Süreyya KÖLE - YANSIMALAR


Acı Ama Gerçek, Ortadoğuluyuz?


Kaç zamandır yazmıyorum. İçimden gelmiyor. Daha çok ?Yaz, yaz değişen bir şey yok,? duygusu yazma isteğimin önüne geçen.

Önüne geçilemez bir öfke var içimde; birilerinin yüzüne ?Bu ülke bu hale geldiyse sebebi sensin, sizsiniz!? deme isteği.

İtten it doğar, kurttan kurt? Ülkeyi felaketin eşiğine sürükleyen bu iktidarı, zamanında ?yer yer dolaylı, yer yer direkt- desteklerken bunu bilemeyecek kadar cahil miydiniz? Elbette hayır. (Yüzünüze vurmak gibi olmasınama, hayır neden olmasınmış, olsun; bakınız?Yetmez ama evet!? deyişiniz daha dün gibi.)

Ellerinde içki kadehleri, kafalarında ve dillerinde uçuşan fikirler, fantezi kurdular ülkenin geleceği üzerinden. Sonraysa arenada aslanların karşısına atılan köleleri izleyen ?elit? kesimin kabaran iştahıyla izlediler olan biteni. Bugüne gelindiğinde, televizyonlardan film izler gibi izledikleri (izlediğimiz)?Ortadoğu´nun önüne geçilemez kanlı kaderi?üstün çabaları sayesinde ?self servis? önümüzde artık.

Bir de böyle bir sıkıntımız var, evet. Nedense, Türkiye´yi Ortadoğu´dan çok, Batı´nın bir parçası gibi görmek. Oysa bunun gerçekte böyle olmadığını anlamak için biraz dikkat yeter, algıda seçici davranıp çevremize ?karşılaştırmalı? olarak göz atmak? 

Yeri gelmişken, bu ?acı? gerçekle birkaç kez karşılaştığımı ve her seferinde duvara tosladığımı itiraf etmekte fayda var. Bunlardan biri, bir Suriye gezisinin sonrasında Adana´da yaşandı. Yazar Demir Özlü ve şair Metin Fındıkçı ile birlikteiki günlük bir Halep gezimiz olmuştu. Üç edebiyatçı Suriye´nin Kültür Bakanlığı tarafından davetliydik. Elbette o gün için Suriye´de bugünkü görüntüden eser yoktu. Halep Kalesini hayranlıkla gezmiş, şehri, bize tahsis edilen araçla uzun süre turlamıştık. İş Halep´in kapalı çarşısını gezmeye geldiğinde durum benim açımdan birden değişmişti. Açıkta pişirilen yiyeceklerin hazırlandığı kirli tezgâhlar, birbirine karışan ağır baharat kokuları, ayaküstü telaşla yemek yiyen insanların o anda gözüme çok kötü gelen görüntüsü? Çok fazla kalmak istememiştim o çarşıda. Mide kasılmalarım iyiden iyiye arttığında soluğu dışarıda almıştım. Elbette sesli dile getirmemiştim, ama içten içe ilkellikle suçlamıştım Suriyelileri. Sonrasında olan mı? Bir gün Adana´da Barajyolu denilen semtte çıktı aynı görüntü karşıma. Sanki Halep´in çarşısından bir bölümü kesip Adana´ya yama yapmışlardı. Yılan kendi eğriliğine bakmaz deve boynun eğri der ya, o hesap. Sen kalk, kendi toplumsal dokuna, yaşam tarzına bakmadan elin adamını eleştir, üstüne bir de aşağıla. Donup kalmıştım. Bu görüntü, demiştim içimden, Halep işte, Halep´in aynısı!

İkinci şok dalgasına gelince, daha geçenlerde Ankara´da yaşandı; devlete ait olan Atatürk Hastanesi´nde. Bilmiyorum hastanenin adına mı gıcıklar; yoksa arsası çok kıymetli de yerine AVM mi düşünülüyor ve sırf bu nedenle mi bakımsızlığa mahkûm edildi; rahatlıkla söyleyebilirim, hayatımda gördüğüm en ilkel hastane. Kaça kaç veya ne üzerine olacağına siz karar verin, İddiasına girerim kiayakta acil hasta kabul eden o bölümün fotoğrafını çekip ?Bu hastane sizce hangi ülkededir?? desem, yanıtların neredeyse tamamı bir Ortadoğu ya da fakir bir Afrika ülkesini işaret edecektir. Hijyenin h´sine rastlayamayacağınız, hastaların leş gibi koltuklar üzerinde tedavi edilmeye çalışıldığı bu hastane Türkiye´nin göbeğinde, evet.  Ortadoğu´nun bir parçası olduğumuzu yüzümüze bir güzel vurur halde hem de.

Elbette bu iki örnek sosyal doku ve mekân üzerinden verildi. Ancak unutulmamalı ki insan ve mekân ?hatta bu anlamda toplumlar- arasında derinlikli bir ilişki biçimi söz konusudur; gözlenen hiçbir benzerlik tesadüfi ve nedensiz değildir.

Sonuç olarak, Ortadoğu´yla sınırlı kalacağını ve bu topraklara asla sıçramayacağını düşündüğünüz her ne varsa Türkiye´ye giriş yaptı; ?mülteci? adı altında, Ortadoğu halkıysa Ortadoğu halkı, terörse terör. Kuşku yok ki Türkiye bundan böyle Ortadoğu ülkesi olma yolunda daha da hızlı ilerleyecek ve oilerlemeden payına düşeni kısa zamanda gözyaşı ve kanla ödeyecek.

Tam da bu günlerde sizin için de çok tanıdık değil mi, türlü gerekçe ile halkına silah doğrultan, halkını toplu imha eden yönetim şekli. Bunu en çok gördüğümüz coğrafya hangisiydi yine? Bu konuya ileriki günlerde değinmek üzere, son söz: Acı ama gerçek olan şu ki fena halde bir Ortadoğu ülkesiyiz ve öteden beri süregelen lanetli bir kaderin ?zorunlu? ortağıyız artık.Onun için başımızı devekuşu gibi kuma gömmenin, ?Batılı? rolü kesmenin bir anlamı yok.

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51