-Paşam, Diyarbakır’dan bir hemşehrim plak doldurmak üzere buraya gelmiş, dinlemek lütfunda bulunur musunuz?
-Olur.
Atatürk, kendisine doğru gelen sesi güzel bu çocuğu tanıyınca;
-Sen Celal değil misin? Diye sorar.
Daha sonra konuşurlar:
-Celal
-Evet Paşam.
-Kökte okuduklarını hatırlıyor musun?
-Evet Paşam
-Benim Şark Bülbülü Celal dediğim sen değil misin çocuk? Bana birçok gazel okudun, o gazellerden birinin sözleri şöyle değil miydi? diyen Atatürk, Celal Güzelses’in rek Diyarbakır’da okuduğu gazelin güftesini aynen okur.
Sonra, Atatürk yemektekilere döner:
-Beyler, bu geceyi Celal Bey’le geçireceğiz der.
Celal Güzelses, o akşam da Ata’nın huzurunda, saz ekibi eşliğinde Diyarbakır türkülerinden güzel bir konser verir. Konserin bitiminde Atatürk ona iltifatlarda bulunur. Hayatını anlatan kitabın başına konan Diyarbakırlılara Seslenişi’ni yazdırır. Daha sonra Atatürk: “Bir arzusunun olup olmadığını sorar.
Sohbet ederken bir ara, Celal Güzelses’in plaklarının üzerine sanatçı adı olarak ne yazılabileceği konuşulur ve “Şark Bülbülü Celal” yazılması önerilir. Celal;”Ben Diyarbakırlıyım, ‘Diyarbakır Bülbülü’ ya da ‘Dicle Bülbülü’ yazılsın” der. Bunun üzerine orda bir oylama yapılır ve 24 kişinin 20’si “Şark Bülbülü Celal” yazılsın diye görüş bildirirler. Zaten bu görüşe de daha önceden katılmış olan Atatürk, plak firması sahibine Celal’ın dolduracağı plaklara ‘Şark Bülbülü Celal” yazılması talimatını verir.
Konuşurlarken bir ara Celal Güzelses’in daha önce Diyarbakır Ulu Camii’nde müezzinlik yaptığını öğrenen Atatürk:
-Celal bana Peygamberi anlat nedir, nasıl biridir? Dediğinde, umulmadık bir soruyla karşılaşan Celal, nasıl yanıt vereceği konusunda durup düşünür ve daha sonra mevlit okumaya başlar. Selam kısmında herkes ayağa kalkar el bağlar. Okuduğu mevlit bitince şu açıklamayı yapar: “Efendim siz ki yoktan bir vatan kurtardınız. Cihana kafa tuttunuz, herkes sizin önünüzde diz çöktü. İşte hiç görmediğiniz zat-ı muhteremin önünde ayağa kalktınız, el bağladınız. İşte peygamberimiz budur “ deyince, Atatürk, Celal Güzelses’i tebrik eder. Orada bulunan Colombia plak firmasının yetkilisine dönerek:”Celal’ın okuduğu bu mevlidi de plağa doldurun” der. “Atatürk’ün bu isteği üzerine Celal Güzelses, iki tane mevlit plağı doldurmuştur.”
