Yazarımız Ahmet Yaşar Aktaş’tan belediyelere Köy Enstitüleri çağrısı

Yazarımız Ahmet Yaşar Aktaş’tan belediyelere Köy Enstitüleri çağrısı

Gazetemizin Yazarı Ahmet Yaşar Aktaş, belediyelere bir çağrıda bulunarak, “Bir dizi adsız meydan, park, sokak var. Eğer şimdiye değin 17 Nisan ya da Köy Enstitüleri adını vermemişseniz, şimdi tam sırası değil mi?” diye sordu.

Yazarımız Prof. Dr. Ahmet Yaşar Aktaş, 17 Nisan 1940 yılında 82 yıl önce kurulan ve 27 Ocak 1954’te Demokrat Parti, tarafından kapatılan Köy Enstitülerinin adının Adana’da bir sokağa verilmesi için Adana Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyelerine çağrıda bulundu.

Yazarımız Aktaş, “17 Nisan Neyi çağrıştırıyor” başlıklı yazısında şunları kaydetti:

Türkiye Cumhuriyeti’nin bilim ile akıl temelinde demokratikleşme, laikleşme, uluslaşma mücadelesinin eğitimdeki anıtı Köy Enstitüleri, anayurdun her bölgesine eşit bir dağılımla 21 ilde, kentlerden uzak köylerin ortasında, 17 Nisan 1940’da, 82 yıl önce kuruldu.  

İngilizce, İspanyolca ve Almanca dillerindeki çeşitli çalışmalarımda ayrıntılı çözümlediğim Köy Enstitüleri’nin kuruluş amacı, eğitim öğretim yönetimiyle ilgili kısa bilgi sunmanın ardından Köy Enstitüleri’nin kimlerce ve niçin kapatıldığını belirleyelim.

Asıl amaç, tarımsal üreticileri bilinçlendirerek kendi özgüvenlerine kavuşmalarını, kendi sorunlarını, kendilerince çözme becerisi kazandırarak kendi kendilerine yardım etmesinin sağlamaktır. Köylüleri eğiterek toplumsal yaşama, yönetime katılımının ortamını hazırlamak, öteki söylemle demokrasiyi, ulus bilincini geliştirip güçlendirmektir.

Köy Enstitüleri, özgüveni yüksek, analitik düşünen öncü niteliklere sahip yeni insan yetiştirmeyi hedefliyordu. Bunun bir koşulu da, öğrencinin genel köy yaşamının gelişmesine yarayacak birkaç mesleği birden öğrenmesini gerektiriyordu.

Eğitim-öğretim yönetimi, “iş yaşamı içinde, iş için, iş aracılığıyla iş eğitimi”dir.  Şimdiki teorik ve ezbere dayanan yöntem yerine, kız erkek öğrenciler birlikte tarlada üretim yaparak botaniği, biyolojiyi; duvar örerken, geometriyi, matematiği, fiziği doğrudan öğrendiler. Pratiklerini kendileri kurama dönüştürdüler. Öğrenciler, sorgulayarak, gözlem yaparak, deneyerek, araştırarak, yaparak yaratıcılıklarını ortaya çıkardılar. Öğrenme ile üretmenin özgün mutluluğunu yaşadılar.

Köy Enstitüleri’nin niçin ve kimlerce kapatıldı?

Köy Enstitüleri’nin asıl kapatılma nedeni yukarıda özce betimlediğimiz amaçları, eğitim öğretim yöntemi ve ilkeleridir.

Köy Enstitüleri Türkiye’de yeni bir düzen kurma ve yeni bir insan yetiştirmesi amacı, öncelikle köylüyle güç paylaşmak istemeyen meclisteki Menderes, Emin Sazak, Biruki aşiret reisi Kinyas Kartal gibi bir dizi toprak ağalarını derinden ürkütüp endişelendirir. Kırsal toplumun eğitim yoluyla içten canlandırılmasından, özcesi bu demokratik köklü değişimden korkunç rahatsızdırlar.

Aslında bunlar mecliste, Köy Enstitüleri Yasası’na ve 1945’de kabul edilen “Çiftçiyi Topraklandırma Yasası”na hayır oyu veren, palazlanan güçlerdir. İkinci Paylaşım Savaşı galibi ABD’nin emperyal politikaların uygulanması için biçilmiş kaftan olarak ete kemiğe bürünürler.

Bunların toplumun namus, dinsel duygularını istismar eden kuyruklu yalan ve kara iftiralarıyla 1946’da Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç görevlerinden uzaklaştırıldı.

1946 yılı eşzamanda Türkiye’de siyasetin, eğitimin, kültürün, sanayileşmenin, tarımın altının oyulmasının da başlangıcıdır! O ana dek Türkiye bağımsız bir dış politika izliyor, uçak üreten beş ülke içerisinde yer alıyor; dışsatımını yapıyordu.

Süt tozuyla ilkokul öğrencilerimizi ağılayan, Köy Enstitüleri’nden çılgıncasına nefret eden ABD’nin Marşal yardımının ilk koşulu, Köy Enstitüleri’nin kapatılmasıdır. CHP’nin edilgin siyasal tavrı nedeniyle 27 Ocak 1954’te Demokrat Parti, yasal olarak Köy Enstitüleri’ni kolayca kapattı.

Olay, yalnızca Köy Enstitüleri’nin yönetim biçimi, amaçları, eğitim/öğretim yöntemi boğdurulması değildi, eşzamanda yeni Türkiye’yi yaratacak güçlerin ve çağdaşlaşmanın ışığı karartıldı!

Başından beri emperyalizmin denetiminde olduğu savlanan tarikatların, “siyasal İslam” adı altında durdurulamayan karşı devrimin sinsi ilerleyişinin yolları adım adım döşendi.

Adana Büyükşehir ve ilçe Belediye Başkanları, Köy Enstitüleri deneyiminden demokratik yönetim, insan için üretim gibi dersler çıkarırlar mı? Bir dizi adsız meydan, park, sokak var. Eğer şimdiye değin 17 Nisan ya da Köy Enstitüleri adını vermemişseniz, şimdi tam sırası değil mi?”

(vş)


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ