Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Metin Feyzioğlu, mesajda şu ifadelere yer verdi:
?49 yıldır hukukun üstünlüğü, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı için mücadele ediyoruz. Avukatların ve savunmanın hukuk devleti ve demokrasi için vazgeçilmez olduğunu anlatıyor; nerede ne sıkıntı varsa halkın, vatandaşın yanında yer alıyoruz.
Ancak meslektaşlarımızın sorunları her geçen yıl daha da artıyor. Yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına ve güvenilirliğine ilişkin toplumdaki büyük güvensizlik ise en büyük sorunumuz. Türkiye´nin on binlerce namuslu, çalışkan, fedakâr avukatının, hâkiminin, savcısının olmasına rağmen sistemin siyasetin müdahalesine açık olması güvensizlik yaratıyor. Bu da iş takipçilerinin halkın gözünde alın teriyle görevini yapan avukatlara karşı haksız rekabetine yol açıyor.
Kürsüden siyaset yapan hâkim de istemiyoruz, siyasetin telkin ve tavsiyesine açık hâkim de istemiyoruz. Avukatlarımıza, hâkimlerimize, savcılarımıza güveniyoruz. Ancak kişisel güvence yetmiyor, sisteme güvenmek istiyoruz.
Son günlerde yaşadığımız pek çok sıkıntılı durum da güvenilir bir sistem kurmanın Türkiye için bir milli birlik, beraberlik ve beka meselesi olduğunu ispatlamıştır.?
Türkiye Barolar Birliği seçimlerden önce gazetelere verdiği ilanda cumhurbaşkanı ve milletvekili adaylarından taleplerini sıralamıştı. Bu taleplerin tekrarlandığı açıklamada, ?Taleplerimiz içinde en önemlilerinden biri avukatlık sınavı. Şu anda var olan 120 bine yakın avukat, 20 bin stajyer avukat ve yaklaşık 60 bin hukuk fakültesi öğrencisini düşündüğümüzde, 5 yıl içerisinde 170 binin üzerinde bir sayıyla karşı karşıya kalacağız. Türkiye ekonomisi 5 yılda yüzde 50 büyümeyecek ama avukat sayısı yüzde 50 artacak. Bu, zaten pek çoğu yoksulluk seviyesinde yaşayan özellikle genç avukatlar için çok daha büyük sıkıntılar demek. Yıllardır Bakanlıktan avukatlık stajına giriş ve staj sonunda avukatlığa kabul için sınav getirilmesini talep ediyoruz. Bu konuda hazırlamış olduğumuz yönetmelik de TBMM tarafından çıkarılan bir kanunla etkisiz hale getirildi? denildi.
Açıklama şöyle sona erdi:
?Barolar eliyle yürüyen bir sosyal devlet hizmeti olan adli yardım ücretlerinin maliye tarafından çok geç yatırılması ve adil yargılama hakkının vazgeçilmezi olan, yıllarca devam eden CMK avukatlarının ücretlerinin birkaç yüz lira seviyesinde olması, bu hizmetleri avukatlar için angarya haline getiriyor.
Koskoca başkentin devlet kurumları ve belediye arasındaki anlamsız çekişme ve bürokrasi sebebiyle tek parça bir adliyeden yoksun olması ve ne zaman, nereye temel atılacağının dahi bilinmemesi sadece avukatlar için değil hak arayan vatandaşlar için de çekilmez hale gelmiş bir eziyete dönüşmüş durumda.
Sorunlar saymakla bitmiyor. Bakanlık ve Türkiye Barolar Birliği´nin birlikte çalışarak karşılıklı anlayış içerisinde hiçbiri çözümsüz olmayan sorunlara doğru tespitlerle doğru çözümler getirmesi mümkün.?(CO)
