"ÇOK SEVDİM BİR ZAMANLAR, SEVİYORUM YİNE DE"
-ATAOL BEHRAMOĞLU
HUMOR, İRONİ, BIYIK ALTINDAN GÜLÜŞ
Gökyüzünü koşar adımla
izliyorum
Güneşe el sallıyorum arada
bir
Beyaz orkideler kurutuyorum yastığımın kenarında
Güzel koksun istiyorum bütün
sabahlar
Çok sık olmasa da gülümse diyorum
kendime
Sadece gülümse... -ÖZGE ÖZGEN
"Sessiz sedasız göçtün aramızdan;
Ne ölümün geçti gazeteye
Ne dokuz göbek soyun." -RIFAT ILGAZ
Bu dizeleri şairin BABA şiirinden aldım. ILGAZ gerçeği, karşıt yanıyla da görür ve bütün acılığı, çıplaklığıyla ortaya koyduğu şiirlerinde alttan alta ince bir alay, taşlama da görülür.
Yoksul bir kişi ilansız, törensiz, sessiz sedasız göçer giderken; öte yanda varlıklı kişiler, görkemli törenlerle giderler.
"Dokuz göbek" deyimi hem gülümsetiyor, hem de öfkelendiriyor. ILGAZ, bizi çağırmıyor başkaldırıya ama, biz "neden" diyoruz ve başkaldırma isteği duyuyoruz; üstelik ecelin eli, herkesi eşit kılarken...
"Şunlar ki çoktur malları,
Gör nice oldu hâlleri:
Son ucu bir gömlek imiş,
Anın da yoktur yenleri.
Bunlar bir vakt beyler idi,
Kapıcılar korlar idi,
Gel şimdi gör, bilmiyesin
Bey kangıdır ya kulları." - YUNUS EMRE
Varsıl kişi- yoksul kişi dedim; CAN YÜCEL geliverdi, Bir Çin Şiiri ile..
BİR ÇİN ŞİİRİ
(7. yüzyıl)
Dâvacı zengin, dâvalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa
Dâvacı yoksul, dâvalı zenginse
Dâvalıda kalır yine nizâlı arsa
Dâvacı da dâvalı da zenginse dâvada
Özür diler çekilir aradan kadı
Dâvacı da dâvalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak -CAN YÜCEL
"İbiş'le Memiş, iş miş dememiş, itişmiş kavga etmiş mahkemeye düşmüşler.
Mahkemeleşmişler. İş miş dememiş, itişmiş, kavga etmişler de mi mahkemeye düşmüşler?"
CAN BABA'nın güzel şiirinden sonra bu tekerlemeyi de okuyun; ister ağlayın, ister gülün! Keyfinizin kahyası değilim ya!..
KONUŞMAAAA!
-Beni ne zaman kurtaracaksın, ağbiy?
-Hele bir zengin ol da, evlât! -CAN YÜCEL
Dün, bir kongrede Nazım Hikmet ile ilgili, "Onun yanında biz şair bile olamayız' diyerek Nazım Hikmet'i öven, 1971 yılında edebiyat dalında Nobel Ödülü alan Şili'li şair PABLO NERUDA'nın anılarını okuyordum tekrar... 1983 yılında almıştım kitabı...
Adı, "Yaşadığımı İtiraf Ediyorum". Zaman zaman okuduğum anı kitaplarını yeniden okurum. Özellikle Şili ormanlarını betimlediği bölümlerin tadı damağımda kalmıştır hep... Şili deyince yine Can Yücel geliverdi!..
ŞİLİ'DEKİ TENCEREYE
Tencere dibin kara
Senin ki benden kara. -CAN YÜCEL
Can Yücel'in şiirlerini, şairin GÖKYOKUŞ adlı kitabından seçtim sizin için... Şili'de bir olay mı var; iki dizeyle ,tam yerine oturtarak, yerini alır CAN BABA'nın şiirinde.... Onun gibi söyleyeyim "cuk oturdu".
OKTAY'A MEKTUPLAR
Bir aydan beri iş arıyorum, meteliksiz.
Ne üstte var, ne başta.
Onu sevmeseydim
Belki de beklemezdim
İnsanlar için öleceğim günü. -0RHAN VELİ
Orhan Veli zor durumdayken bile, kendisiyle alttan alttan alay ederek eğlenebiliyor; bıyık altından gülümsüyor.
TEREYAĞ
Hitler amca!
Bir gün bize de buyur.
Kakülünle bıyıklarını
Anneme göstereyim.
Karşılık olarak ben de sana
Mutfaktaki dolaptan aşırıp
Tereyağı veririm.
Askerlerine yedirirsin. -ORHAN VELİ
Orhan Veli'nin çocukluğu ile gençliği 1. ve 2. Dünya Savaşı'nın sıkıntılarıyla geçmiştir. Savaşa karşı olduğunu alaylı bir anlatımla açığa vurur. Savaşı çıkartan Hitler'le -bir çocuğun diliyle- eğlenir ve yerer onu...
"Humor, başkaldırma düşüncesinin, toplumsal önyargılara boyun eğmeyi reddetmenin değişik bir yolda anlatılmasıdır." diye düşünür gerçeküstücüler...
Ben de, bir an için, onlar gibi düşünerek, yaşlılık yükümü bir çeşit mizahla hafifletebilir miyim acaba?..
Yaşlılar adına konuşmanın tam zamanı
Kütükte yaşı yetmişlerin arasındayım.
Bir tekerlemenin çağrışımında
İnanıvermeyin işimin bittiğine." -RIFAT ILGAZ
HEP GÜLÜMSEMENİZ DİLEĞİYLE, HOŞÇA KALIN?