaman okuyacağım yazılarını hocam. Kalemine sağlık.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00