TÜRK KURTULUŞ VE BAĞIMSIZLIK SAVAŞI, SÖMÜRGECİ BATI'NIN TÜRK ULUSUNA KARŞI GİRİŞTİĞİ SOYKIRIMI ÖNLEMEK İÇİN VERİLDİ.
ABD Başkanı Mister Biden, kendi devletinin Amerika Kıtasının yerlilerini soykırımdan geçirdikten başka, II. Dünya Savaşı'ndan buyana başta Vietnam, Asya ve Orta-Doğu ülkelerinde işledikleri soykırım nitelikli saldırılarını dünyaya unutturabileceklerini sanıp, I. Dünya Savaşı sonrasında Türk ulusunu Anadolu'dan silip süpürme amaçlı soykırımcı saldırılarını Mustafa Kemal önderliğindeki Bağımsızlık Savaşımızla kursaklarında bırakmış olmamızın karın-ağrısıyla, tarihi ters yüz edip Türklerin Ermenilere karşı soykırımı karaçalmasına dönüştürebileceğini sanıyor.
AKP iktidarının -Bush ile içeriği Türk ulusundan saklı başbaşa görüşmelerinden ve BOP eşbaşkanlığından buyana- artan antidemokratik yönetimi yüzünden, Türkiye Cumhuriyeti'nin uğratıldığı ekonomik, eğitsel, diplomatik sıkıntılar, ABD hükümetlerinin ulusumuza karşı saygısızlıklarını arttırarak sürdürmelerini kolaylaştırmıştır.
Yeni ABD Başkanı Mr. Biden'ın da "Ermeni soykırımı karaçalması"nı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı SÖMÜRGECİ ŞANTAJI olarak kullanmak istediğini görüyoruz.
Bu sömürgeci karaçalmalarını, tüm insanlığın saygı ve sevgisini kazanan, UNESCO'nun "Uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş, gelecek kuşaklar için örnek olacak; eğitim, bilim ve kültür alanlarında olağanüstü bir devrimci " olarak nitelediği Mustafa Kemal Atatürk, 100 yıl önce, kesin kanıtlarla ve bu İngiliz-Fransız saldırganlarının -ve onlara destek veren ABD'nin- Türklere karşı soykırım uygulamak istediklerini sergileyerek çürütmüştü:
"İşgalci hükümetler, atadan kalma meşru hakkımız olan toprakları çiğnemeyi, Hıristiyanlık adına bir hizmet sayıyorlar. Kimi illerimizi Ermenilere peşkeş çekmeleri de olasıdır. Kanımca böyle bir durumu biz, meşru topraklarımızı ve ulusal bağımsızlığımızı kurtarmak için, çarpışmaya başlangıç saymak zorundayız."
"Osmanlı'nın yıkılış döneminde Ermeni ve Rum topluluklar, sömürgeciler tarafından Anadolu'da Türk varlığına son vermenin aracı olarak kullanıldılar; ne yazık ki buna karşı koymak siyasal olgunluğunu gösteremediler."
"Sırf şâhâne bir armağan olarak yabancılara bağışlanmış olan ve özel bir hoş-davranış diye ülkedeki müslüman olmayan azınlıklara verilmiş olan her şey, kazanılmış hak sayıldı. Ama yabancılar yalnız bu hakları korumakla yetinmediler. Belki hergün onları biraz daha çoğaltmak için yollar aradılar ve buldular. İçerdeki azınlıklar, korumayı becerdikleri iç örgütlerine dayanarak, dış güçlerin sürekli özendirmesine, kışkırtmasına ve yardımına sığınıp, devletin ve onun asıl ögesinin ortadan kaldırılmasıyla siyasal bir varlığa kavuşmak için çalışmaktan geri durmadılar..."
Atatürk, Ermenilerin, Erzurum'dan Adana'ya değin Doğu Anadolu'yu Türk'ten arındırmak, yani "etnik temizlik" yapmak üzere kadın, erkek, yaşlı, çocuk demeden sırf Türk oldukları için insanları toplu halde öldürme eylemlerine giriştiklerini anlattı. Batı Anadolu'da da Rumların, Yunan işgali ile birlikte bin yıllık Türk komşularını öldürüp, evlerini, köylerini yakıp yıkıp yine Batı Anadolu'yu Türkten arındırmak eylemine, yani Türklere karşı soykırım girişimine ortak oldular.
Kuşkusuz başarılı olamadılar. Ama bizzat o kışkırtıcı Batılı sömürgecilerin bin yıldanberi yaptıkları haritalarda Anadolu'ya "Türkiye" adını vermiş olmalarının anlamını gözardı eden Ermeniler ve Rumlar, Türklere karşı giriştikleri ve başarılı olamadıkları bu soykırım nitelikli saldırıları nedeniyle, Anadolu'daki binlerce yıllık varlıklarına, kendi elleriyle son verdiler.
Sömürgeci Batı'nın Atatürk döneminde ağızlarına bile alamadığı bu "soykırım suçlaması"nı, yine Türklerin soykırıma uğratılmak istenmesi üzerine gerçekleşen Kıbrıs Barış Zaferimizden sonra sakız gibi çiğnemeğe başlaması da, Türk ulusu olarak gözlerimizi açmalıdır.
Yurdumuzda da yine Atatürk'ün önderliğinde kavuştuğumuz demokratik ortamdan yararlanıp kurulan kimi siyasal parti yönetimlerinin, Cumhuriyetle kavuştuğumuz bu toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal değer ve kurumları zayıflatıcı saldırıları ve özellikle de "ulusal egemenlik" ilkesini işlemez kılan "Tek Kişi Yönetimi", ABD, Fransız, İngiliz sömürgecilerinin, demokratik desteklerini yitiren siyasal iktidarlardan Türk ulusunu sömürücü avantalar koparmak alışkanlığıyla, bu "Ermeni soykırımı" yalanını ısıtıp baskıda bulunmalarını kolaylaştıragelmiş bulunuyor.
AKP iktidarının, gerçek güç kaynağımız olan ulusal egemenlik düzenini yıkıcı, demokratik meşruiyet ölçülerini göz ardı edici politika ve uygulamaları, Türk ulusuna karşı da, Amerika, Asya, Afrika halklarına karşı da soykırım girişiminden defalarca suçüstü yakalanmış bu sömürgeci Batı'nın "Ermeni soykırımı yalanlarını" utanmadan yeniden ortaya atmalarını iyice kolaylaştırmış görünüyor.
Türk ulusu, bu sömürgeci saldırılarından kurtulmanın tek yolunun, Atatürk Devrimiyle kavuşmuş olduğu demokratik devlet, aile, eğitim, ekonomi, dil, yazı, ahlak, sanat alanlarındaki kazanımlarINa bilinçle sahip çıkmaya, bunun için de en başta HER YAPTIĞININ SORUMLULUĞUNU TAŞIYAN VE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NDE HESABINI VEREN BİR DEMOKRATİK YÖNETİMİ yeniden kurup işletmeye bağlı olduğunu TAM BİLİNÇLE göz önünde tutmalıdır.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bknz.: Özer Ozankaya, CUMHURİYET ÇINARI - MUSTAFA KEMAL'İ "ATATÜRK" YAPAN UYGARLIK TASARIMI, CEM Yay.
