CENGİZ ARCAN


CUMHURİYET GÖNÜLLÜLERİ

CUMHURİYET GÖNÜLLÜLERİ


Cumhuriyet Gönüllüleri’nin organize ettiği  bir gecede, Tiyatro28’in salonunu dolduran değerli ve coşkulu izleyicilerle birlikte, gazeteci yazar  Necdet Saraç ve İsmail Saymaz’ın konuşmalarını dinledim.

Konu, haliyle yaklaşan seçimlerdi. Daha doğrusu kim Cumhurbaşkanı seçilecek ve hangi gruplar kime oy verecek hesapları geceye damgasını vurdu.

İsmail Saymaz anlattı: Tahmini Cumhurbaşkanı adaylarından Kemal Kılıçtaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve R. Tayyip Erdoğan’ın alabilecekleri oy oranlarını ve kimlerin kime oy vereceği üzerinde uzun bir konuşma yaptı.

Dikkatimi çeken, Alevi Kürtlerin bir kısmı CHP’ye, bir kısmı ise HDP’ye; Sünni Kürtlerin ve Urfa dolaylarındaki Arap kökenli vatandaşların Erdoğan’a oy vereceğini söylemesiydi.

Oysa; adayların, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili ve Türk milletinin tamamının ayrıştırılmadan ortak çıkarları üzerine olan programlarını anlatmaları gerekirdi. Çünkü birlik beraberliğimiz her şeyden önemlidir.

Konuşmacıları dinlerken beynimde yıldırım gibi çakan sorularda belirmeye başladı.

İsmail Saymaz 1980 ve Rize doğumlu olması vesilesiyle ilk önce Karadeniz Bölgesi hakkında böyle bir araştırma yapıp bizlere anlatsaydı keşke!

Kendisi yaşı itibariyle bilmez belki, seksen öncesi ve doksanlara kadar başta Ordu ve Zonguldak olmak üzere tüm Karadeniz bölgesi genelde sola oy verirdi. Peki ne oldu da Karadeniz bölgesi AKP’nin oy deposu oldu? Hemşericilik mi, bölgecilik mi oynanıyor acaba?

 

Diğer konuşmacı Necdet Saraç konuşmasında “Karadenizliler siyaset ve iş hayatında ayrıcalıklıdır; bu iktidar partisinde böyledir, maalesef muhalefet partilerinde de bu böyledir” dedi.

Ve biz dinleyiciler, konuşmacıların yönlendirmesiyle ayrılıklar ve ayrıcalıklılar üzerinden düşünmeye başladık

Kim kimden oy alır?

Hangi bölge insanı, hangi etnik kökenliler, hangi cemaatler kime oy verir?

Aslında düşünmemiz gereken şu olmalıydı!

Bizleri neden kategorize ediyorlar?

Dini, etnik, bölgecilik ve hemşericilik üzerinden gruplaşanlar siyaset ve iş hayatında ayrıcalıklı oluyorsa, hiçbir gruba dahil olmayanların oy kullanmasına gerek var mı? Bireysel olarak hareket edenler, taraf olmayanlar bertaraf mı edilecek/ediliyor?

İllaki bir dini cemaatin, etnik bir grubun veyahut hemşeri kafakol ilişkileriyle mi varlığımızı kabul ettirmenin yollarını arayacağız?

İnsani değerlere sahip olmak yeterli değil mi? İllaki Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Galatasaraylı mı olmalıyız?

Millet olmak yetmiyor mu bize?

Yoksa biz henüz millet olamadık mı...?

En önemli soru da şu!

Hep soruyorlar partide, dernekte; gençler nerede?

Böyle ayrıcalıklıların, eşitsizliğin ve adaletsizliklerin olduğu yere gençler gelir mi?

Gençlerin imtihan hakkını, okul hakkını, iş bulma hakkını yediler. Bizim cemaatten, bizim partili, bizim köylü diyerek hak etmeyenleri başköşelere oturturken liyakatli gençler fırlatılıp atıldı. Hiç acımadılar, vicdanları hiç sızlamadı...

Bunu hep yaptılar. Sadece bugünün iktidarı değil bundan öncekilerde aynı şeyi yaptı. Bu belirli bir partinin değil siyasetin doğasına yerleşmiş insanlık dışı bir kural. Adam kayırma...

Şimdi utanmadan soruyorlar; gençler nerede?

Yirmi otuz yaşlarındaki gençlerin, benim gibi altmış yaşlarına adamların dinci, ırkçı, hemşericilik üzerine kurguladıkları siyasetlere askerlik yapacağını mı  

Yirminci yüzyılda ve yasadığımız şu yirmi birinci yüzyılın başlarında en az beş ila altı bilim adamı “zaman makinesi” icat edip patent almış.

Zaman makinesi ne demek?

En basit anlatımıyla bir kaç yüz yıl geriye gidip dedelerinin yaşadığı günleri ve onları görmek, konuşmak; ileriye gidip yüz yıl sonra başımıza neler geleceğini görmek demek!

Adam icat etmiş ve patentini almış bu makinenin patentini..!

Biz ne yapıyoruz?

Seçim!

Onu da yapamıyoruz ya!


Neyse! İlginç olan bir şey daha var.

Necdet Saraç dedi ki: Bir araştırmaya göre seçmenlerin, Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olursa %42’si, Sayın Kılıçtaroğlu olursa%35’i, Sayın Akşener olursa %29’u sandığa gitmeyecekmiş. Bu rakamlar doğru mudur bilmiyorum ama bunlar ürkütücü rakamlar! Bunu, kulaklarım ağır işittiği için yanlışta anlamış olabilirim!

Seçmenlerin, sandığa gitmeyecek kadar sert tepki verdikleri bu üç ismin kendilerini veya bir başka kişiyi Cumhurbaşkanı adayı olarak seçmenin önüne çıkarması çok düşündürücü!

Acaba bizim seçmende mi bir yanlışlık var yoksa seçim sistemimizde mi?

Sahi, otuz yıl önce hazırlanıp sumen altına atılan “seçim ve partiler yasası” ne oldu o?

Vay ülkem vay!

Millet “uzay ve zamanda” yolculuk yaparken biz özgür irademizle sandığa gidip oy kullanamıyoruz.

Bizim köyde, oy kullanmak için evden çıkıp sandık başına giderken en az on araba yanımda durup “gel bin arabaya abi yürüme, yorulma” derlerdi.

Ulennn; hasta oldum da hiçbiriniz arabanıza alıp beni hastaneye getirmediniz ya! Şimdi seçim için, bir oy için etrafımda pervane olmanızın sahtekarlığı yüzünüzden okunuyor.

Bende de biraz delilik var; konuyu dağıttım yine. Nereden başladım nereye geldim...

Yine de o güzel geceyi düzenleyip bizleri bir araya toplayan arkadaşlara, bilgileriyle bizi aydınlatan konuşmacılara, düşünce fırtınasına tutulmama sebep olan herkese çok teşekkür ederim.

Sevgiyle kalın

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51