14 Mayıs Pazar günü yapılacak seçimler, Mustafa Kemal ile somutlaşan laik Türkiye Cumhuriyetinin ekseninde yaşanacak değişimin yönünü de belirleyecek.
"Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’’ demiştiEfes’li düşünürümüz, binlerce yıl öncesinden.
14 Mayıs, öyle veya böyle değişimin ibresinioynatacak.
Cumhuriyet ayarlarına dönüş mü?Cumhuriyetten kopuşun başlangıçı mı?
Reklam arasının bitip bitmediğini anlayacağız.
Elbette sadece biz değil, bıçak sırtı dans ortağımız Batı ve laik demokratik vizyonumuza imrenen Doğu coğrafyası da yeni günlerin neler getireceğini merakla beklemekte.
Mesele İçinde olduğumuz ara dönemin ne yöne evrileceği.
BATI
Batı, yaratıcısı olduğunu düşündüğü, sözde liberal ‘’Batılı’’ normları zedelemeyen, evrensel hassasiyetlere göz kırpmaya devam eden eski Türkiye beklentisinde.
Mevcut baskıcı iktidarı, rejim sıfatıyla diktatörlükle özdeşleştirerek, bir zamanlar beğenmeyip, yıpranmasında rol oynadığı AKP öncesi döneme fit olduğunun işaretlerini vermekte.
DOĞU
Doğumuz,başka saiklerle de olsa Batı gibi seçimleri yakından takipte.
Doğulu elitlerden sonra Arap toplumlarında da modern Türkiye ve Mustafa Kemal Atatürk hayranlığının giderek arttığı gözlenmekte.
Travmalı dönemlerden geçmiş olan, bu dünyayı yaşamaya çalışan doğu toplumları ve özellikle genç kuşakları Türkiye düzenini ve başarılarını örnek almakta bir beis görmemeye başlamıştır.
Son zamanlarda ülkesinde şeriatı yaşayan, insanlarına şeriatı dayatan komşuların Türkiye’ye gelerek en uçlarda zaman geçirmesi yeni akım haline gelmiştir.
Doğu için geleceğin Türkiyesi, kendileri gibi olmayan, kendi keyfi rejimlerine öykünmeyen demokratik, laik, çağdaş bir ülkedir.
SEÇİM DÖNEMECİ
14 Mayıs seçimleri bu bağlamda, parlamenter sistemin yerine geçen, giderek baskıcı unsurları öne çıkan denetimsiz tek adamlı, hükümetin kendisini devlet sandığırejimetamam mı devam mı kararıdır.
Küresel konjonktür, ne Batı ne de Doğunun Türkiye’ye, icraatın, özgürlüklerin iki dudak arasından tecelli ettiği bir rejimi yakıştırmadığıyönündedir.
ADİL SEÇİM RÜYASI
Sonuçları ne olursa olsun Cumhuriyetin yüzüncü yılını idrak ettiğimiz bir dönemde bize yakışacak olgunlukla gerçekleşip, zihinlere şeffaf ve demokratik seçim olarak yer alması ülkemiz için başka bir önemli kazanım olacaktır.
Ancak,taşlı sopalı saldırılı, linç, toplumu bölen tehditli, korku iklimi ve darbe söylentileri, iktidarın devredilmeyeceği, iç savaş, illet, zillet oyunları ile milli irade gaspısenaryoları şimdiden boy göstermeye başlamıştır.
Ayrıca,sandık güvenliğini sarsan YSK tasarrufları,Cambridge Analitika, Dark Web gibi profesyonel algı bükücü dezenformasyonlar fütursuzca sahne alırken, Arnavutluk, Azerbaycan, Rusya, Katar gibi bazıları açıkça bazıları perde arkasından diplomatik olmayan desteklerde bulunanharici güçler ilginç şekilde devrededir.
Kazananın da kaybeden kadar yıpranacağı, ulusal enerjiyi tüketen bir pirus zaferibaşka bir tehlikedir.
Adil ve şeffaf safahatlı, bizi çoğunluktan çoğulculuğa taşıyacak bir seçim başarısı, yine en az Türkiye kadar Batısıyla, Doğusuyla yakın takibinde olduğumuzuluslararası topluma da nefes aldırabilir.
Özetle, küresel demokrasi pratikleri bağlamında model oluşturabilecekörnek bir gidişatın eşiğinde, karar verme aşamasında olduğumuzu söylemek yanlış olmayacaktır.
