CENGİZ ARCAN


ÖZCAN MUTLU


Geçen akşam tesadüfen Avrupa Türk Gazeteciler Birliğinin toplantısına katıldım.

Herhalde seçim mevsimi ki, Avrupa gazetecileri de Frankfurt’ta yeni seçim yapmışlar ve tartışmaları bu geceye yansıdı.

Bir hafta öncesi de ADD Berlin seçimlerini izlemiştim. Altmış ilâ seksen yaş arasındaki kırk seçmen dokuz yönetim, üç denetleme ve üç yedek olmak üzere on beş kişiyi seçip görevlendirdi.

Koskoca ADD kırk kişiyle seçim yaptı! Yani seçilenlerle seçmenlerin tamamı kırk kişiydi ve birbirini seçtiler!

 “Gençler neredeydi?” diyorsanız

Gençler hiçbir dernek ve siyasi oluşumda yoklar. Tabii ki bu üzerinde uzunca düşünülmesi ve konuşulması gereken bir konu.

Gelelim seçimlere! Türkiye’de genel ve yerel seçimlerde, parti içi seçimlerde, dernek ve oda seçimlerinde dikkatimi çeker; yirmi yıllık başkan ve yönetimler iş başındadır.

Hiç değişmezler!

Değiştiremezsiniz de!

Çünkü seçim hilelerini iyi bilirler. Gümrükten mal kaçırır gibi!

Hile dediysem; her şey tüzüğe uygundur.

İnce ayarlı işler; biz seçmenlerin bu işlere kafası çalışmaz. İhtisas meselesidir bunlar...

Bunlar aynı zamanda her fırsatta hepsi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirirler ama nedense dönüp bir kendilerine bakmazlar. Ve kendilerine soru sorulunca kızarlar...

Geçenlerde bir dernek toplantısında denetim kurulundan bir kişi(öğretmen emeklisi) yönetimden iki kişinin istifa ettiğini söyledi. Ben de neden istifa ettiklerini sordum. Sormaz olaydım. Adam kızdı ve bana “aç telefonu kendisine sor” dedi. Allah Allah, adama bak. Adamın adı Aydın, derneğin adı da Aydın. Ben neden tel açayım, zaten teli de yok bende.! Hem ben seçtiğim adamın öldü mü kaldı mı, hastamı, ne oldu da istifa etti; merak etmeyeyim mi? Ve sen denetleme veya yönetim olarak neden bana açıklamıyorsunuz? Yoksa benim seçip aranıza gönderdiğim kişiyi masaya yatırıp vampir gibi yediniz mi? Yapılacak bir şey yok, bizim Türk siyaseti böyle çalışıyor demek ki!

Özgür olmak için sorup sorgulamak ve sorumluluk duygusuyla hareket etmek gerekir fakat en küçük koltukta oturanlar bile özgür seçmen değil de köleleştirilmiş ve yönetimdekilere biat eden seçmenler ister.

Haklılar da;

Çocuk anneye babaya,

Kadın kocaya,

Adam muhtara,

Muhtar köy ağasına,

Ağa aşiret reisine ve Şeyhe biat eder...

Ne diyelim?

Gücü eline geçiren basıyor sopayı kendinden alttakine...

Eee böyle olunca kendinden güçlüye yalakalık yapmakta ibadetten sayılıyor bizim memlekette...

Neyse biz konuya dönelim!

Ben, bir koltukta iki dönemden fazla oturanların bana ve tüm seçmenlere hakaret ettiğini düşünürüm. Koltuklara yapışanların, bizlere “siz aptalsınız, sizi anca ben yönetirim” dediklerini duyuyor gibiyim...

Bizim ülkemizin insanı ülkemizde de Avrupa’da da oturduğu koltuktan kalkmak istemez. Bu koltuklar bizim insanımızı bağımlı yapıyor. Oysa o koltuklar bağımlılıkla oturulacak yerler değil, sorumluların sorumlulukla hizmet üretme yerleri olmalıdır.

Gelelim Özcan Mutlu’ya; yazıma bu başlığı neden verdim biliyor musunuz?

ATGB toplantısına konuşmacı olarak Özcan Mutlu davetliydi.

Özcan bey Kelkitli, ben de 3 yaşındayken Kelkit’te bir yıl kaldım. Kaldım dediğime bakmayın siz; hayalimde bir kaç kare kalmış, o kadar...

Kendisi bir siyasetçi. 5 yaşında Kelkit’ten Berlin’e gelmiş, şu an 54 yaşında Türk asıllı bir Alman vatandaşı.

24 yaşında Berlin meclisine girmiş ve daha sonra Yeşiller Partisi'nden milletvekili olmuş.

Elektronik mühendisi olan Özcan bey Belediyecilik ve eğitim konusunda uzmanlaşmış. Bugünlerde ikinci baskısını yapan “Almanya Nasıl Vatan Oldu?” isimli ikinci kitabı için “kendimi anlattım” dedi.

Siyaseti neden bıraktınız sorusu üzerine ise verdiği cevap çok daha ilginç; en küçük bir dernek başkanından ve en küçük bir siyaset adamından bile duyamayacağınız bir cevap.

“BEN SİYASETİ BIRAKMADIM, MİLLETVEKİLLİĞİNİ BIRAKTIM.

DÜNYA DEĞİŞİYOR, HERŞEY DEĞİŞİYOR...

ARKADAN GELENLERİN/GENÇLERİN YOLUNU TIKAMAMAK İÇİN O KOLTUKLARA YAPIŞIP KALMAMAK VE DEĞİŞİME UYMAK GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.”

Evet böyle dedi Özcan Mutlu.

Genç yaşına rağmen madde, şan şöhret ve güç sarhoşu olmayarak, milletvekilliğinin meslek değil de fahri olarak yapılacak bir hizmet dalı olduğunu öğretmeğe çalıştı bizlere!

Anlayan oldu mu?

İlla ki olmuştur!

Söz, kıymetini bileni evrende arayıp bulur...

Özcan beyin ideolojisi nedir? Dünya görüşü bana uyar mı uymaz mı bilmiyorum ama hiç önemli değil. Ben bu adamı  o güzel sözleriyle her zaman her yerde anacağım...

Hayatımda hiçbir siyasetçiden duymadığım, tüm siyasetçilere örnek olması gereken bu söz ve tavır bana Özcan Mutlu’yu sevdirdi. Takdir ettim, saygı duydum...

Sevgiyle, sağlıkla kalın

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92