Dün akşamüzeri arkadaşımın kahvesine gittim. Arkadaşım bir kahve getirdi ve televizyonda bir Türk kanalı açıp yanıma oturdu.
Televizyondaki spiker milletvekilleri ve vekil emeklilerinin maaşlarını kapsamlı olarak anlatıyordu. Aman ya Rabbim, bu rakamlar ne böyle!
Biz emeklilerin maaşı 7.500TL, asgari ücret 8.500TL, açlık sınırı 9.500TL.
Milletvekili maaşlarını dinlerken dudaklarım uçukladı, elim ayağım titredi, yazmak için parmaklarımda güç kalmadı.
Bu nasıl iştir?
Bu nasıl adalettir?
Bu kadar fark nasıl olur?
Bu adamlar vekil mi yoksa asil mi? Anlayana aşk olsun! Sanki çok tanrılı çağda yaşıyoruz da bunlar da uzaydan gelmiş tanrısal varlıklar!
Atatürk’e soruyorlar:
-Paşam, milletvekili maaşları ne kadar olsun?
Atatürk cevap veriyor:
-Öğretmen maaşını geçmesin!
Ben de soruyorum: Ey Atatürkçüler, ey Atatürkçü milletvekilleri; sizde bir yanlışlık mı var yoksa Atatürk’te mi?
Kur’an diyor: İhtiyacınızdan fazlasını ihtiyaç sahiplerine verin/dağıtın!
Ben de Müslümanlara ve Müslüman milletvekillerine soruyorum: Siz neden böyle uçuk kaçık maaşlar alıyorsunuz ve mallarınızı yığıp istifliyorsunuz? Allah mı yalan söylüyor yoksa sizin Müslümanlığınızda bir sakatlık mı var?
Ey milletvekilleri; sizin midenizi doldurmak için bir ağzınız, iki de tahliye deliğiniz var. Bizde de aynısı var. Peki, neden bize ‘’al bu bir balya samanı kışıgeçir’’ diyorsunuz da kendi evinize kudret helvasıyla bıldırcınları istifliyorsunuz?
Bu kadar eşitsizlik olsa iyi! Siz ağzınıza otuz iki tane implant diş yaptırıyor, kuşunuza da mutluluk çubuğunu devlet parasıyla bedava taktırıyorsunuz.
Bizim ise ağzımızda diş kalmamış, kuş ötmez olmuş ama bizim vekiller bizim dertlerimizi görmez olmuş.
Biz de implant diş isteriz. Mutluluk çubuğu da isteriz arkadaş. Adaletten eşitlikten bahsediyorsunuz ya! Hadi hepbirlikte eşitlenelim(!)
Biz, kendimize vekil değil efendi seçmişiz! Bu efendiler öyle imtiyazlı ve bolluk içinde yaşıyorlar ki, öldüklerinde bile bunlardan kurtulmak mümkün değil çünkü bu adamların kızları evlilik yapmayıp babalarının bu kaymaklı imkânlarını ellerinde tutacaklarını düşünüyorum. Evli olan kızlar bile kocalarını boşayıp bu ballı maaşa konmak ister. ( vallahi ben kız olsam, babamda vekil olsa ve ölse hemen kocamı boşar babamın imkânlarına sıkıca sarılırım.) Yani bir kişiyi vekil seçtikten sonra o kişiyi sırtınızdan atmanız mümkün değil. Bir vekili en az iki nesil bakmak zorundadır. Neden herkes vekil olmak istediğini zannediyorsunuz ki, bize hizmet etmek için mi?
Ben vekil adaylarının millete hizmet etme düşüncelerinin olmadığını düşünüyorum. Onların tek düşüncelerinin kendilerini ve ailelerinin istikballerini kurtarmak peşinde olduklarını düşünüyorum.
Arkadaşlarım genelde fanatik partici; beni de kendi taraflarına çekmek için yoklama çekiyorlar ve bana‘’kime oy vereceksin?’’ diyorlar.
Ben de ‘’kime ve neden oy vereyim?’’ diye soruyorum.
Siyaset adamlarımız anlatıyor: Milli gelirimiz kişi başına 10.000 Dolar, kimi 20.000, kimi de 25.000 Dolar diyor. Hadi 20 bin ile 25 bin Doları atmasyon kabul edelim de 10 bin Doları baz alalım.
Ben emekliyim ve 7.500 TL maaş alıyorum. Yılda 90.000 TL yapar, asgari ücretlilerin de 100 bin TL; Dolara vuruyorum benimki 4.500 Dolar, asgari ücretlininki de 5.000 Dolar yapıyor.
Peki, bu hesaba göre benim 5.500 Dolar (110 bin TL) kimin cebinde? Sakın bana bu hesap yanlış demeyin çünkü ben dört işlemi hesap makinelerinden daha hızlı yapabiliyorum.
Şimdi tekrar soruyorum: Bu bizim vekiller benden/bizden/sizden daha mı akıllılar, daha mı ahlaklılar? Peki, ne meziyetleri var bu adamların da bizden fazla para alıyorlar ve ayrıcalıklara sahipler?
Ben bir şey üretmemiş olsam da en azından bu millet ve devlet için ücretsiz ve sigortasız 22 ay askerlik yaparak hizmet ettim. Ya bu vekiller millet ve devlet için ne üretmişler?
Sakın yanlış anlamayın, merak ediyorum işte; bu eşitlik midir, adalet midir?
Bir konferansta milletvekili olan bir Anayasa Profesörüne sormuştum: Siz iki yıl vekillik yapıp uçuk kaçık maaşlarla emekli oluyorsunuz. Bu adaletli midir?
Beyefendi cevap vermeye tenezzül etmemişti. Ne ‘’hayır’’ ne de ‘’evet’’ dememişti.
Bazı ortamlarda adamların unvanına ve apoletlerine bakmazlar, sofraya oturunca ekmeği bölüp dağıtış şekline bakarlar. Adalet anlayışını ölçerler. Beş yıldızlı mekânlarda bu eğitimi verilmez!
Halâ kime oy vereceğimi merak ediyor musunuz? ‘’Vatandaş açlık sınırında yaşarken ben bu ballı kaymaklı maaşı almaktan utanıyorum’’ diyen birine oyumu vereceğim. Ve yahut ‘’biz sizden akıllıyız ve bu maaşlar bizim hakkımız’’ diyen veya benim ‘’bu adalet midir?’’ soruma ister ‘’hayır’’ ister ‘’evet’’ desin oyumu ona vereceğim. Neden mi? En azından bu sorularıma cevap verirken suratlarındaki ifadeleri izleyip yeni bir canlı türünü keşfetmiş olacağım.
Eğer ki bu sorularıma cevap bulamıyorsam yine de sandığa gideceğim çünkü günümüzde en güvenilmez adamların siyaset adamları olduğunu ve her türlü seçim hilesi yapabileceklerini düşünerek sandığa gidip bütün partilere kırmızı mühür basıp oyumu kullanacağım.
Bir de pazarlıklar var. Herkes pazarlık yapıyor. Bakanlık pazarlığı felan! On oyu olan adam bile pazarlık yapıyor; bana ‘’ihale verecek misin? Kızımı işe alacak mısın? Damadın tayinini yapacak mısın?’’ diyerek herkes bir çıkarı peşinde oy kullanıyor. Benim oylar ise hep bedavaya gidiyor. Zaten benim evde karıya bile sözüm geçmiyor ki(!) ‘’karı gel şuraya oy verelim’’ desem ’’olmaz, ben babamın partisine oy vereceğim’’ diyor. E tabii ki siyasetçiler haklılar, benim gibi karıya bile söz geçiremeyen adamının oyunu sayarlar mı?
Ee, ben ne yapayım şimdi arkadaş?
Bana kırmızıçizgi çizenlere ben de kırmızı mührü basacağım anasını satayım.
Sayın vekil, sizi üzdüysem af ola(!)
Ceylan derili koltuklara giden bu yolda hepinize hayırlı yolculuklar diliyorum!
Hadi kalın sağlıcakla
CngzArcn
27 Nisan 2023
