Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


İNTİKAM-DEĞİŞİM-EKONOMİ SÖYLEMLERİ VE BEYRUT

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta gerçekleşen ve 300.000 kişinin evsiz kalmasına yol açan patlamanın ardından, beklenen gelişmelerle, bir anda başlayan gösteriler çatışmalara dönüştü. Patlama ardından halk sokaklara dökülür ve yönetimi protesto ederken, Hükümetten de istifalar gelmeye başladı. Bu arada, güvenlik güçleriyle göstericiler/protestocular arasında çıkan çatışmalarda, Lübnan Kızılhaç’ı


Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta gerçekleşen ve 300.000 kişinin evsiz kalmasına yol açan patlamanın ardından, beklenen gelişmelerle, bir anda başlayan gösteriler çatışmalara dönüştü. Patlama ardından halk sokaklara dökülür ve yönetimi protesto ederken, Hükümetten de istifalar gelmeye başladı. Bu arada, güvenlik güçleriyle göstericiler/protestocular arasında çıkan çatışmalarda, Lübnan Kızılhaç’ı açıklamalarına göre, farklı kaynaklarda rakamlar değim gösterse de sivil, asker 65 kişi hastanelere kaldırıldı ve toplamda 142 kişi yaralandı.

Patlamanın ardından, Beyrut’ta yıkım çok büyük boyutlarda ve bu gün itibariyle 158 kişinin hayatını kaybettiği, 6.000 kişinin çeşitli seviyelerde yaralandığı, halen 21 kişinin enkaz altında olduğunun tahmin edildiği açıklanırken, patlamanın şiddetinin, 3.3 büyüklüğünde bir depreme eşit olduğu ve 43 metre derinliğinde bir krater oluşturduğu açıklandı.

Halk, yaptığı yoğun gösteriler ve protestolarla bu patlamanın sorumlularının cezalandırılmasını isterken, bakanlıkların bina içlerine girecek kadar hırslı ve Başkentin çeşitli yerlerine sembolik darağaçları kurdukları gözlemleniyor. Tüm bu gelişmeler, büyük bir şok yaşayan ve bu şokla birlikte kendini bir anda hem maddi hem manevi büyük bir yıkım altında bulan halkın, gelecek endişesi ve sürü psikolojisiyle yaptığı eylemler olarak kabul edilip, ılımlı, etkin bir kriz yönetimi sonrası, ortamın rahatlayacağı değerlendirmesi yapılabilir. Ancak, son otuz yılın en büyük ekonomik krizini de yaşayan ülkede, göstericilerin söylemleri arasına yerleşmiş istemlerin boyutları, bu öngörünün çok ötesinde gibi görünüyor. Çeşitli haber kaynaklarına göre göstericiler, “Halk rejimi devirmek istiyor”, “Rejim düşene kadar intikam” gibi sloganlar atarken, söz konusu önemli kelimeler var. İlk anahtar kelime, “intikam”. Üstelik rejim değişikliği istemi, anlaşıldığı kadarıyla, Cumhurbaşkanlığı makamını elinde bulunduran ancak mecliste söz sahibi olmaktan uzak Maruni kesimin de isteği. Başbakan, gelişmelerin hemen ardından erken seçim isteğinde bulunmaktan çekinmiyor. Ülkenin geleceğini yeniden şekillendirmek için de tüm siyasi güçlere iki aylık süre vererek, yapısal reformlar üzerinde anlaşmalarını istiyor. İkinci anahtar kelime, “değişim”.

Merkezi Londra’da bulunan, uluslararası Arap gazetesi Şarku’l Avsat’ın haberine göre, Maruni patriği, “Bir milletvekili ya da bakanın istifası yeterli değil. Lübnanlıların sorumluluk beklentisiyle, bunun yerine, ülkeyi ilerletemediği için tüm hükümetin istifası ve şu an da faaliyet göstermeyen bir meclis yerine, erken parlamento seçimleri yapmak gereklidir” açıklaması yaptı.

Mevcut sistemde yapılacak erken seçimlerin, etnik, dini, mezhepsel bir değişim getiremeyeceğinden, ülkenin geleceğindeki etkisi farklı perspektiflerde tartışılabilir. Ancak, son otuz yılın en büyük ekonomik krizini yaşayan ülkede, tabiidir ki bireysel değişimlerin yönetimsel etkisi de önemli değişimlerle, beklentilere cevap verebilir. Üçüncü anahtar kelime, “ekonomi”. Ancak, değişim isteğinin, bölgesel getirisinin yıkım olduğu gerçeği de son on yıldır Ortadoğu coğrafyasının ve özellikle Arap Dünyasının acı bir gerçeği.

Bu arada, Doğu Akdeniz’in en önemli limanlarından biri olma konumunu koruyan Beyrut Limanı istikrarsız hale geldiğinde, ana kara içlerine uzanabilecek en yakın iki liman, Lazkiye ve Hayfa. Lazkiye her ne kadar Rusya kontrolünde görünüm verse de kıta içine uzanımında önemli risklerle, ticari kullanımda sorunlar yaratabilecek konumda. Bu durumda, geriye İsrail’in Hayfa Limanı kalıyor ki böyle bir gelişme, İsrail için bulunmaz bir ekonomik fırsat. Aslında bu yönde olası bir gelişmeyle, biraz daha uzak olsa da emniyetli ulaşımda tercih edilebilecek iki liman daha var: Mersin ve İskenderun. Bu durumda da Türkiye’nin yeni ve yoğun bir mücadele için, gelişmeleri dikkatle izlemesi ve daha şimdiden farklı senaryoları hayata geçirmeye başlaması, büyük önem arz ediyor.

Üç anahtar kelime, “İntikam-Değişim-Ekonomi”. İntikam, toplum yapısını doğrudan bölünmelere sürükleyen bir istem söylemi ki intikamın kimden alınacağı sorusu ortaya çıkıyor. Değişim, farklı perspektiflerden farklı algılarla, toplumsal kutuplaşmaları artırmayı hedeflediğinde, bölünme için bulunmaz fırsat konumunda. Ekonomi, Dünyanın en temel ihtiyaçlarına yönelik bir kelime ve insanların yaşam mücadelesi uğruna göze alamayacakları risk yokken, hükümetlerin değişiminde hatta ülkelerin yıkılmalarında veya rejim değişimlerinde, en önemli etkenlerden olma özelliğiyle öne çıkıyor. Bu söylemlerin çarpıcı olarak öne çıkmaya başlaması da klasikleşen bir söylemi akıllara getiriyor: “Güç odakları, düğmeye bastı.” Peki, beklenen sonuç ne?  

Ortadoğu’nun ve Doğu Akdeniz’in kültürel anlamda Paris’i, toplumsal yapılanmada İsviçre’si, turizm ve ticarette Hong Kong’u olma yolunda ilerleyerek, bölgeye önemli katkılar sağlaması gereken Beyrut, bu yıkımın ardından başlatılan girişimlerle, tarihselliğinde yaşadığı müdahaleler de dikkate alındığında, tipik bir Ortadoğu başkenti olma yolunda ilerliyor gibi. Gelişmeler ışığında, Beyrut’un ve bütünlüğünde Lübnan’ın tamamen dengesiz bir konuma gelmesiyle yaşanabilecekler, tarihsel boyutuyla, yeni Amin Maalouf romanları için, yeni karakterler ve yeni kurgularla, muhteşem öykülere gebe bir görünüm veriyor.

                               

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92