Cumhuriyetimizin doksan dokuzuncu yılının toplumsal sahiplenmeyle samimi bir coşkuyla kutlanması ‘’Yüzüncü Yıl’’ için işaret fişeğini ateşlemiş oldu.
Yasaklara, yasaklama endişesine, Cumhuriyet ayarlarını bozma girişimlerine karşın, yurt içinde ve dışında yaşanan coşku, Cumhuriyetimize ve kurucu önderimiz Atatürk’e duyulan sevgiyi pekiştirirken yeni boyutlar kazandırdı.
Ulusumuzun en anlamlı tarihi dönemecinin halkımızın sevgisi ve yaratıcı enerjisiyle dolu dolu kutlanması bu anlamda yüreklere su serpti diyebiliriz.
Ulusal varoluşumuzun 100’cü yılına girerken atılacak adımlardan biri şimdiden ezberimize girecek, ulusal birlik duygusunu sembolleştiren 10. Yıl Marşı tadında bir ‘’Yüzüncü Yıl’’ marşının topluma mal edilmesi olmalıydı.
Sevindiren müjde uluslararası gururumuz Fazıl Say’dan geldi. ‘’Yüzüncü Yıl Marşı’’ için kolları sıvamaya başlamıştı.
YÜZÜNCÜ YIL KUTLAMALARI
Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl kutlamalarının tarihi anlamını yansıtacak ağırlıkta törenleşmesi ve bu yönde oluşturulacak kapsayıcı ulusal projeye adım adım hayatiyet kazandırılması önemliydi.
Beş yıl kadar önceydi, gerekli hatırlatmalarda bulunmaya başlamıştım. Emeklilik sonrası yazarlık serüvenimde bu sütunlarda yayınlanan (19 Ağustos 2019) ilk makalemin başlığı da ‘’Cumhuriyetimizin Yüzüncü Yılı’’ idi.
Yine bu sütunlarda 10’a yakın makale ile hatırlatmalarıma devam etmiş, resmi kurumlarımızı, hükümet kadrolarını, sivil toplum kuruluşları ve TBMM’deki siyasi partileri mümkün mertebe göreve davet etmiştim.
Ancak Doksan Dokuzuncu yıl kutlamalarını görmek benim için de bir dönüm noktası oldu. Yaratıcı güç ve enerji resmilerden çok sivil kuruluşlarımızda ve toplumumuzdaydı. Halkımız yüzüncü yılımızı yürekten sahipleniyordu.
YÜZÜNCÜ YILIN PROVASI
Her yıl milli bayramlarda kapısını çaldığımız Anıtkabir’de bu 29 Ekim ziyaretçi yoğunluğu ve heyecanı bambaşka bir hissiyatı yaşattı. Atamıza saygı sunduğumuz mozoleye izdihamdan dolayı çıkamadık.
Doruklara çıkan toplumsal ilgi ve heyecanın altında kurucu önderimiz Atatürk ve Türkiye Cumhuriyete yönelik önemsizleştirme, habis siyasi yaklaşımlarla itibarını zedeleme gayretlerinin rolü olduğu muhakkaktı.
Ötelenmeye, unutturulmaya çalışılan ulusal değerlerimizin hatıralarına yapılan saygısızlık, bayrak ve Cumhuriyetle özdeşleşen Atatürk sevgisini beklenenin aksine kat be kat arttırdığı artık bir sır değil.
Anıtkabir’de olduğu gibi ülkemizin her köşesi samimi bir coşku içindeydi. Yurt içinde ve dışında, okullar, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ile ticaret ve özel sektör temsilcileri Cumhuriyet heyecanını yaşatırken, statlarda, sokaklarda, meydanlarda 100’cü yılın toplumsal provası da yapılmış oldu.
Ulusal heyecan ve Cumhuriyet sinerjisi hiç kuşkusuz resmi kurumlarımızı geç de olsa harekete geçmeye zorlayacaktır.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılının uluslararası hafızalarda iz bırakacak bir coşku içinde kutlanması, ulusal görev olduğu kadar tüm kesimleri ile hepimizin toplumsal sorumluluğudur.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gözlemlerimi, TBMM üyesi Zeynel Emre’nin geçen hafta sosyal medyasında paylaştığı, 6.cı sınıf öğrencisi sevgili oğlu Ali Miran’ın kaleme aldığı, bizleri ilköğrenim yıllarımıza taşıyan şiiri ile tamamlamak istiyorum.
"CUMHURİYETLE KAZANDIK
Cumhuriyetle kazandık,
Adaleti, eşitliği.
Cumhuriyetle kazandık,
Hakları ihtiyaçları.
Cumhuriyetle kazandık,
Düşüncemizi ifade etmeyi.
Cumhuriyetle kazandık,
Özgür olduk, mutlu olduk,
Korkmadık, kaçmadık.
Cumhuriyetle kazandık.
Cumhuriyetle beraber olduk.
Doğru yolu bulduk,
Sevdik, sevindirdik insanları.
Cumhuriyetle kazandık,
Bu vatanı, bu toprağı."
(Teşekkürler Ali Miran Emre)
