“Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.”Mustafa Kemal Atatürk

“Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.”Mustafa Kemal Atatürk

CUMHURİYETİMİZ 97 YAŞINDA

“Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.”
Mustafa Kemal Atatürk

29 Ekim’de hükümet krizi CHP grup toplantısında ve TBMM genel kurulunda tartışıldı bir sonuç alınamadı. Daha önce kararlaştırılan senaryoya göre Atatürk’e düşüncesi soruldu Atatürk bir saat izin istedi bir saatin sonunda kürsüye gelerek önceki gece İnönü ile birlikte hazırladıkları yasa teklifini sundu. Teklif oybirliği ile “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri ile kabul edildi.

29 Ekim 1923 tarih ve 364 sayılı Teşkilatı Esasiye Kanunun Bazı Mevaddının Tevzihan Tadiline Dair Kanun’a göre;

Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir (madde 1)

Türkiye Reisicumhuru devletin reisidir (madde 11)

Başvekil Reisicumhur tarafından meclis üyeleri arasından seçilir ve diğer vekiller Başvekil tarafından yine Meclis üyeleri arasından seçilir. Vekiller listesi Cumhurreisi tarafından meclisin onayına sunulur. (madde12).

Böylece hem o zamana kadar açıkça tanımlanmayan bir devlet başkanlığı makamı tanımlanmış oluyor hem de devrimleri gerçekleştirecek uyumlu bir hükümet kurulmuş oluyordu.

Aynı gün (29 Ekim) yapılan Cumhurbaşkanı seçimine 159 üye katıldı Atatürk 158 oyla Türkiye Cumhuriyet’inin ilk cumhurbaşkanı seçildi (42 yaşında idi). Çekimser bir oy Atatürk’ün kendi oyu idi.

Mustafa Kemal Paşa TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçildikten sonra meclise kısaca şöyle hitap etti:

"Yüzyıllardır haksızlığa ve zulme uğrayan milletimizin son yıllarda gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış, milletimiz hakkında olumsuz görüşler ileri sürenlerin ne kadar gafil ve görünüşe aldanan insanlar olduklarını pek güzel ispat etti. Milletimiz liyakatini, yeni rejim sayesinde, uygarlık alemine daha kolaylıkla gösterecektir. Hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."

Meclis yeni devletin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı ayağı kalkarak yoğun alkışlarla selemledı.Türkiye Cumhuriyeti, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ve “Yurtta barış cihanda barış” temelleri üzerinde yükselmeye başladı.

1938’deki ölümüne dek arka arkaya dört kez cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten cumhurbaşkanı oldu.

Atatürk 1930 yılında “Cumhuriyet müesseselerinin bir müstebit (baskıcı/diktatör) eline geçeceğini mezarımda bile duysam millete karşı haykırmak isterim… Cumhuriyetin milletin kalbinde kök saldığını görmek en büyük emelimdir" dedi.

Bundan tam 97 yıl öncesi bugün, Osmanlı İmparatorluğunun 624 yıllık tarihinde insan haklarından yoksun, çağdışı mutlakıyet yönetiminin sona erdiği ve “Benim en büyük eserim Cumhuriyettir” diyen Atatürk’ün 29 Ekim 1933’de verdiği “Onuncu Yıl Nutku”nda, en büyük bayram olarak nitelediği “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı,” ülkemiz ve milletimiz için kutlu ve mutlu olsun!

Türkiye’de Cumhuriyete bir anda ulaşılmış değildir. 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetin ilanı, sosyal ve politik bir gelişmenin sonucudur. Cumhuriyet 29 Ekim 1923’de ilan edildikten sonra da, öz bakımdan demokratik bir nitelik kazanarak, modern anlamı ile değerini bulabilmek için gelişmeler göstermiştir.

Münir Hayri Egeli, Mondros Mütarekenamesinin imzasından sonra İstanbul’a gelen Mustafa Kemal Paşa’nın Padişah Vahdettin’le yaptığı görüşmeyi ve Padişahın Mustafa Kemal Paşanın sorusu üzerine verdiği cevaba ve Mustafa Kemal Paşa'nın padişahlar hakkındaki teşhisini kitabında kısaca açıklamaktadır. Mustafa Kemal Paşa, Padişahla olan konuşmasını naklettikten sonra şöyle söylemiştir:

- "O gün anladım ki padişahlar, milletlerinin kaderini değil, ancak şahıslarının huzurunu düşünürler. O gün, Türkiye’yi ancak Cumhuriyetin kurtaracağına tamamıyla iman ettim."

Atatürk 26 – 30 Ağustos 1922'de Başkomutanlık Meydan Muharebesini kazandıktan sonra 10 Eylül 1922’de İzmir’e girer. İzmir’de Latife Hanım’ın evinde Halide Edip Adıvar ile karşılaştıklarında Halide Hanım: “Paşam artık en büyük zaferi kazandık bundan böyle sizinde dinlenmeniz gerekir” der demez 20. Yüzyılın en büyük komutanı ve devlet adamı olan Ulu önder Atatürk “Hiçbir zafer gaye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan bir gayeyi elde etmek için vasıtadır. Gaye fikirdir. Bir fikrin istihsaline dayanmayan zafer yaşamaz. Yoksa başlı başına zafer, boşa gitmiş bir gayrettir.” Konuşmasına devamla: "Benim için tek bir hedef vardır, o da Cumhuriyettir" diyordu. Bu hedefin tespitinde Mustafa Kemal Paşa'nın hem başarılı bir komutan olması hem de liderliğinin etkisi çok büyük olmuştur. Başarılı bir komutan olarak Cumhuriyetin tesisi için, harp prensiplerinin ilk ve en önemli olanı "Hedef" prensibini çok iyi tespit etmiştir.

Lider olarak ise, daha genç bir subayken Cumhuriyet rejiminin hayaliyle yaşamış, bilahare uzun yıllar bu özlemini gidermek için mücadelesini sürdürmüş ve nihayet ulusal kurtuluş mücadelesinden sonra 29 Ekim 1923'de Cumhuriyeti kurmuştur. Atatürk Cumhuriyet rejiminin en uygun devlet yönetimi olduğuna olan inancını şöyle ifade etmiştir:

"Türk Milleti'nin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir."

(VŞ)


Haber Kaynak : ÖZEL HABER