Kılıçdaroğlu, "Devleti yönetenlerin biraz alçak gönüllü olması lazım"

Kılıçdaroğlu,

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın sunduğu Özel Röportaj canlı yayınında, "DİSK’in Sayın Genel Başkanını ve yöneticileri yürüyerek gidip çelenk bıraksalar ne olur? Hiçbir şey olmaz yani" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs'ta yaşananlarla ilgili yaptığı açıklamada, "Önce tabi biz de 1 Mayıs dolayısıyla emeğiyle geçinen, alın teri döken, evine helal ekmek götüren, hakkını, hukukunu arayan, adaleti arayan bütün emekçilere, emeğiyle geçinenlere, alın teri dökenlere selamlarımızı, saygılarımızı sunarız" dedi.
Kılıçdaroğlu, DİSK Genel Başkanı ve diğer yöneticilerinin gözaltına alınması ve 1 mayıs'la ilgili düşüncelerinİ şöyle ifade etti:
"Onların bayramı kutlu olsun. Bu bayram aslında insanlığı temel alan bayramlardan birisidir. Çünkü üreten insandan söz ediyoruz, çalışan insandan söz ediyoruz, alın teri döken insandan söz ediyoruz, zor koşullarda mücadele eden insanlardan söz ediyoruz. Kazandığı parayı gerçekten de helal eden kişiden, insandan söz ediyoruz. Buna da bir seferlik 1 Mayıs’ta bayram diyoruz, Emeğin Bayramı diyoruz. Dolayısıyla bu bayrama herkesin saygı göstermesi lazım. Az önce siz açılışı yaptığınız zaman Taksim Meydanının 1 Mayıs’lar için bir kriz meydanı olduğunu ifade ettiniz. Orada biliyorsunuz daha önceki yıllarda-belki genç arkadaşlarımız bilmeyebilirler-1 Mayıs Bayramında 1977’de işçi arkadaşlarımızın bir kısmı hayatlarını kaybettiler. Şimdi orada Kazancı Yokuşunun başında küçük mütevazı bir heykel vardır ve insanlar oraya 1 Mayıs’larda gider karanfiller koyarlar ölen insanların anıları için. Onları da bu vesileyle rahmetle anmış olalım. Elbette ki bütün sendikaların 1 Mayıs’a sahip çıkması, 1 Mayıs’ta meydanlarda olmak istemesi kadar doğal bir şey yoktur. Ülkeyi yönetenlerin de emeğiyle geçinen bu insanlara en azından bir günde eğlenmeleri için, bayram yapmaları için fırsat vermesi lazım. Taksim bu bağlamda önemli bir yerdir, önemli bir merkezdir. Oraya çelenk bırakılabilir, karanfil bırakılabilir. Zaten sokağa çıkma yasağı var, zaten öyle kitlesel bir eylemin söz konusu olmadığı bir süreçteyiz malum Covıd-19 virüsü dolayısıyla.
Dolayısıyla DİSK’in Sayın Genel Başkanını ve yöneticileri yürüyerek gidip çelenk bıraksalar ne olur? Hiçbir şey olmaz yani. Çelenk bırakacaklar, ondan sonra gelecekler evlerinde oturacaklar, başka da bir şey yok. Yani bu süreçte bile bunun bir çatışma, bir kriz alanı haline dönüşmesini doğrusunu isterseniz kabul edemiyorum. Devleti yönetenlerin biraz alçak gönüllü olması lazım. Bugün bayram günü, bugün insanlar hem geçmişi anacaklar, hem geleceğe ilişkin hedefler ortaya koyacaklar. Hak isteyecekler. Hak istemek zaten insana özgü bir kavramdır yani. Bir haksızlığa uğradıysa hak isteyecektir, hak talebinde bulunacaktır. Daha iyi koşullarda çalışmak isteyecektir. Kadınlar çalışıyorlarsa çocukları varsa işyerinde kreş isteyeceklerdir. Yani buna benzer talepler. Bu taleplerin yüzde 100’ü de insani talepler. Bu taleplerin dile getirilmesinden devleti yönetenlerin en azından endişe duymamaları ya da rahatsız olmamaları gerekir."

"DÜNYANIN BÜTÜN DEMOKRATLARI BİRLEŞİNİZ"

Suat TOKTAŞ- Ana Muhalefet Partisinin başındasınız ve son yıllarda da özellikle belli bir alan açarak yönlendirdiğiniz pek çok siyasi gelişme var. Şimdi yeni bir takım partiler de devreye girdi, üstelik AK Partiden kopan partiler devrede artık. İşte DEVA Partisi Ali Babacan’ın, Gelecek Partisi Davutoğlu’nun, Saadet Partisi, İYİ Parti, HDP. Böyle baktığımız zaman bir muhalefet bloku var. Buradan nasıl çıkılırı biraz böyle sormak istiyorum. Temaslarınız var mı ve bu sözünü ettiğiniz riske yürümemek için ortak ne yapılması gerekiyor? Böyle bir temasınız var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, Cumhuriyet’teki yazıda ne demiştim? “Dünyanın bütün demokratları birleşin.” Demokrasi hepimiz için geçerli olan en güzel yönetim şekli. Çok farklı partileriz. İYİ Parti ayrı, Saadet Partisi ayrı, DEVA Partisi ayrı, Gelecek Partisi ayrı, AK Parti ayrı, MHP ayrı, BBP ayrı, DSP ayrı her birimiz ayrı ayrı partileriz. Ama her birimizin bir ortak hedefi var, o da demokrasi. Demokrasiyi savunacağız, demokrasi üzerine gideceğiz, demokrasiyi güçlendireceğiz. Demokrasi olacak ki ben de konuşabileyim, benim rakibim de konuşsun. Tercihi kim yapacak? Tercihi millet yapacak. Millet bizi mi iktidara getirir, başkasını mı iktidara getirir başımızın üstünde yeri var. Her sıkışmanın tek çözümünün demokrasi olduğunu artık bu ülkenin insanlarının kabul etmesi lazım, bütün siyasi partilerin de, bütün aydınların da, bütün sanatçıların da, bütün yazarların da kabul etmesi lazım. Çıkış yolu demokrasidir. İstedikleri kadar baskı kursunlar. Kuruyorlar mı? Kuruyorlar zaten. Telefonlarımızı dinliyorlar, bizi izliyorlar, baskılar kuruyorlar, engellemeler yapıyorlar, parlamentoda çalıştırmıyorlar. Yapsınlar ama siz anlatacaksınız, gezeceksiniz Türkiye’yi, vatandaşa gideceksiniz, esnafa gideceksiniz, sanayiciye gideceksiniz, işçiye gideceksiniz, işsize gideceksiniz, herkese gideceksiniz. Ben vatandaşlarımdan sadece şunu istiyorum. Hepiniz vergi veriyorsunuz; şu soruyu sorun, benim ödediğim vergiyi nereye harcadın? Demokrasinin çıkış kaynağı budur. Bu sorunun sorulmadığı yerlerde demokrasi topaldır. Çocuk yeni doğduğu andan itibaren vergi öder. Ölürken de kefen bezi alırsınız, onun da vergisini ödersiniz.
Suat TOKTAŞ- 23 Haziran seçimleri İstanbul için söylüyorum aslında halk kendi içinde bir koalisyona açık olduğunu gösterdi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Demokrasiden yana olduğunu gösterdi, evet.
Suat TOKTAŞ- Yani buna açık, bu diyaloğa açık. Üst tarafta bir temas arayışı veya ara ara görüşmeler?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yok yani şu anda herhangi bir görüşme yok. Tabi zaman zaman belli konularda biz de ben örneğin İYİ Partinin Sayın Genel Başkanının yaptığı açıklamaları, demeçleri, televizyondaki konuşmalarını dikkatle izliyorum Sayın Davutoğlu’nun da, Sayın Babacan’ın da, Saadet Partisinin Sayın Genel Başkanının da, Sayın Temel Bey’in de yaptığı açıklamaları, konuşmaları büyük bir dikkatle dinliyoruz, izliyoruz zaten. Onlar da demokrasiye vurgu yapıyorlar, onlar da daha güçlü bir Türkiye’den yana olduklarını söylüyorlar. Onlar da adaletten, haktan, hukuktan yana olduklarını ifade ediyorlar. Onlar da Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması gerektiği vurgusunu yapıyorlar. Onlar da devlette saydamlığı, devlette şeffaflığı istiyorlar, devlet kurumlarının ehliyetle yönetilmesini istiyorlar. Aslında bu işlerin sağı solu yoktu yani bu işler insan odaklı işlerdir.

(VŞ)


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ