23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

Yurdumuzu  işgal eden yabancı güçleri kanımız ve canımız pahasına kovarken, yüzyıllar süren saltanat boyunduruğundan kendimizi kurtararak, kendi kaderimize yön verme özgüveni de kazanışımızın  Yıldönümü !

Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluşunda 23 Nisan’ın  önemi çok büyüktür. Mustafa Kemal Atatürk`ün, yıkıntısının bile altından kalkılmaz bir yük oluşturduğu Osmanlı`yı ortadan kaldırma ve yerine "ulusal egemenliğe" dayalı yeni bir yapı oluşturma stratejisinin ilk adımıdır Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin kuruluşu. Dolayısı ile olayın sadece "yönetsel" yönünü öne çıkarmak, derinlerde daha da yaşamsal bir dokunun oluşturulmak istendiğini görmezden gelmek, 23 Nisan 1920 günü yaşananları tam kavrayamamak anlamını da taşıyabilir.

İstanbul`da esaret altında çalışamayan Meclis-i Mebusan`ın yerine bir meclisin kurulduğu ve anavatanın bağrında daha etkili ve yetkili olacak bir siyasal mekanizmanın harekete geçirilmiş olduğu doğrudur. Ama bir de "ulus" kavramı vardır ortaya çıkan, hem de "egemenliğini" ilan eden, açıkçası buyuran, buyruğunu yürütebilen, kendi geleceğini tayin etme gücünü elinde bulunduran, dolayısı ile uluslararası hukukta da bağımsız bir gücü bulunan bir `Ulus` da doğmuştur o gün.

Bu ulus, yurdunu işgal eden yabancı güçleri kanı ve canı pahasına kovarken, yüzyıllar süren Osmanlı boyunduruğundan kendisini kurtarmasını bilmiş, kendi kaderine yön verme özgüvenini de kazanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi işte bu ulusun "buyruklarının" yerine getirileceği bir organ olarak tasarlanmış ve yaşama geçirilmiştir. Yine bu Meclis, Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlandırılmasında, Lozan Andlaşmasının yaratılmasında, ardından Cumhuriyet rejiminin kurulmasında onurlu görevlerini yerine getirirken, bir yandan da Türk Ulusu`nun kendi kendisini yaratmasında önemli bir etken olarak varlığını sürdürmüştü. Türkiye Büyük Millet Meclis`ini ve tarihsel işlevini, sözünü ettiğimiz, "ulusal temel ve kaynaklarından" ayırmanın ve Türkiye Cumhuriyeti`nin de ulus devlet yapısını yok saymaya kalkışmanın olanağı yoktur.

Ancak yaşamakta olduğumuz  bugünkü tabloda bu tarihsel atılım, 1950`li yıllardan bu yana giderek güç ve etki kazanarak ortaya çıkan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi´ni sadece "dönemsel siyasal irade" mekanizması olarak göstermek ve öyle kullanmak isteyenlerin amaçlarına eriştikleri bir noktaya varmıştır .  16 Nisan 2017´de  kabul edilen Anayasa  değişikliği  ile TBMM´nin tarihsel işlevleri rafa kalkmış, sorumlulukları ve gücü büyük ölçüfe sonlandırılıp Başkanlık Sistemi adı altında yeni bir rejim yürürlüğe sokulmuştur. Bunun temel gerekçesi Parlamenter rejimin - açıkçası bir bakıma TBMM´nin kendisinin - yaşanan tüm olumsuzlukların temelinde yattığı türündeki  görüşlerin seçmen kitlesinin önemli bölümünün kabul etmesine dayandırılmıştır.

Bunun da ötesinde bu rejim altında yaşadığımız günlerin sonunda denenmekte olan bu sistemin kimilerinin vaad ve beklentilerinin   karşılamadığı ve karşılamayacağı ortaya çıkmıştır.  Aksine ekonomik alandaki yıkım ve olumsuzuklar başta olmak üzere özgürlükler bütününü, adil bir yaşam tarzını , ulusal birlik ve beraberlik ortamını tehlikeye atan;  Türkiye Cumhuriyeti`ni kuruluş temellerini oluşturan ve vazgeçilmesi düşünülemeyecek ilkeleri, işleyişleri ve daha vahimi Atatürk Devrimlerinin yarattığı çağdaşlık atılımlarını kesintiye uğratan girişimler hız kazanmıştır.  Bu durumun ise "ulusal egemenlik" dinamiklerinin köklü kurum ve kuralları ile açıklanabilir bir yönü yoktur ve gerçek egemenlik hakları tehlikeye atılmış bir halk topluluğunun ulus olma ayrıcalıkları da yok edilmiş olmaktadır. Zira Yürütme üzerinde denetim yetkileri bulunan ve Devlet Bütçesi üzerinde son sözü söyleme yetkisini de taşıyan TBMM’nin yokluğu bu olumsuzlukların temel nedenidir.

2023 Seçimleri yaklaşırken ulus olarak dikkatle düşünüp ona göre hareket etmeliyiz. TBMM’nin, buyuran, buyruğunu yürütebilen, kendi geleceğini tayin etme gücünü elinde bulunduran, dolayısı ile uluslararası alanda da bunu kanıtlayan bir Ulus’un “ iradesinin tecelligahı” olarak  yeniden ulusal varlığımızın yaşamında yerini almasının öneminin  farkına varıp ona göre tercihlerimizi ortaya koymalıyız. Öyle görünmektedir bu başarılamadığı takdirde bugün nerede ise her alanda yaşanmakta olan olumsuzluklar, yürütme erkinin  hangi siyasal hareketin ya da hangi kişinin eline geçiyor olması ile de değişmeyecek, aksine artarak  sürecektir. Bu durum ise Egemen Ulus olmanın gücünü ve ayrıcalıklı dinamiklerini tümüyle yitirmemize yol açacaktır.

YENİ ADANA

 

 

 


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli