LEYLA
Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm
Derdini ağlarken yanan bir muma;
İpek saçlarını elimle ördüm,
Ve bir kemend gibi taktım boynuma
Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm.
Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu
Saçları bahtından daha siyahtır.
Kurmuş diye sevda yolunda pusu
Döktüğü gözyaşı, çektiği ahtır.
Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu.
Bir damla inciydi kirpiklerinde,
Aşkın ızdırapla dolu rüyası
Bir başka güzellik var kederinde
Bir başka âlem ki ruhunun yası
Sessiz incileşir kirpiklerinde. -AHMET HAMDİ TANPINAR
SEVGİLİ BİRSEN, AİLE İÇİNDE ADIN LEYLA İDİ... Bu yüzden bu şiiri çok severdin. Seni bugün sonsuzluğa ve sevenlerinin gönlündeki yerine uğurladık. Çok sevdiğin Pınar ve Başar'a kavuştun.
Benim 58 yıllık arkadaşımdın. Kopmamıştık. AYÖO. Hazırlık Sınıfı'nda 1963 yılında başlayan arkadaşlığımız, dostluğumuz yarım asırdan fazla sürdü. Ama oyunbozanlık ettin sen. İkimiz aynı anda hastalanmışız; benim böbrek sorunum, senın safra kesesi sorunun varmış ve ikimiz de operasyonla kurtulmuştuk, sözde!..
Kısa bir süre önce telefonla konuştuğumuzda, benim söylediklerime çok gülmüştük.
Benim bir önerim olmuştu sana "Taşı benden, çamuru senden Ardeşen'de bir yayla evi yapalım." demiştim ve önerimi onaylamıştın, her zamanki güzel gülüşünle. Zaten ne zaman birlikte olsak çok gülerdik.
Geçen yıl Facabook'ta bir yazı paylaşmıştın; ben de yorum yapmıştım ve yine çok gülmüştük. Sonra ben kendi sayfamda paylaşmıştım, kendi yorumumla birlikte. Bu kez de sen yorum yapmıştın. Canım, can arkadaşım, seni hep gülerken anımsamak istiyorum; onun için de, bu okuyanları da güldüren ortak yazımızla uğurlamak istiyorum.
SUYA SABUNA DOKUNMAMAK
"Celal Vardar unutulmuş ozanlarımızdan biridir. Oysa çok yalın bir söyleyişin içine çok derin anlamlar sığdırmıştır. O da Ahmed Arif gibi şiirlerini “İki Dal” adını verdiği tek kitapta toplamıştır. Ancak Ahmed Arif’in “Hasretinden Prangalar Eskittim” adlı şiir kitabı yasal/korsan defalarca basılmış, "İki Dal" belki de tek baskıyla kalmıştır.
Salgın günlerinde sık sık el yıkamaktan söz edilince bir Celal Vardar şiiri geldi aklıma. Şiirin tümü üç dize.
Marifet
Suya dokunmazmış
Sabuna dokunmazmış
Pise bak!
Sessiz sedasız ılımlı otokrasiye geçtiğimiz şu günlerde suya sabuna dokunalım mı dokunmayalım mı?"( Birsen'in yazısıydı)
"Birsenciğim öğrencilik yıllarıma döndüm. Geyik yapardık arada bir. Böyle derin anlamlı şiirlerin, güzel şiirlerin kıymetini bilmezdik ilk gençlik çağımızda... Biz edebiyat öğrencileri -çok da biliriz ya!- bunları eğlence konusu ederdik. Çok ağır ama, bir o kadar güzel Divan şiirini gerçekten çok sevdiğimiz için bunlar bizi doyurmazdı. Bir de şunları söylerdik, hatırlar mısın? Yazarı kimdi, biz mi uydururduk bilmiyorum?
Burnuma burcu burcu
Kan kokusu geliyor
Öldürmeliyim, öldürmeliyim
Diyorum
Ensemdeki tahtakurusunu.
Bazı şiirlerin az sözle neler anlattığını yıllar yıllar sonra anlıyoruz. Sevgiler..." (Yorumumdu)
"Nereden hatırladın tahtakurusunu? Hâlâ gülüyorum. Bir de Sunullah Arısoy’un Nasıl Bildim Ama şiirini okurduk." (Birsen'in yanıtıydı)
Yazını paylaşabilir miyim? İkimizin yorumuyla birlikte hatırlayan Yüksek Öğretmen Okullu arkadaşlarımız da gülsün.
Birsenciğim şiirin sonunu okurduk diye hatırlıyorum.
Başını ezbere bilir miydik, bilmiyorum; ama son bölümünde kıkırdardık:
Nasıl Bildim Ama
"Biri bana ölürsün diyor
Ama ardından, anıtlar, ağıtlar
Yok devenin pabucu
Nasıl bildim ama..."
Pekiiii, şunu hatırlıyor musun? Dehşet dolu bir sesle başlardık:
“Gece yarısı
Cinayetler saati...
Hatçe Hatçe kalk!
Çocuk altına etti.
Sevgiler. HOŞÇA KALIN" Yazımı böyle bitirmişim.
İki yıl önce Side'de buluştuğumuzda yine çok eğlenmiştik; ne güzel kahve falı bakardın. Mustafa ile mutfakta hünerlerinizi yarıştırmıştınız; sen ona teflon tavada mısır ekmeğinin nasıl yapıldığını öğretmiştin, o da sana Giritli simitinin nasıl yapıldığını...
"Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere.."
"Ölmek kaderde var yaşayıp köhnemek hazin
Bir çare yok mudur buna ya Rabbe'l-âlemin"
Canım Birsen, biraz geç kaldım; ama, verdiğin öğüdünü tutacağım. "Sen, bildim bileli attığın her adımın sorumluluğunu duyarsın. Yaşamı bu denli ciddiye alma!" derdin bana. Ölümün olduğu bu dünyada hiçbir şey çok da ciddi değilmiş aslında! Bu gerçeği yaşıtım olan seni yitirdiğimde ve ölümün kıyısından döndüğümde anladım ve biraz geç kaldım. Biraz mı?..
Nur içinde yat arkadaşım, mekânın cennet olsun, ruhun şad olsun.