Mehmet BABACAN, Eğitimci- Yazar ve Şair


DİPLOMA


Diploma deyip geçmeyin. Diploma önemlidir. Bakın, haberlerde geçen bir diploma lafı, anılarımda nerelere götürdü beni…

İlk öğretmenliğim Siirt/ Kozluk ( Şimdi Batman’a bağlı) ilçe merkezindeydi. Bir gün, İlçemize gelen Bölge İlköğretim Müfettişimiz, İlçe Maarif Memuru ( Şimdi İlköğretim Müdürü) ile bir şeyler konuştuktan sonra, beni çağırdı: “ Bir yazı mutabakatı yapacağız” dedikten sonra: “ Öğretmenim bu bir yargı görevidir. O nedenle yemin etmeniz gerek.”

Benim için bir sorun yok dedim ve yemin ettim. Karşıma aynı formatta ve aynı ifadeyi taşıyan iki yazıyı yan yana koyup: “ Bu yazılar aynı kişinin olabilir mi?” dedi. Dikkatle inceledim, aynı idi. Bulmaca gibi fark arasak bulmazdık.

Raporu düzenleyip, üçümüz de imzaladıktan sonra yazıyı açtılar. Köyde çalışan arkadaşım Necdet’in düzenlediği bir diplomaydı. Necdet son derece iyi yürekli, biraz da safça bir arkadaştı. Onun da ilk yılıydı. Necdet, okul çağını geçmiş bir gence “ İlkokulu Dışarıdan Bitirme” diploması vermişti.

Oysa köy okullarının böyle bir yetkisi olmadığı gibi; normal bitirme ile dışarıdan bitirmenin diploma formatları da ayrıydı. Öğretmenlik heyecanımız yüksek olsa da elbette resmi mevzuatı henüz yeterince bilmiyorduk. İşin asıl ilginç yanı, o gencin “ Diyarbakır Devlet Malzeme Ofisi” nde işe başvuruşuydu. Yani, diplomaların bulunduğu kuruma başvuru yapmıştı.  Gerekli bilgileri aldıktan sonra, gence “ Biz seni ararız” deyip savmışlar. Diplomayı da Siirt Valiliği’ne göndermişler.  Müfettiş “ senin yazın güzel” diyerek, aynı diplomadan bir tane daha doldurtmuş. Bizim karşılaştırdığımız yazılar bunlarmış.

Oysa Müfettiş sorsa, Necdet açıkça söylermiş. Çünkü yaptığı işi doğru sanıyordu. O yüzden gerçek imzasını atmış, mührünü basmış. Bu sırada Siirt Milli Eğitim Müdürü, Köy Enstitüsü Öğretmenlerimden rahmetli İsmail Çınar’dı. Necdet’le birlikte ona gittik; sahtekârlık olmadığını; yalnızca mevzuatı bilmemekten doğmuş bir kusur olduğunu anlattık. Yanıtı bir meslek dersi gibiydi: “ Genç öğretmenim, sana inanıyorum. Kötü amacın olsa imzanı, yazını, mührünü değiştirmeye çalışırdın. Hukuktan geçmezse temizlenemezsin. Öğretmenlik leke götürmez.  Ancak müdahil olarak katılıp, mahkemede seni savunacağım.” Öyle de yaptı. Yaptığı savunma “Eğitim Sistemi” ne yönelik, kurumsal bir eleştiriydi aslında. Şöyle özetlenebilirdi: “ Sayın Hâkim, bu fırsatla içimi dökmek istiyorum, lütfen bağışlayın beni.

Tüm mesleklerde çıraklıktan ustalığa giden bir süreç vardır. Çırak yeteneği ve gayreti oranında ustanın yanında yetişir. Yaparak- yaşayarak öğrenme sürecidir bu. Ustalığa ancak stajyerlikten sonra geçilebilir. Ustanın “ Elvermesi” sözü ustalığa geçişin ifadesidir.

Bizim eğitim kurumlarımızda teorik bilgilerin yoğunluğu ya da proje yöntemi olmaması yüzünden, yeterince uygulama yapılamamakta; yapılanlar da örnekleme boyutunda kalmaktadır. Üstelik de öğretmenin görev yapacağı doğal yaşamın tümünü, eğitim kurumlarında yaratmak olanaksızdır. O nedenle, uygulama anlamında henüz çırak boyutundaki yeni mezun öğretmen, tek başına mahrumiyet yörelerine gönderilmektedir.

Büyük büyük teoriler yüzünden, küçücük sorunlardan haberi bile olmayan öğretmen, kendince bir çözüm üretmeye kalkabiliyor.  Yanı başında bir kütüphane yok ki sıkıştığında el atsın. Necdet öğretmenimize “ Dışarıdan Bitirme” konusunu öğretmek kimsenin aklına bile gelmemiştir.  Belki yüz binlerce öğretmenin başına böyle bir olay hiç gelmemiştir. Ama gelmeyeceği söylenemez. Yanında bir kütüphane de yoktu Necdet öğretmenin.  Tüm bunlar kusuru ortadan kaldırır mı bilemem. Ama bildiğim bişey var:   Yeni mezun öğretmen köyde kaderiyle baş başa bırakılmamalıdır.  Geniş kadrolu, olanaklı okullarda uygulama çıraklığını yaşadıktan sonra, usta bir eğitimci olarak gönderilmelidir kırsal alanlara. Halk üzerinde etkili olabilmenin de yolu budur.

 Sayın Hâkim, Eğitim Sistemi olarak öğretmenimizin kusuruna ortağız biz. Hatta kusurun tümü bizim de diyebiliriz. Takdir hukukun ve sizindir efendim.” Aklandı Necdet öğretmen. Nedense kararı beklemeden gitmişti Müdürümüz. Teşekkür edip elini öpmek için koştuk eve. Merak ettiği belliydi. Bizden çabuk davrandı, vermedi elini.

Sözleri gene kitap gibiydi.“ Genç öğretmenim, mesleğinin kültürünü öğrenebildiğin oranda bana teşekkür etmiş olursun. Yolun açık olsun” dedi. Diplomasız bile oluyor da yanlış diplomayla olmuyor ya!..

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00