Ahmet Ayberk’in ‘şiirin uzun soluklu koşucusu’.Koşuyor “... Müftü Köprüsü”nden “Orta Anadoluya”... “Ismarlanmış bulutlar”ı alıp arkasına.
Bu “... güney çocuğunun” yarım yüzyılı aşkın sanat koşusu ‘Toroslar’ı aşıp gider’ ve ardında kilometre taşları olarak sayılabilecek dokuz kitap bırakır. ‘Yaşamla fit olmanın’ hesabını gören bir ozan olarak algılansa da; kendine özgü çizgisinde sade ve yalın şiirsellikle, yaşam direnci görülen coşkulu dizeleriyle doğurganlığını sürdürür.
Yaşam kesişmesinde, “Doğum / Adil değil // Yaşamak / Hiç değil // Ölüm adil”(Adalet-s.64) vurgulamasıyla, ‘gerçekçi bir düşünselliğin altını eleştirel bir duyarlılıkla çizen şair’; “acılarla dantellenen günündeki / Orman yangınları gibi” (s.62) çoğalan aydın ve toplumcu şair kimliğiyle, dizelerini sürdürür:“İnsanlar susar // Omurgasızlar yani” (s.54)
ŞAİRLİK
Ey bütün çağların
En yoksul şarkıcısı
ŞAİRLİK ...
Ve umarsızlığın
Şemsiyesine gömülmüş
ŞAİR ...
***
BİL Kİ: Sen sustuğun zaman
Dolaşır denizlerde
Korsan gemileri (s.60)
“Dünya / Ki içimizde / Aynalı çarşı / ......” (s.4) ve “ ... / Gözlerimizin tetiği / Yaşama nişan düşürür” (s.5) gibi dizeleri şiirselleştiren somut imgelemle yaşam-ölüm izlekleri arasında şiirlerini kuran Ayberkin; “Pencarami / Karlar / Örterken” (s.15) dizelerindeki karamsarlığa rağmen, Toroslar’la Akdeniz’in dar açısından Çukurova’ya uzanan bereketli bir üçgenin günlerinde, “zamanın tuşlarına sessizce basmayı” sürdürürken; “... / Merhaba sana / Yaşam denilen kırbaç” (s.33) coşumculuğundan da geri durmaz. “Gördük ki yaşam / Kısa bir EVET’tir” (s.19)
Kıyıların kucağında “... / Sedef köpüklü sesleri “ bir ‘anı ninnisi’ gibi algılayan şair; “Bir sözcüğe” benzettiği Mersin’de ufka bakarken, “içinde sonbahar fülütleri çalan” bir duygulanım aykırılığıyla “yaşama tapınır”:
GÜNEY’DE
1
Sessizlik
Mavidir
Güney’de
Ve sanki evler
Sessizlikte
Gemidir
“... / Pencereyim ben artık / Senin yollarına bakan” (s.55) dizeleriyle sevi değinisinde bulunan Ahmet Ayberkin; Bir şarkı / ki zamanın doluluğu / Her sözcük / Erimiş yürek” (s.44) dizeleriyle ise, zamanı sanki o güney kentinde dondurur:
Akşama çekilir kent
Portakal çürüğü bulutlarla
Vişne çürüğü dağlarla (s.30)
Ayberkin’in poetikasında ölümcül / eleştirel tematik bileşim net bir biçimde duyumsanır. Yoksulluk, işsizlik, savaş, vahşet vb. toplumsal olumsuzluklar yerilirken; barış, demokrasi, uygarlık, hümanizma ve yurtseverlik duyguları yüceltilir. Kuş, güvercin, türkü sözcükleri simgesel bir anlam kazanır. “Ağlar türküler / Türkiyemde:” (s.11) dizelerinin ardından söz hakkını ‘olması gerekene’ verir şair:
Savaşın bedeli
Gözyaşı / kan
Söz şimdi
Sende İNSAN (S.10)
“Öylesine sevmeliyiz ki yaşamı / Ölüm inanmalı ölümsüzlüğümüze / ...” (s.21) diyen şair; “... / Gül yazısı bir yaz ...” ve “Ozan bir güneş” benzetmelerinden sonra, yaşam sevincini vurgulayan dizelerle seslenir:
Denizde ışır;
Binlerce dolunay,
Beyaza doğru büyürüm,
Işığa doğru büyürüm(s.24)
Ama hemen ardından, “Siyah yazarsın / Sesimdeki çiçeğe”(s.29) dizeleriyle ise de, ‘duygusal ikileminin’ yönünü renklerle çizer. “İnsanı iki parçalı hamburger arasına” benzetir; “Atomun insana oranı; / İnsanın evrene / Oranına eşit” (s.41) bilimselliğine değinir; “SENİ tanıdıkça kendimi tanıyamıyorum” (s.51) yakınasında bulunur; “Şiirin ördüğü günleri saklar”, “Şu dünyayı / Bir durduran / Olsa” (s.37) iç geçirişiyle fırsat kollamanın yanında, “intihar”ı hazırlar:
Dayadım / Alnıma / Namluyu
***
Ulan Dünya
***
Ben olmasam da dönersin ya (s.25)
Ahmet Ayberkin “Ağaran Dünya”da şiir çizgisine coşku ve yaşam sevinci getirirken, yer yer karamsarlığa düşerek, yaşam/ölüm çelişkisini, öznel bir duyarlılıkla şiirsellik noktasında buluşturur. “Her doğumla / Bizim olan dünya // Her ölümle / Bizden sonrakinin” (s.37) gibi ‘felsefi ayrıntıları kuşatan aykırılıkları gerçekçi ve bilgece gözlemlerle’ vurguladığı kinayeli göndermelerle şiirinin gücünü özgünce sınar:
SÜREKLİ
YAŞAR
ÖLÜM
Herkes ölecek
Her şey ölecek
***
Hiç ölmeyecek
Ölüm” (s.62)
Şiirini devingenleştiren, ‘yalın çizgisini ussal yetkinlikle şiirselleştiren’ Ahmet Ayberkin; insancıl duyarlılığını tümelleşen bir toplumsallığın yanı başına koyar:
Ne zaman bir dost
Ölüp ayrılsa
aramızdan
Yaşamak düşman bana (s.14)
*(Ağaran Dünya/kendi yayını/2001/64 sayfa)
*(Damar Dergisi/Sayı:172/Temmuz 2005)