Ahmet ERDOĞDU


TÜRK’ÜN GURUR GÜNÜ: 30 AĞUSTOS ZAFERİ

Değerli Okurlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına yol açan ve bizleri esaretten kurtaran 26-30 Ağustos 1922 günleri arasındaki Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, tarihimizin en büyük zaferlerinden biridir.


Atatürk 4 Mart 1922 tarihinde meclisin gizli oturumunda, “Ordumuzun kararı taarruzdur. Ama bunu geciktiriyoruz, hazırlıklarımızı iyice bitirmek için daha zaman gereklidir. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten kötüdür…” diyerek bunu açıklamıştı. 

Büyük taarruz hazırlığı, Sakarya Savaşı’ndan hemen sonra başlamıştır.  14/15 Eylül 1921 gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere seferberlik ilan edilmiş ve Büyük Taarruz öncesi Batı Cephesinde ilk defa 200 bin civarında asker toplanmıştır. Bunun için Başkomutan Atatürk, 20 Ağustos 1922’de Akşehir’e, 24 Ağustosta Şuhut’a, 26 Ağustos sabahı Kocatepe’ye, 27 Ağustosta Afyonkarahisar’a ve 30 Ağustos’ta Zafertepe’ye giderek savaşı fiilen sevk ve idare etti.

Değerli okurlar,  buradan itibaren 30 Ağustos Zaferi ile ilgili olarak Emekli Tümgeneral Sayın Ahmet Yavuz’la yaptığımız söyleşiye geçebiliriz.

  1. ERDOĞDU- Değerli Paşam, bugün sizinle 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle 26-30 Ağustos arasında cereyan eden Başkomutanlık Meydan Savaşı ve bunun yansımaları üzerine konuşacağız. 30 Ağustos 1922 öncesinde siyasi ve askeri durumu özetler misiniz?

 

  1. YAVUZ- Başkomutan, İtilaf Devletleri’nin adil bir barış önerisiyle gelmeyeceğini biliyordu. Bunu sağlayacak yegâne gücün Türk Ordusu’nun süngüsü olduğunun bilincindeydi. Bu maksatla Meclis’i, milleti ve Ordu’yu savaşa hazırlama gayreti içindeydi. İtilaf Devletleri daha önce barış ve ateşkes teklifinde bulunmuştu. Görüşmeler sonuçsuz kalmıştı. Meclis’te Türk Ordusunun taarruz edemeyeceği söylemleri moral bozucuydu. Enver Paşa’nın gölgesi Ankara’da hissediliyordu. Onunla mücadele halindeydi. Ama Meclis kendisini sürekli Başkomutan olarak ilan etmişti. Ordu’nun taarruz hazırlığı devam etmekteydi ancak büyük bir ekonomik sıkıntı vardı. Ordu, Büyük Taarruz için olabildiğince hazırdı.

 

                                                                      Mustafa Kemal Kocatepe’de

  1. ERDOĞDU- Gazi Mustafa Kemal, Başkomutan yetkileri ile askeri harekâta gerek kalmadan Anadolu’nun boşaltılması amacıyla hangi siyasi faaliyetlerde bulundu?
  2. YAVUZ- Barış görüşmelerini ret etmedi. Hangi koşullarda barış yapılabileceğini net bir şekilde ifade etti. Karşı önerileri kabul görmeyince tek çarenin savaştan geçtiği yeniden görülmüş oldu. Taarruz iradesini de açıkça sergilemedi.

                                                         Yunan Savunma ve Türk Taarruz Planı

  1. ERDOĞDU- Siyasi faaliyetlerden sonuç alamayınca 30 Ağustos 1922 gününe siyasi ve askeri bakımlardan nasıl hazırlandı?
  2. YAVUZ- Bakanlar Kurulunu taarruz kararı hakkında ilk defa bilgilendirdi. Taarruz kararı ve zamanını gizlemeye yönelik çabalar sergiledi. Bu konuda bazı aldatma tedbirleri uyguladı. İngiliz General Towswend’le barış görüşmeleri yaptı. Ordunun son ihtiyaçları olabildiğince karşılandı. Bu maksatla Hindistan Müslümanlarından gelen 125 bin İngiliz Lirası tutarındaki parayı kendi hesabında tutmaktaydı. Bu paranın 600 bin lirasını Cephe Komutanlığı emrine gönderdi.
  3. ERDOĞDU- Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesinin askeri güç mukayesesini ve taarruz planımızı açıklar mısınız, bu planın riskleri nelerdi?
  4. YAVUZ- SAD Taarruz Planına göre 2. Ordumuz doğu-batı istikametinde düşmanı tespit maksatlı taarruz yaparken 1. Ordu güney-kuzey istikametinden düşman cephesini yaracaktı. 1. Ordu’nun emrindeki Süvari Kolordusu da Ahır Dağları üzerinden Sincanlı Ovasına inecek ve düşmanı gerisinden kuşatacaktı.

Atatürk’e göre taarruzun planının esası, orduların ana kuvvetlerini düşman cephesinin sağ dış kanadında toplayarak bir imha muharebesi yapmaya dayanmaktaydı. Afyonkarahisar güneyi düşmanın en hassas ve mühim noktası olarak görülmekteydi. Seri ve kesin netice almak, düşmanı bu bölgede vurmakla mümkündü.

Türk Ordusu’nda; 8.658’i subay, 199.283’ü er olmak üzere 207.941 asker, 100.352 tüfek, 2.100 hafif makineli tüfek, 882 ağır makineli tüfek, 340 top, 5.282 kılıç, 198 kamyon, 86 otomobil, 10 uçak vardı.

3.141 at arabası, 1.970 öküz arabası, 2.318 kağnı mevcuttu. Koşum hayvanlarının sayısı 67.974 idi.

Yunan Ordusu’nda; 6.418’i subay, 218.205’i er olmak üzere 224.623 asker,  90.000 tüfek, 3.139 hafif makineli tüfek, 1.280 ağır makineli tüfek, 450 top, 1.280 kılıç, 4.036 kamyon, 1.776 otomobil, 50 uçak vardı.

Yunan Ordusu asker sayısında 1’e 1.08 üstündü. Türk ordusu tüfekte 1’e 1.1; hafif makineli tüfekte Yunan ordusu 1’e 1.5; ağır makineli tüfekte Yunan ordusu 1’e 1.45; topta Yunan ordusu 1‘e 1.3; kılıçta Türk ordusu 1’e 4.1; uçakta Yunan ordusu 1’e 5 üstündü.

Süvari kuvveti olarak Türk Ordusu 1’e 5 üstündü.

Yunan Ordusu tahkimli mevzilerde uzun süredir bulunmanın avantajına sahipti. Mevzilerinin önünde yoğun tel örgüsü vardı.

Moral üstünlüğü Türk tarafındaydı. İşgalciye karşı taarruz etmenin ve düşmanı yurttan atmanın azim ve coşkusu hâkimdi. Beklenen gün gelmişti.

Öte yandan 26 Ağustos sabahı Türk Başkomutanı Kocatepe’de, Türk taarruz mevzilerine birkaç km mesafedeyken Yunan Başkomutanı Yunan savunma mevzilerine 500 km uzaklıktaydı.

İki tarafın kuvvetlerini mukayese ettiğimizde hemen hemen sayısal bir eşitlikten bahsetmek mümkündür. İki eşit sayıda kuvvetten nasıl olup da birinin diğerine üstünlük sağladığını açıklayan yegâne öğe ise, kuvvetleri bir bölgede toplayan manevrada gizlidir. Başarılı yığınak sayesinde Afyon güneyinde Kalecik Sivrisi-Tınaz Tepe arasındaki 13 Km.lik dar bir alanda Türk Ordusu 1’e 6’ya yakın bir üstünlük sağladı.

Bir bölgede toplanan kuvvetlerin ve ateş gücünün üstünlüğü ile savunan üzerinde hem ağır bir baskı oluşturuldu hem de baskın sağlandı. Böylece cephe hızla yarılacak ve süvariler süratle düşman derinliklere akacak ve düşmanın kuşatılması sağlanacaktı. Baskın, sıklet merkezi ve sürat…

29 Ağustos 1922 Yeni Adana Gazetesi; Halaskârımızdan Bir Grup: Gazi Paşa, Fevzi, İsmet, Kazım, Ali İhsan Paşa ve Rauf Bey- Zafer yollarında

  1. ERDOĞDU- Taarruz planının taktik örtü ve aldatma tedbirlerini açıklar mısınız?
  2. YAVUZ- Taarruz hazırlıkları oldukça gizlenmişti. Taarruzun sıklet merkezi bölgesi ise düşmana fark ettirilmedi. Birliklerin intikalleri gece yapıldı ve gizlendi. İstanbul ile telgraf iletişimi kesildi. Başkomutanın Ankara’da ve hasta olduğu, Ankara’da iç karışıklık olduğu şayiası yayıldı. Bunların hepsi inandırıcı oldu.

 

                                                                           30 Ağustos 1922 Durumu

  1. ERDOĞDU- Büyük Taarruz öncesi İngiliz Subay Heyeti, cephenin Yunanistan tarafını inceledikten sonra verdiği raporda: “Türk ordusu bu cepheyi birkaç ayda çökertirse, birkaç günde çökerttim diyebilir” demektedir. Nasıl oldu da Türk ordusu bu cepheyi kısa bir sürede çökertti ve Süvari Kolordusunun zafere etkisi ne olmuştur ayrıca SAD Planının başarı kaynağı nedir?
  1. YAVUZ- Yukarda da belirttiğim gibi başarının ardında büyük bir kuvveti dar bir alanda toplamak, yığınağı gizlemek, böylece baskın etkisi elde etmek yatıyordu. Ayrıca topçu çok etkili atışlar yaptı. Süvari Kolordusu da beklenmedik bir şekilde hızlı ve etkili olarak Sincanlı Ovasına indi ve düşmanın hem telgraf hatlarını keserek iletişimini kesintiye uğrattı hem de demiryolu tahripleriyle ulaştırmasına darbe indirdi.
  1. ERDOĞDU- Büyük Taarruzda iki tarafın kayıpları ne kadardır?
  1. YAVUZ- Çeşitli dokümanlarda farklı rakamlar mevcuttur.

Türk Ordusu: 146 subay şehit, 378 subay yaralı, 2 subay esir düşmüştür. 2.397 er şehit, 9.477 er yaralı, 55 er esirdir. 21’i subay, 1.900’ü er olmak üzere 1.921 asker hastanelerde tedavi görmüştür. Toplam zayiat 546 subay ve 13.829 er olmak üzere toplam 14.376’dır.

Yunan Ordusu: Tam bir bilgi yoktur. 100.000’in üzerinde olduğu çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. Toplam esir 20.826’dır.

Ahmet Özdemir, toplam Yunan esiri sayısını 25.299 olarak vermektedir.

Nilüfer Erdem, Yunanistan’ın toplam kayıplarını yıllara göre tablo halinde vermiştir. Buna göre, 1922 yılı zayiatı esirler hariç olarak 1.330 subay, 45.500 er; toplam 46.830 kişidir.

  1. ERDOĞDU- Büyük Taarruzun Türkiye’de, Yunanistan’da, İngiltere’de ve Avrupa’da yansımaları neler oldu, mazlum milletler Türk Zaferinden nasıl etkilendiler?
  1. YAVUZ- Yunanistan’da ağır bir yıkıma uğramıştır. İngiltere Türkiye’ye dayattığı Sevr’den vazgeçmek ve Lozan’a rıza göstermek durumunda kalmıştır. Yıllarca hasta adam yaptıkları insanlar büyük bir önderin etrafında kenetlenmiş ve zafere yürümüş, kendisine büyük saygı duydurmuştur.
  1. ERDOĞDU- 30 Ağustos 1922 ve sonrasında yaşanan gelişmeler, bazı çevrelerde münferit ve tüm ülkeyi etkilemeyen özellikleriyle küçümsenmek istenmektedir. 30 Ağustos 1922’nin Türkiye Cumhuriyeti için önemini anlatır mısınız?
  1. YAVUZ- Küçük beyinler ve dar zihinlerin hezeyanıdır. Hiç ciddiye alınacak yanları yoktur. Cahil ve utanmazdırlar.  30 Ağustos zaferi olmasaydı Türkler Anadolu’da dar bir alanda küçük bir ülkede ve  İngiltere’nin mandası altında yaşamak durumunda kalırdı.

 

  1. ERDOĞDU- Son olarak ilave etmek istediğiniz konuları da almak isteriz.
  1. YAVUZ- Zaferin mimarı ulu önder Atatürk ve silah arkadaşlarını minnet ve şükran ile anarken güncel olarak yaşadığımız bütün sıkıntıların gerisinde o günleri unutmamız ve o günlerde girilen rotadan millet olarak çıkmış olmamız yatmaktadır. Unutmamalı ve bağımsızlık yolunun yegâne garantörü bilimin rehberliğine sıkı sıkıya sarılmalıyız. 

Değerli komutanım bize verdiğiniz bilgiler için gazetem ve şahsım adına teşekkür etmek isterim.

30 AĞUSTOS ZAFERİNİN ÖNEMİ

Okurlarımıza son olarak şunu ifade etmek isterim ki Büyük Zafer sonunda, Türkiye bağımsızlığına kavuşmuş, Hindistan başta olmak üzere emperyalizmin sömürdüğü milletlerde kurtulma ümidi doğmuştur.  Büyük Zaferi İngilizler tarafından hapsedildiği Lucknow hapishanesinde alan Nehru, daha sonra yazdığı  “Dünya Tarihi Kesitler” kitabında “Hapishane barakamızı sağdan soldan bulabildiğimiz şeylerle süslemiştik…” diye anlatır.

Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile ilgili Orgeneral Ali Fuat Erden ise bu zaferin önemini şöyle anlatmaktadır: “Alparslan, Kılıçarslan, Cengiz Han, Timurlenk, Fatih, Yavuz, Kanuni parlak zaferlerini yükselme devrinde kazandılar. Mustafa Kemal ise yenilmiş, yıkılmış, parçalanmış, idam hükmü giymiş bir devlette, mahvolmuş bir orduyu mahrumiyetler ve yoksunluklar içinde yeniden kurarak kesin zafere ulaştı.”

Yukarıda söylenenlere şunları da ilave etmemiz gerekir. Atatürk Büyük Zaferi kazanırken sadece düşmana karşı değil, saraya, sultana yerli işbirlikçilere kısacası “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenlere karşı da kazanmıştır.

Falih Rıfkı Atay’ın dediği gibi “Neyimiz varsa…hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferine borçluyuz.”

                                                                                                                         Devam Edecek

Cemalettin Yıldız
13.09.2021 19:53:28
Teşekkürler Ahmet Bey.Bilgilerini paylaştığı için Ahmet Yavuz paşayada teşekkürler imi sunuyorum.Devamıni bekliyoruz.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00