SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


İNADINA ŞARKILAR


                " BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN."

Bugün sözüm size 65 yaş üstü arkadaşlarım... 20 Kasım 2020 tarihinde saat 20:00'den başlayacak kısıtlamalar  hepimizi etkileyecek. 10:00 ile 13:00 saatleri arasında sokağa çıkabileceğiz. 

Ben de bugünden başladım önlemleri almaya... Evde mi kapalıyız; canımız mı sıkılacak?

Biz her türlü sıkıntıyla başa çıkacak biçimde yetiştirildik. Sıkılmayacağız...

Şarkılar söylemeli, inadına şarkılar söylemeliyiz diyorum. Bazen avaz avaz, bazen içli içli

ama sıkılmadan... 

Sıkılmak yok!.. Sıcak duygusal tepkilerden yoksun, çizgileri aşağı sarkık yaşlılar olmayacağız. Yaşından daha " yaşlı davranan" insanlar olmayacağız. Her yaşta her şey yaşanabilir, ama yaşını da yaşayarak! Dillendirmeye gerek yok... Zaten doğa bizim yüzümüze edeceğini etti...

 

"Mâziyi nasıl taşlara çizmişse denizler
Aşkın ebedî tarihidir yüzdeki izler
Yıllar bile dünden bize bir hâtıra gizler
Aşkın ebedî tarihidir yüzdeki izler"

 

Üstüne üstlük çizgileri iyice aşağı sarkık bir maske takıp, ölümü simgelemekten sakınalım. Hangi yaşta olurlarsa olsunlar, bu insanlar, insana kasvet verir. Biz neşeli yaşlılar olalım. Benim öyle arkadaşlarım var ki, ölümcül hastalıkları olsa bile, hep umut veriyorlar; önce kendilerine, sonra çevresindekilere... Hepimizin ufak tefek hastalıkları var doğal olarak... Biz yaşam döngüsünün her evresinin -çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve YAŞLILIK" kendine özgü doyumunu yaşayalım. Psikolojik olarak olgun olalım.

 

    Bence yaşamak, kendisi olabilmeyi başarmak; topluma etkin bir biçimde katılabilmektir. Bu bir sorumluluktur. Ben sorumluluğumu yerine getirdiğime inanıyorum. Hâlâ yaşamıma anlam katma peşindeyim; Özgürüm ve az korkuyorum.

     HAPİSHANE ŞARKISI 

"Başın öne eğilmesin, 

Aldırma gönül aldırma;

Ağladığın duyulmasın,

Aldırma gönül, aldırma...

 

Dışarda deli dalgalar 

Gelip duvarları yalar; 

Seni bu sesler oyalar,

Aldırma gönül, aldırma...

 

Görmesen bile denizi, 

Yukarıya çevir gözü : 

Deniz gibidir gökyüzü ;

Aldırma gönül, aldırma...

 

Dertlerin kalkınca şaha 

Bir sitem yolla Allah'a... 

Görecek günler var daha;

Aldırma gönül, aldırma...

 

Kurşun ata ata biter; 

Yollar gide gide biter;

Ceza yata yata biter; 

Aldırma gönül, aldırma..."    -SABAHATTİN ALİ

 

Haydi başlayalım şarkıya... Yaşlıysak yaşlıyız, başımızı öne eğmiyoruz ve avaz avaz söylüyoruz. "ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA" Evde hapisteyiz, hiç önemi yok!..

Sabahattin Ali'nin en başarılı şiirleri ardasındadır bu şiir; günümüz okuyucusu da çok sever bu şiiri. "Hapishane Şarkısı" genel başlığı altında beş şiir yazmıştır; çeşitli hapishanelerde. Şiirlerin beşincisidir bu... Tutsaklık duygusu ve özgürlük özlemini ne güzel dile getirmiştir. Sinop cezaevini betimlemiştir; her şeye karşın umudunu yitirmemiştir, direnmiştir. İçten içe hüzünlüdür ama...

 

  ÇOCUKLAR GİBİ 

"Bende hiç tükenmez bir hayat vardı,

Kırlara yayılan ilkbahar gibi.

Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı,

Göğsümün içinde ateş var gibi

 

Hissedince sana vurulduğumu,

Anladım ne kadar yorulduğumu,

Sakinleştiğimi, durulduğumu

Denize dökülen bir pınar gibi.

 

Şimdi şiir bence senin yüzündür,

Şimdi benim tahtım senin dizindir,

Sevgilim, saadet ikimizindir,

Göklerden gelen bir yadigâr gibi.

 

Sözün şiirlerin mükemmelidir,

Senden başkasını seven delidir,

Yüzün çiçeklerin en güzelidir.

Gözlerin bilinmez bir diyar gibi.

 

Başını göğsüme sakla sevgilim,

Güzel saçlarında dolaşsın elim.

Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim,

Sevişen yaramaz çocuklar gibi.    -SABAHATTİN ALİ

 

Sabahattin Ali de herkes gibi kaderinden şikayet eder. "Böyle kepaze hayatı/ Sürüklemekten yoruldum." der. Onu en karamsar olduğu anlarda bu ruh hâlinden çıkartan şey, genellikle aşktır. O da Orhan Veli gibi Nahit Hanıma âşık olmuştur. İlk büyük aşkıydı. Karşılıksız kalan bir aşktır bu...Böyle umutsuz başka aşklar da yaşamıştı; Ayşe Sıtkı'ya duyduğu aşk gibi... Uzun yıllar unutamadığı küçük sevgilisi Melahat Muhtar'ın da izini yitirmişti. Sonra... sonra güzel lacivert gözlü, sarı saçlı Aliye'yi sevdi ve evlendi.

Her insanın yaşamı bir öykü, bir roman denir; ama 41 yaşında sonsuzluğa uğurladığımız Sabahattin Ali'ni yaşamı gerçekten roman... Hıfzı Topuz yazdı bu romanı "Başın Öne Eğilmesin - SABAHATTİN ALİ'NİN ROMANI " adıyla... Okumanızı öneririm. Ruhu şad olsun. 

           HOŞÇA KALIN.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00