GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

Başında bulunduğu partinin başarılarını önemsemeyip, laiklik dahil  ilkelerine gerektiğince  sahip çıkmayan bir duruşla giriştiği ‘Yolculuk’ sadece Kılıçdaroğlu’nun  kendisini ilgilendirir aslında…

Kemal  Kılıçdaroğlu’nun bir TV  programında,   “Bizim muhafazakar dünyayla helalleşmemiz lazım, eksiğimiz var, oturup konuşmadık, derdinizi dinlemedik, Ankara'da oturduk durduk. Şimdi bu yıkılıyor ama karşılıklı güven de oluşmaya başladı, ” diye konuşması üzerine yazarımız Ahmet DUMAN, 12 Kasım tarihli gazetemizin köşesinde o gün için gerekenleri yazmıştı.

KEMAL BEY KİM ADINA ÖZÜR DİLİYOR? Ben Muhafazakarlardan Özür Dilemiyorum,” başlıklı yazısında, “Kemal Bey,  “en muhafazakar parti bizdik” diyerek CHP’yi hangi sıraya koyduğunun farkında mı? Bilmiyorum. Kullandığı “değişim” sözcüğü dilinin altındaki baklayı yeterince anlatıyor,” sözleri ile de bu uslubun yaratacağı rahatsızlığı özetlemişti.

Ancak olayın,  o TV programında arada geçip gitti sanılan sözlerle sınırlı olmadığı Cumartesi günü ortaya çıktı. Bu yaklaşımın daha geniş bir eylem planının bir parçası olduğu Kemal Kılıçdaroğlu’nun  evinin çalışma odasından çektiği videodaki deklarasyon niteliğindeki  ifadelerden anlaşıldı.  “Ülkemizin iyileşmeye, helalleşmeye ihtiyacı var. Helalleşmek geçmişi değiştirmez ama geleceğimizi kurtarır. Geçmişte partimizin de hataları oldu; helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım,” dediği açıklamada, başında bulunduğu partiye yönelik ve suçlama niteliği taşıyan  eleştirisini şöyle yaptı:

 “Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı derin yaralar vardır. Uzun süredir de önce bu yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım. Şimdi ise dışarıya dönme zamanı. Ben bu yaraların kapanması için helallik isteme, helalleşme yolculuğuna çıkıyorum. Geçmişte kırdığımız, korkuttuğumuz topluluklarla, bireylerle, farklı hayat tarzlarının temsilcileriyle buluşmaya başlayacağım. Ben ömrümde bu ülkede nefreti ve sevgiyi bolca gördüm ve sevgi hep daha güçlü oldu. Artık sevgiye bu savaşı kazandırma zamanı. Affetmeyi ve affedilmeyi kucaklayarak helallik istemeyi ve vermeyi başarmalıyız. Hep birlikte umuda, barışa ve sevince yürüyebilmek ancak birbirimizin yaralarını sararak mümkün olacak.”

Bu durumda olay yeni bir boyut kazanıyor ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihsel misyonunu adeta boşa düşüren ve ayrıca ülkenin geleceğini de tehlikeye atacak bir noktaya doğru yöneldiği kaygıları ortaya çıkıyor.

Öncelikle Kılıçdaroğlu’nun, “ Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı derin yaralar vardır. Uzun süredir de önce bu yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım,” ifadesinin son derece yanlış ve tehlikeli bir zihniyeti yansıttığını kaydetmek gerek.  Cumhuriyet Halk Partisi, Kurtuluş Savaşımız sırasında biçimlenmeye başlayan, sonrasında yüzyıllık Cumhuriyet tarihimizde eşsiz atılımları, devrimleri ve ekonomik/sosyal başarıları ile çağdaş bir ulusun yoktan var edilmesine yol açan ilkeleri ile ülkenin dokularında önemli yer tutmaktadır. Nitekim Büyük Önder Atatürk bu durumu, "Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi,” sözleri ile özetlemiştir.

Elbette bir ölümlünün yaşam sürecini aşan varoluşu sırasında Parti’nin başarıları gibi başarısız kaldığı, içten ve dıştan kaynaklanan kimi nedenler yüzünden başarısının engellendiği dönemler olmuştur. Ama hiçbir zaman bunların ’yarattığı derin yaralar’ söz konusu olmamıştır.  Çok yakın zamanlara kadar  ‘popülizm’ ve ucuz politika yöntemleri ile sadece seçim kazanmak, taraftarlarına çıkar sağlamak gibi zaaflara yer verilmeyen Parti yapısı içinde sürekli olarak denetim mekanizmaları işlemiş, hatta bu yüzden sık sık kongreler ve kurultaylar düzenleniyor oluşu eleştiri konusu yapılmıştır. ALTI OK ile  simgelenen ilkelerinin uygulanması elbette kimi çevrelerin hesabını bozmuş, özellikle laiklik ilkesinin sıkı sıkıya izlenmesi, bugün ağır sonuçlarını yaşamakta olduğumuz dinin siyasete alet edilmesi olayını olabildiğince engellemesi nedeni ile ‘travma yaratmak’ biçiminde özetlenen saldırılara hedef olmuştur.  Eğer Atatürk Devrimleri, Cumhuriyet kazanımları, Atatürk Ulusculuğu gibi alanlarda başarılanlar hevesleri kursaklarda kalanlar için ‘derin yara’ olarak algılanmış ise bu sadece o kesimlerin sorunudur.

Ancak son yıllarda “pöpülizm” bir virüs gibi parti bünyesinde yayılmakta, CHP’yi ilkelerinden uzaklaştırarak çıkarlar pazarında bir basamak olarak kullanmak hevesinde olanlar etkili olmaktadırlar. İdeolojisiz ve her türlü iç denetimden yoksun bir CHP istenmektedir ne yazık ki… Seçim kazanmak adına verilen ödünler aksine partiye oyları ile destek olan milyonları da rahatsız etmektedir. Nitekim ‘kararsızların’ hesaba alınmadığı partinin net oy oranı çoğu kamuoyu araştırmalarında % 20’lerin başlarında görünmektedir.  Ülkedeki ekonomik, sosyal ve siyasal yıkımın son derece ağır seyrettiği bir dönemde ülkenin dokularında önemli bir yer tutan Cumhuriyet Halk Partisi, diğer muhalefet partilerinin çok önlerinde başa güreşen bir ağırlık sahibi olmalıydı.

Gelelim Kılıçdaroğlu’nun “Helalleşme Yolculuğu” olayına… Başında bulunduğu partinin başarılarını önemsemeyip, hatta laiklik dahil hiçbir ilkesine oturduğu makamın müktesebatına uygun olarak sahip çıkmayan bir duruşla giriştiği ‘Yolculuk’ sadece kendisini ilgilendirir. Zaten tekil birinci şahıs olarak kullandığı üslup da bunun göstergesidir. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi’ni ‘derin yaralar açmış olan ’ bir siyasal varlık olarak görmesi kesinlikle kabul edilemez. Akla şu soru da geliyor hemen: Parti içindeki deneyimleri, partilisinin, yaşamını yitirmiş ve de halen yaşamakta olan emektarlarının hangi zorluklarla baş ederek ülkeye hizmete çalıştıklarını takdir edebilecek düzeyde midir? Onlar adına da adeta günahlarının bağışlanmasını, dolayısı ile helalleşmek istemesi konusunda yeterli midir? Hatta böyle bir yetkinin sözünü edebilir mi?

Kılıçdaroğlu’nun gerçek niyetinin ne olduğunu kestiremiyoruz. Ancak akla ilk gelen,  bu deklarasyonla ‘ittifak içinde ya da dışında’ kimi dostlarına güvenerek  başkanlığa adaylığını koyacağını ilan ediyor oluşudur. Bu çerçevede adaylığının parti içinde nasıl bir karşılık bulacağı ayrı bir sorun olmakla birlikte, daha da önemlisi  önümüzdeki seçimlerin sadece kimin seçileceği değil ülkenin  nasıl yönetileceği  sorunsalının karara bağlanacağı son fırsatı oluşturduğu gerçeğidir.  Kılıçdaroğlu gerçekten kendisi için bir adaylık hesabını yapıyorsa,  sözünü ettiğimiz yaşamsal rejim sorununu hiç dikkate almıyor demektir. Nitekim CHP’nin tek adam tipi rejimin yerine güçlendirilmiş parlamenter sistem için hazırlık yapma konusunda eli kolu bağlanmış  durumdadır. Halbuki Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu partinin bugün için en başta olan görevi, seçimlerde bu değişikliği yapacak oranda Meclis yeter çoğunluğunu sağlamaya önderlik etmektir. Cumhuriyet Rejiminin kurucusu olan bir CHP’ye bu yakışır. Bu yönüyle de Kılıçdaroğlu’nun ya da herhangi bir adayın başkanlık seçimini kazanıp kazanmaması ikinci derecede önem taşır. Aksine bugün ne gözlenmektedir? Grup toplantılarının, çok hareketli günler yaşayan CHP örgütlerinin ve parlamenterlerin yaptıkları gezilerin nafile gündemleri sadece ülkedeki ekonomik sıkıntılarını saptayıp bunları tartışmaktan ibaret kalmaktadır. Bunların asıl nedeninin çözülmesi gereken rejim meselesi olduğu görmezden gelinmektedir.  Ama Kılıçdaroğlu’nun geçmişe yönelik mesnetsiz suçlamalarla moralini, ilkelerinin önemini hiçe saydığı  başında bulunduğu parti yurttaş katmanlarını  rejim konusunda yapılacak hamlelerin önemi  ve yaşanmakta ve yaşanacak  tehditler konusunda gerektiği kadar aydınlatamaz ise önümüzdeki çok değerli  zamanı ulus olarak kaybetmiş oluruz. 

 Ama Kılıçdaroğlu’nun geçmişe yönelik mesnetsiz suçlamalarla moralini, ilkelerinin önemini hiçe saydığı  başında bulunduğu parti yurttaş katmanlarını  rejim konusunda yapılacak hamlelerin önemi  ve yaşanmakta ve yaşanacak  tehditler konusunda gerektiği kadar aydınlatamaz ise önümüzdeki çok değerli  zamanı ulus olarak kaybetmiş oluruz. Madem ki kendisi sık sık helalleşmeden söz ediyor onun için kendi anlayışına uygun olarak söyleyelim,  bilmelidir ki  bu ihmal yüzünden tek adam rejiminin bütün olumsuz yönleri ile kalıcı hale gelmesi   halinde, kendisini bulunduğu makama getirenler,  CHP’ ye oy verenler ve CHP’de bugüne kadar görev alanlar da  ona   ‘haklarını helal’ etmeyeceklerdir.

Eğer Parti, çağdaş anlamda Kuvvetler Ayrılığı temelinde, hukukun üstünlüğüne dayalı parlamenter rejimin yeniden kurulması yolunda  ilerleyemez ve gereken güven duygusunu  yaratamaz, bunu başaramaz ise Kılıçdaroğlu tarihe bunun hesabını veremeyecek bir lider olarak geçecektir.

 

AHMET DUMAN'IN YAZISI İÇİN TIKLAYINIZ

 

 


Haber Kaynak : ÖZEL HABER
Cemil Denli
14.11.2021 16:15:55
Görüşlerinize ve endişelerinize katılıyorum. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin iktidar olduğu yıllardaki hangi icraatları için özür dilemeye kalkışıyor. CHP'nin kimseden özür dileyecek bir icraatı yoktur. "Helalleşme" ancak ölümü yakınlaşmış bir günahkârın başvurabileceği dinsel bir yöntemdir.

Yunus Emre Evlice
14.11.2021 18:04:23
"Biz 1930'ların CHP'si değiliz." diyerek TC'nin altın yıllarını değerini kavrayamayan, Dersim takıntılı KK.

2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51
  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli