Türkiye'de Deri İşçisi ve Üreticisi Olmak

Türkiye

Türkiye'de Deri Sanayi İşçisi ve Üreticisi Olmak' başlıklı hızlı değerlendirme raporu, deri sektöründeki işçilerin zor çalışma koşullarını ortaya koyarken, sektördeki çocuk işçi varlığına da dikkat çekiyor.

Avusturya merkezli sivil toplum kuruluşu Südwind, Heinrich Böll Stiftung Derneği ve Hayata Destek Derneği'nin iş birliğinde hazırlanan 'Deri Kadar Değerli Mi? Türkiye'de Deri Sanayi İşçisi ve Üreticisi Olmak' başlıklı hızlı değerlendirme raporu, deri sektöründeki işçilerin zor çalışma koşullarını ortaya koyarken, sektördeki çocuk işçi varlığına da dikkat çekiyor.

Sinem Sefa Akay'ın araştırma koordinatörlüğünü yaptığı 2021 tarihli rapor kapsamında, Adana, Bursa, Hatay, İstanbul ve İzmir'de, deri işçileri, çocuk işçilerin ebeveynleri, işçi sendikaları, STK'lar ve ticaret odalarından temsilcilerden oluşan 35 kişiyle görüşmeler yapıldı.
Bu görüşmeler, gözlemler ve ikincil kaynaklar ışığında hazırlanan rapor, ulusal ekonomide ve küresel pazarda son 10 yılda önemi artan deri sektöründe kayıt dışı işçiliğin ve çocuk işçiliğinin oldukça yaygın olduğunu, işçilerin ağır iş yüküyle çalıştığını, COVID-19 pandemisinin ise sektördeki çalışma koşullarını daha da belirsiz hale getirdiğini ortaya koyuyor.   

Raporda öne çıkan bulgular şöyle:

Görüşülen işçiler çok az para kazanıyor. Yetişkin işçilerin aylık toplam kazançları ortalama olarak yaklaşık 2.300 TL'yken, çalıştırılan çocukların aylık kazançları 400 ile 1.600 TL arasında değişiyor.
Ebeveynler çocuklarının çalışmak yerine eğitimlerine devam etmeleri gerektiğinin altını çizse de, maddi sıkıntılardan dolayı çocuklarının çalışmak zorunda olduğunu belirtiyor.
Çalıştırılan çocuklar, çoğunlukla beraber çalıştıkları aileleri gibi yoksulluk döngüsüne hapsolma riskiyle karşı karşıya.
İşçilerin resmi/ulusal bayramlar da dâhil sadece bir kez, öğle yemeği molası veriyor; günde 10 saatten fazla çalışıyor. Çocuk işçiler de haftada beş iş günü ve 30 ila 45 dakikalık öğle yemeği molası ile günde on saatten fazla çalıştırılıyor.
Görüşülen 11 göçmen işçi, geçimlerini sağlamaları için tek seçeneğin kayıtsız çalışmak olduğunu belirtiyor.
İşçiler yalnızca sosyal güvenlik açısından değil, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemleri açısından da oldukça korunmasız bir ortamda çalışıyor.
Kadın işçiler bu sorunların yanı sıra sektördeki erkek egemen, hijyenik olmayan çalışma koşullarının kendileri için uygun olmadığının altını çiziyor.
Görüşülen küçük ölçekli üreticilerin çoğu, ekonomik baskılar nedeniyle işçileri için koşulları iyileştirecek manevra alanına sahip değil.
Hem Suriyelilerin Türkiye işgücü piyasasına entegrasyonu hem de COVID-19 salgını raporda tartışıldığı üzere sektör ve işgücü üzerine yadsınamaz bir etki yapmış durumda.
Hızlı değerlendirme raporunda yer alan bulgular, deri imalatı sektöründe insana yakışır iş ve çalışma standartlarıyla ilgili daha fazla araştırma ve taahhüdün gereğini açıkça ortaya koyuyor. Özellikle, korunmasız halde olanlara öncelik verilmesi, sürdürülebilir değişim için ortaklaşa çalışma ile kadın ve çocuklara özel tasarlanmış müdahalelerin en acil ihtiyaçlar arasında.

'Deri kadar değerli mi?' raporunda, deri sektöründe çalışma koşulları ve insan haklarına uyulması konusunda rolleri, sorumlulukları veya çalışmaları olan bütün ilgili aktörlerin yer aldığı bir aktör haritası da yer alıyor.

(vş)


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

Anahtar Kelimeler: Türkiye' İşçisi Üreticisi Olmak