SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


BEŞİKTAŞ'TA ŞAİRLER PARKINDA KURDUĞUM HAYALLER...


Beşiktaş Akaretler’den yukarı doğru çıkarken hemen sol kolda bir yeşillik alan göze çarpar. Sizi başkan Süleyman Seba’nın bir heykeli karşılar.

Vişnezade Parkı’ndaki bir düzenleme ile yapılan Şairler Sofası Parkı yahut çok yaygın adıyla Şairler Parkı'dır burası.

ATATÜRK, "Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur." diyor. Bu nedenle bu parkı önemsiyorum.

DUYGUDAN ŞİİRE 2-ŞİİRLERİN ÖYKÜLERİ VE ANILARI adlı kitabımda; BEHÇET NECATİGİL ve ÖZDEMİR ASAF'a ayırdığım bölümlerde bu parka yer vermiştim; kurduğum hayallerle birlikte:

Şairler Parkı'nda Beşiktaş civarında yaşamış şairlere ait heykelleri görüyoruz. Bir anıt heykel ve bazı şairlerin tekli heykelleri dağıtılmıştır parkın içine…

Anıt heykelde Behçet Necatigil, Sabahattin Kudret Aksal, Cahit Sıtkı Tarancı, Oktay Rifat, Orhan Veli, Neyzen Tevfik ve Şair Nigâr Hanım’a yer verilmiştir.

Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Cahit SıtkıTarancı, Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Neyzen Tevfik, Özdemir Asaf, Sabahattin Kudret Aksal’ın heykelleri parkta tek tek yerlerini almışlar. Özdemir Asaf ve Neyzen Tevfik karşı karşıya…

Şairler birbirleriyle konuşuyorlar parkta, sevdalarını, sıkıntılarını, özlemlerini, pişmanlıklarını, keşkelerini, bıkkınlıklarını dile getiriyorlar dizeleriyle… Doğa, şairler ve dizeleri iç içe. Rüzgârı dinlediğinizde, onun sesindeki dizeleri de duyabilirsiniz, duyanlara selam olsun!..

-ÖZDEMİR ASAF-

Özdemir Asaf “Heykel Yazısı”nı okuyor Neyzen Tevfik’e.

HEYKEL YAZISI

Zaman ya ezer geçer

Ya dondurur.

Zamana bırakılmış anlamlı biçimler

Önceleri toz- toprak

Sonunda heykel olur.

Heykel, alanların malıdır.

Her yanından, her yönünden

Paslansa da

Taşlansa da okunur.

Anlamsız biçimlerden heykel olmaz;

Yorumsuz heykel olmaz.

Olursa heykel olmaz

Gelecek kuşaklara dokunur.

Ardından bütün şairler denize bakarlarken parktan, “Denize” şiirini de rüzgârla birlikte fısıldayıverir onlara..

DENİZE

Sen ey deniz;

Yeşil deniz, mor deniz..

Kırmızıyla yazılısın

Sevgilere ve ölüme

Göklerden bakıyorum

Mavi-mavi ölüme.

Bütün şairler başlarını kaldırırlar gökyüzüne ve “mavi- mavi” bakarlar, “ölüme”…

Neyzen Tevfik de seslenir Özdemir Asaf’a…

“Düşeli, derd-i firakın ile sevdaya, mey’e

Müptelâyım, deliyim, sinmişim esrar-ı ney'e

Feleğin kahpe başında paralansın parası

Ben güzel sevmeğe geldim, değil ekmek yemeğe!”

“Neyzen Tevfik, al sana bir taşlama” der Özdemir Asaf da:

TAŞLAMA

“Nasıl biriktirdin

Dedi o

Ve çalışarak mı diye ekledim

Ben.

O da

Evet dedi.

Nasıl kazandın

Ve aklınla mı diye ekledim

Evet dedi..

Sende evet çok dedim

Evet dedi.

Benim her şeyim var dedi.

Bir şeyin yok dedim.

Ne o diye sordu utanmadan

Dedim, bende olan."

-BEHÇET NECATİGİL

Sen, 19 Ekim 1949’da Beşiktaş’ta Vişnezade’de evde nikâhın kıyılarak evlenmiştin sevgili şairim.

Ölümünden sonra Beşiktaş Vişnezade Parkı’nın bir bölümü “Şairler Sofası” adıyla düzenlendi; sen, Sabahattin Kudret Aksal, Cahit Sıtkı Tarancı, Oktay Rifat, Orhan Veli, Neyzen Tevfik, Şair Nigâr Hanım, Cahit Külebi, Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Özdemir Asaf hep birlikte denizi seyrediyorsunuz.

Belki de sen, zaman zaman Barbaros Meydanı’na uzanıyorsun, kim bilir? Dönüşte de,

“Biliyorum, ayıp ve manasız

Ama peşlerinden gidiyorum

Gezmeye çıktıkları vakit

Ana kız” diye anlatıyorsun. Sonra da,

“O dediğim yere yaz mevsiminde

Geceleri sık sık giderdim.

Elektrik direkleri dibinde

Toplananlar yok şimdi.” diyorsun.

Bazen de çok uzak demeden dünyaya geldiğin yere Fatih’e uzanıyorsun oradan Beşiktaş’ta Dibekçi Kâmil Sokağı’ndaki 22 numaralı ahşap baba evine gidiyorsun.

“Çocukluğumun geçtiği sokakta

Biraz dolaşayım dedim

Şimdi oturduğum yerden uzakta

Öyle bir hüzün çöktü ki içime

Ne bileyim

Ağlıyasım geldi kendi kendime

İnsanları değişmişti

Ondan belki de!” diyorsun.

“Mistik bir havaya sahip bu baba evi”nden sonra Vişnezade’deki nikâhın ardından Beşiktaş’ta Setbaşı Sokağı 22 numaralı evin ikinci katına... Hani bu evi “Gaz” adlı radyo oyununa konu etmiştin. Ordan Camgöz 22 numaralı eve gittin; o pek küçük, ahşap, köhne eve... Hani “Temmuz” adlı radyo oyununda bu evin bodrum katını ve yaz ayları çalıştığın rutubetli odayı tasvir etmiştin.

“Ben şimdi kapıda karşında duruyorum

Bir camgözden bakıyorum evrene,

Daha nice gözlerim var kimsenin görmediği

Ben gelin demedim, kendileri geldi.” dediğin Camgöz’e... Hani;

“Alev alev yanıyor

Temmuz ortası sokak

Sıcak olanca evde.” dediğin Camgöz Sokağına ve eve...

Sen böyle diyorsun; ama sevgili Necatigil, öğrencin Hilmi Yavuz dar mekânlardaki çalışma odaların için şöyle diyor:

“Necatigil’in odası, onun zaten iyice darlaştırılmış olan kamusal hayatına karşı özel hayatının içine yerleştiği alanı belirler. Behçet Necatigil’in özel hayatının gerçekleştiği alan, olanca darlığına ve insana sunduğu son derece sınırlı yaşantı deneyimlerine karşın alabildiğine genişletilir. Hiç abartmadan söyleyeyim; Necatigil’in odası dünyadan büyüktür.”

Hilmi Yavuz da, Oktay Akbal da yakın dostların… Oktay Akbal da senin için: “Küçük odalarda yaşamayı severdi. Bir evin en küçük odasını seçerdi. Ne kadar geniş bir evde yaşasa da... Vişnezade’deki evin en küçük odasına -hattâ bir odanın bir bölümüne- Beşiktaş’taki ahşap kira evi, Camgöz’deki sevimli ev, en sonra da Deniz Apartmanı'ndaki dairenin en küçük odalarına sığmaya çalışırdı. Sığardı da... Kitaplarıyla, masasıyla hatta uzanıp dinlendiği küçük yatağıyla...” diyordu.

Evlerden sıkıldığında belki de garın lokantasına uzanıyorsun, kim bilir! Seni Sirkeci Garı'nın lokantasında yanında genç şairler ve özellikle Hilmi Yavuz’la görürlermiş. Dipteki sakin, sessiz köşelerden birine ilişirmişsin. Bir yandan içki, bir yandan şiir... Mehmet Kemal, Selahattin Hilav, Fethi Naci, Rauf Mutluay, Turgut Uyar da gelirmiş oraya. Ama artık gar da bir efsane... Hüzünlenmiş ayrılmışsındır ordan.

Belki de şimdi Huriye Hanım’la o gitmesini sevdiğin Boğaz’daki lokantadasın kim bilir!

“Çok gezdim, okullara gideyim” dedin belki de... Cahit Sıtkı da yanında ya “Şairler Parkı”nda! Ondan “Abbas”ın sihirli seccadesini ödünç alırsın; o da basar kırbacı seccadeye, mesafeye hükmettiğini gösterir, tozu dumana katar; ânında Kabataş Lisesi’nde, Kastamonu Lisesi’nde, Yüksek Öğretmen Okulu’nda, İstanbul Üniversitesi’nde, Berlin Üniversitesi’ndesin...

Artık öğretmensin; Abbas zamana da hükmeder; şimdi Kars Lisesi’ndesin, Zonguldak Çelikel Lisesi’ndesin. Rüştü Onur’la, Muzaffer Tayyip Uslu’yu da göreceğin gelmişti zaten. Pertevniyal Lisesi’ndesin, Kabataş Lisesi’ne geldin. Kastamonu’daki Türkçe öğretmenin Zeki Ömer Defne’yi de gördün. Gerçi o seni Zincirlikuyu’ya uğurlarken başında konuşma yapmıştı; ama, olsun yine gördün işte. Ordan ver elini Çapa Eğitim Enstitüsü... Emekli oldun ama durmadın; ordan İktisat Fakültesi’nin Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Enstitüsü’ne ve Yıldız Teknik Yüksek Okulu’na...

Biraz ders verdin okullarda; özlemişsin...

EDEBİYAT DERSİ

Biri öteki yerine

Yalnız biraz kaydırmaca

Tomurcuk umut demektir

Ağaç siz.

Bir orman kesimi gün

İz süreriz düzleminde

Kıymık ya da diken

Sürüp giden sıkıntı.

Uçurtma, tüy, kurşun

Anlatımı hâllerin

Bir bilmece değil ayna

Önce mecaz, öğrenin!

Bir de “Elim hiçbir işe yatmadı,/Ömür sürdüm faydasız” diyorsun, daha ne yapacaksın!..

Yoruldun değil mi? Yaptıklarını anlatırken biz yorulduk, dön artık “Şairler Parkı”na, anlatacağın çok şey var arkadaşlarına...

Sevgili Behçet Necatigil, sen Zincirlikuyu Mezarlığında yatmıyorsun. Senin gibi çok çalışkan, üreten biri sırtüstü yatamaz. Sen Şairler Parkı’nda sizi ziyaret edenlere şiirler okuyorsun, ders veriyorsun muhakkak. Yorulunca da seni sevenlerin gönlünde dinleniyorsun; arkadaşlarınla, serin serin esen rüzgârla, sağlığında hiç serinleyemediğin kadar serinliyorsun.

Hayallerim yarım kaldı hüzünle... Siz o büyük ustaların şiirleriyle kalın.

HOŞÇA KALIN.

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22