Karşımızdaki insanın bize hissettiği ya da hissetmediği duygulardan ayrık duyulur. Sevginin en büyük düşmanı o sevgiye koşul koymaktır. Koşulsuz olması gereken sevgi bir sıfat değil sevginin bir niteliğidir.
Her canlı bir mucizeyken biz insan mucizelerin hissettiği tüm olumlu ve olumsuz duygulardüşüncelerimizi yönetir. Düşüncelerimizi yönetirken bizi eyleme geçirir. Örneğin öfke, nefret, kin gibi olumsuz duygular bizi olumsuz düşüncelere sevkedecek ve davranışlarımızı da olumsuz etkileyecektir. Oysaki tam tersi sevgi, minnet gibi olumlu duygular ise bizleri olumlu düşüncelere sevkedip olumlu davranış biçimleri göstermemize yolaçacaktır.
Etkiye tepki sözkonusu olduğundan böylelikle verdiğimiz olumlu ya da olumsuz enerji karşımızdakinden bize bumerang etkisi gibi olumluysa olumlu olumsuzsa olumsuz tepki olarak dönecektir. Burada inanç sistemimizdeki ve kişilik yapımızdaki özgünlük ve derinlik bizlere kılavuz olacaktır. Buradaki inanç sistemi dinlerden ayrı olan kendimize ve sahip olduğumuz güce inancı işaret etmektedir. İnandığımız ve sıkı sıkıya bağlandığımız her şey bizim hayattaki hakikatimizi oluşturmaktadır.
Hayallere gelirsek çoğu zaman hayalkırıklığına uğramaktan korkan çoğumuz kötüyü düşünerek hazırlıklı olmayı tercih etmektedir. Oysa bu korkuyu ve kaygıyı tetiklemekle ve hayaller kurarkenki hissedilen olumlu duygulardan mahrum ve uzak kalmamızı sağlayarak o hazırlandığımız kötü sonucun gerçekleşmesine hizmet edecektir.
Tüm bu nedenlerle diyorum ki Sev! Hayal Kur! Hedefe Kilitlen!
İstediğimiz her şey bizim elimizde ve sahip olduğumuz o saf sevgide!
İnandığın ve hayalini kurduğun her şey bir gün gerçekleşir. İşaretleri takip et ve şerde bile hayrı gör!!
