Arka sol ayağı havada, sakat bir kedi geçti kıyıdan. Karanlık denize bakmaya koyuldu. Koku yeşil, koku lacivert, koku gri…

Masasında mutlu ailenin, küçük kız mırıldandı.

— Biz başkayız, değil mi anne?

Üzerine beyaz bir şal sarıldı.

İleride birkaç adam tavlada gürledi.

Kaldırımda yatan ölü balığa aldırmadı kimse, kedi bile.

Güzel eliyle kadın, fincanın kulpunu kavradı.

Çirkin garsonlar kibarlaştı.

İskeleye yanaşmış yata sordu sonra kadın. Yat da onu yanıtladı.

— Gözlerinizi kimden aldınız?

— Tekrara düştünüz.

— Oysa ilk defa soruyorum sandım size bunu.

— Hayır, benden cevabını da almıştınız.

— Bir otel odası bekliyor beni, ne olur avutsanız.

— Avunmazsınız.

— Otel odasında uyuyacağım, düne kadar.

— Uyanmadan avunamazsınız.

— Siz ben olsaydınız, uyumadan katlanamazdınız.

— Bu kente alışamadınız anlaşılan.

— Alışamadım, sarışın adamlara, renkli gözlere, sahil boyunca içilen biralara…

— Siz de sarışınsınız, kendiniz de buralısınız.

— Unutmuşum.

— Seçimleriniz de sarı…

— Tüm seçimlerim değil.

— Rüyalarınız ise mavi…

— Rüyama ilk girdiğinizde doğuştan derinlerdesiniz sandım sizi.

— Beni kendinize benzettiniz.

— Birbirine benzeyenler bir bakıma düşmandır. Korktum.

— İttiniz, yine yanıma geldiniz.

— Evet, buzlar eridi, yeniden mavi olduk.

— Sesleri duyabiliyor musunuz şimdi?

— Duyuyorum: Vahşi, kararlı, doğadan.

— Sancılardan kurtulun, doğurun.

— Bu geceyi aşmam gerek. Bu kez gündüzden yıkıldı hayalimdeki cennet. Buraya gelişin yolunu izlerken. Daha öncesi gibi değil. Ertesi sabah başlamadı ya da gidiş yolunda. Bir süreliğine dahi iyileştirmedi oda anahtarım. Koridordaki ayna. Denize bakan balkon.

— Bir bilge değilim, siz de görüyorsunuz. Her şey çok açık, sınırlar çizilmiş.

— Yarına dünden, yeniden başlayacağım, uyanıp. İçimde kötülük yok, ama geçmişi yeniden, istediğim biçimde yaşayacağım.

— Ah bu öyle çocukça ki! Keskin bir dönüş yeterliydi.

— Çocuk tam karşımızda, bakın, beyazlar içinde sarılı.

— Sizse çoktan büyüdünüz, öyle mi?

Bir kertenkele kaydı kadının çıplak ayağının üstünden çimenlere.

Masanın altına eğildi, gözleri kertenkeleyi takibe daldı. Kıvrıldı hızlı hızlı. Ölü balığın yanına varana kadar. Fark ettiği anda yolunun kesildiğini, geri döndü.

Kedi, dönüş yapan kertenkeleyi tüm sakatlığıyla avlamaya koştu.

Bir kuyruk kaldı görünen, çimenlerdeki izmaritlerle karışık.