(DEFTER) Büyükelçi Hasan Sevilir AŞAN


SESSİZLİĞİN TARİHİ SORUMLULUĞU

‘’Kader seçimi denilen seçimin kaybıyla, hayal kırıklığı ve öfkesi ile baş başa bırakılan ülkenin yarısı, neredeyse iktidar tarafından teskin edilir oldu. Muhalif liderler halen çaresizlik içinde olanı biteni sessizce kabul etmiş durumda’’


Ekonomik ve mali krizlere eklenen siyasi çıkmazlarla neredeyse toplumsal bir çöküşün eşiğine geldik . Bu eşiğe takılır mıyız? Üzerinden atlar geçer miyiz? bunu zaman ve mekan gösterecek.
Bu hale düşülmesinin failleri ne dış güçler ne de toplum. İktidarıyla, muhalefetiyle yönetimde sözü olan tüm yapılanmalar, kademe kademe, silsileyi meratip sorumlu.
Başkanlık sistemi gibi ucube bir rejime dönüşen iktidar,  muhalefetin de meydanı boş bırakmasıyla, hezimet sayılan tasarruflarını zafer gibi göstermeyi sürdürüyor.
SEÇİM GARABETİ
Mayıs seçimlerinin önemi, Cumhuriyet odaklı ibrenin hangi eksene kayacağını gösterecek olmasıydı. 
Meydanlarda bu gelen kader seçimidir, kaybedilirse belki son seçim olacak denilmişti.
Cumhuriyet ayarlarına dönüş mü? Kopuşun başlangıcı mı?
Reklam arasının bitip bitmediğini anlayacaktık.
Seccade, küffar, şampanya söylemi ile başlayan sıcak süreç, Arapça seçim duyuruları, Ayasofya cami mitingi ile sürdü. 
Sonuçların açıklanmaya başladığı ilk saatlerde Suriye’nin kuzeyinden gelen kutlama görüntüleri, İstanbul mahallelerindeki davullu zurnalı Taliban ve ÖSO bayraklı şenlikler, tekbir getirerek Külliyeye koşan HÜDA PAR müritleri, eksenin hangi istikamete evrilmekte olduğunun işaretleriydi.

ADALET
Üçüncü dönem adaylık, diploma meselesi, parmak boyası, mühürsüz pusula ve sandık güvenliği tartışmaları ile başlayan seçim sürecinde bildiğimiz tüm hak, hukuk, adalet ilkeleri rafa kaldırılmıştı. Sandık güvenliğini sarsan YSK tasarrufları, Cambridge Analitika, Dark Web gibi profesyonel algı dezenformasyonları sahnedeydi. Taşlı sopalı saldırılı, linçli, toplumu bölen, tehdit eden korku iklimi, darbe söylentileri, iç savaş, illet, zillet şantajlı milli irade gaspı senaryolaştı. Kazanmak için her yol mubahtı. Yaşasaydı Makyavel bile şoktan şoka girerdi.
Hükümet kendisini devlet sanıyordu.
Devleti tam anlamı ile arkasına alıp, yargı dahil kurumları siyasete methaldar ederek, sahte posterler, İHA, SİHA, savaş gemisi ve TOGG’ları şehir şehir dolaştırırken Ülke nüfusunun yarısını küffar,düşman, terörist ilan etti. Külliyen haindik. 
Ana akım medya muhalefet cenahını hiç görmedi. Devlet televizyonu TRT Erdoğan’a propaganda için 42 saat, Kılıçdaroğlu’na ise sadece 32 dakika ayırabilmişti.
HANGİ ZAFER
Dokunanın yandığı gözaltılar, tutuklamalar, gözdağı ve itibarsızlaştırmalar bir yana, ekonomi baştan beri tıkırında değildi. 
Alarm zillerinin çaldığı günlerde Nas pahasına yeni Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı devreye sokuldu. 
Ancak freni patlamış ekonomik gidişata mahcup yaklaşımlarla yeni kan getirmeye çalışsalar da durum eskisinden vahim hale geldi. Kasaları dolduracak birkaç radikal karar daha aldırdıktan sonra günah keçisi muamelesiyle, rol gereği sahneyi terk etmeleri ve yeniden Nasa dönüş yolda gibi.
Ekonomistlere göre, Merkez Bankası döviz rezervi eksilerde. Borç, faizleri ödenemeyecek düzeyde. Para basmak ve Körfez ülkelerinden döviz beklentisi günü kurtarmaktan öteye geçemiyor. Daha fazla vergi, faiz ve acı reçete bekleniyor.
Satılacak milli ‘’asset’’ kalmadığı gibi depremin maddi ve manevi yaralarının sarılması da büyük kaynaklar gerektiriyor.
Siyasi tarihimizde seçimleri kazanan her hükümet istisnasız enkaz devralırdı, bu gelenek bozulmadı, İktidar 20 yılda yarattığı altından kalkılması çok zor olan kendi enkazını devraldı.
Sayıları on milyonu aşan sığınmacı tartışmaları arasında binlerce meslek sahibi vatandaşımız yaşam tarzlarına müdahale, ekonomik koşullar ve özgürlükler bağlamında akın akın yurt dışında yeni yaşam arayışında.
Enerjisi tükenen, restleşme ve sosyolojik yarılma içindeki toplum daha baskıcı bir akıbetten endişe duymakta.
KABULLENMENİN TARİHİ SORUMLULUĞU
Bir garabet de iktidarı frenlemesi beklenen Muhalefetin hiç bir şey olmamışçasına kabuğuna çekilmesi,hayal kırıklığı içindeki halka, bir çıkış yolu, umut ve gelecek vadedememesidir.
Nitekim bu olan biten hukuksuzluklara ses getirecek itirazlarda bulunup, sonuç alıcı süreçleri başlatamamış, seçimlerde yaşandığı iddia edilen şaibeleri sineye çekmesi, öfkeyi derinleştirmiştir.
Kader seçimi denilen seçimin kaybıyla, hayal kırıklığı ve öfkesi ile baş başa bırakılan ülkenin bir yarısı, neredeyse iktidar tarafından teskin edilir oldu. Muhalefet partileri ve liderleri ise çaresizlik içinde boynunu bükerken olanı biteni kabul etmiş durumda.
Milletin hoşnutsuzluğuna rağmen bu hukuksuzlukları sessizce kabul eden Muhalif İttifak, darmadağın olurken, değişim talepleri ve liderlik kalkışmaları içindeki ana muhalefet toplumsal güvensizliği ve travmayı daha bir derinleştirdi.
Takati tükenen Ülke zaten yorgundu. Pirus zaferi kazanan İktidar girdaplarına çıkmazlar içindeki Muhalefetin aymazlığının da eklenmesi hepimizi yordu. 
Çıkış yolu ise şimdilik hayal.

1
1.08.2023 03:39:44
555

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00