KILIÇDAROĞLU’NDAN  ERDOĞAN’IN PARTİSİNE VE KENDİSİNE ORDU KONUSUNDAKİ İSNATLARINA TEPKİ
SİYASET 2.12.2020 11:37:00 657 0

KILIÇDAROĞLU’NDAN  ERDOĞAN’IN PARTİSİNE VE KENDİSİNE ORDU KONUSUNDAKİ İSNATLARINA TEPKİ

CHP Genel Başkanı, “Kendi ordusuna, peygamber ocağına bir terör örgütüyle işbirliği yapıp kumpas kuran dünyada bir başbakan var mı? Bana ordudan bahsediyor. Sen  kendi  ordusuna kumpas kuran bir başbakansın sen…” diye seslendi

CHP Genel Başkanı,   Kabine toplantısından sonra  Erdoğan’ın ““Siyaset, toplum ve sandık mühendisliği hesaplarına öyle dalmış durumdalar ki, milleti görecek hâlleri bile yok. Üstelik bunlar milleti hiçe saymakla kalmayıp, ülkenin temel değerlerine ve kurumlarına saldırmayı da adet edindiler. CHP’lilerin sık sık yaptığı, son olarak bir milletvekilinin pervasızca tekrarladığı Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan bühtan, bu zihniyetin başlı başına bir millî güvenlik meselesi hâline dönüşmekte olduğunun işaretidir,” sözlerini içeren açıklamasına sert yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu konuşmasında  şu anımsatmayı yaptı:

“Bakın değerli arkadaşlar, bakın değerli arkadaşlar; kumpas yaptığını ben söylemiyorum, işbirliği yaptığını da ben söylemiyorum, onlar söylüyorlar. Onların milletvekili söylüyor, televizyona çıkıp söylüyor bunu biz. "Biz de ittifak yaptık. Yani FETÖ'yle biz de ittifak yaptık. Ben kendim bizzat birçok görüşmede oldum. Yani görüşmede bulundum" demek istiyorum. Aynen aldım konuşmayı, aynen aldığım için. "Ben de gidip bizzat görüşmelerde bulundum."

Sunucu soruyor:

"Siz-Amerika Birleşik Devletleri-Cemaat üçünüz ortak askeri vesayeti yıktınız Türkiye'de, öyle mi? Yani orduya karşı kumpas kurdunuz ve sonuç aldınız, öyle mi?" Cevap veriyor. "Evet böyle. Aynen böyle de okuyabilirsiniz.”

Kendi ordusuna, peygamber ocağına bir terör örgütüyle işbirliği yapıp kumpas kuran dünyada bir başbakan var mı? Bana ordudan bahsediyor. Sen kim, ordu kim ya? Sen orduya kumpas kuran bir başbakansın, kendi ordusuna kumpas kuran bir başbakansın sen…”

Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantsındaki konuşmasında şunları söyledi:

 “Değerli arkadaşlarım; yine "Ey bu CHP'nin başındaki zat." Güzel. "Senin milletvekilin kalkacak, benim silahlı kuvvetlerime bu denli hakaret edecek, edepsizce, alçakça hakaret edecek ve sen bunu kapıya koyamayacaksın. Bak söylüyorum, bunun hesabını Mehmetçiğine, askerine bu denli sahip çıkan bu millet seni asla affetmeyecektir." Onları yaptıysam beni zaten affetmesine gerek yok, ben bu işleri bırakırım. Ben bu işleri bırakırım.

Değerli arkadaşlarım, size her hafta gelen raporlar var; bütün arkadaşlarımıza göndeririz. O raporların kapağında, Silahlı Kuvvetlerin, Genelkurmay'ın ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın siyaset konusu yapılmaması isteği vardır. Cümle olarak yazarız biz bunu. Bu nereden geliyor bu miras bize? Devleti kuran Milli Kurtuluş Savaşı geleneğinden gelen Mustafa Kemal ve arkadaşlarından geliyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı: "Ben milletvekili olmak istiyorum" dediği zaman, Atatürk ona şunu söylemiştir: "Ya Genelkurmay Başkanı olacaksın, ya milletvekili; ikisi beraber olmaz." Biz bu geleneğin çok iyi biliyoruz. Ordu bizim ordumuzdur, peygamber ocağıdır. Ordu aynı zamanda -hiç kimse unutmasın- Mustafa Kemal'in ordusudur.

Teşekkür ederim arkadaşlar. Şimdi bu kişiye hatırlatmak isterim, sormak isterim: Sen Başbakanken, 4 Temmuz 2003'te Süleymaniye'de, Irak'ta Süleymaniye'de biri binbaşı, 11 askerin başına çuval geçirilip, kelepçelenip, götürüldüğü zaman ne yaptın? Ne yaptın sen?

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tepki verdik, "nota ver" dedik Amerika'ya "kına" dedik bunu. Bunun verdiği cevap "ne notası, müzik notası mı?" Ahlaka bakın, ordu severe bakın. Bunu yapan adam orduyu sever mi? Bunu yapan adam vatan sever mi? Sen bize kalkacaksın ordu üzerinden ders vereceksin. Ya sen kim, ordu kim? Sen kim, ordu kim?

Bizim odumuzun kahraman askerleri, eksi 35 derecede, 25 derecede Allah'ın sıcağında terörle mücadele ederler. Onları bu ülkenin şerefi sayarız, namusu sayarız. Ama sen kalktın, onlara "kelle" dedin. Şehitlere "kelle" dedin. Şimdi sen de bana ordudan bahsedeceksin. Sen kim, ordu kim? Yine çıkıp bir konuşmada şikayetler geliyor. "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" dedi. Hiçbir asker yan gelip yatmadı. Onlar eksi 25-30 derecede terörle mücadele ettiler. Sen bu lafı ediyorsun, çocuklarını niye askere göndermedin? Niye paralı askerlik yaptırdın? Madem orduyu seviyorsun, madem peygamber ocağı; peygamber ocağında senin çocuğun da askerlik yapsın. Kalkmışsın, bana orduya anlatıyorsun. Sen kim, ordu kim? Sen kim, ordu kim? Ordu disiplini nedir, onu bile bilmezsin; ordu nedir, onu dahi bilmezsin. Orduyu da para gözüyle görürsün sen.

Balyoz, Ergenekon davaları oldu. Komutanlar hapse atıldı. En değerli, en kıymetli komutanlarımız, kara, deniz, hava. Kimle yaptı bunu? FETÖ ile yaptı; FETÖ ile işbirliği yaptı. Şimdi sen kalkmışsın bana: Ey Kılıçdaroğlu, ey şu, bu... Bırak sen gevezeliği, sen bırak gevezeliği. Sen FETÖ'yle işbirliği yapıp orduya kumpas kuran başbakan mısın, değil misin?

Bakın değerli arkadaşlar, bakın değerli arkadaşlar; kumpas yaptığını ben söylemiyorum, işbirliği yaptığını da ben söylemiyorum, onlar söylüyorlar. Onların milletvekili söylüyor, televizyona çıkıp söylüyor bunu biz. "Biz de ittifak yaptık. Yani FETÖ'yle biz de ittifak yaptık. Ben kendim bizzat birçok görüşmede oldum. Yani görüşmede bulundum" demek istiyorum. Aynen aldım konuşmayı, aynen aldığım için. "Ben de gidip bizzat görüşmelerde bulundum."

Sunucu soruyor: "Siz-Amerika Birleşik Devletleri-Cemaat üçünüz ortak askeri vesayeti yıktınız Türkiye'de, öyle mi? Yani orduya karşı kumpas kurdunuz ve sonuç aldınız, öyle mi?" Cevap veriyor. "Evet böyle. Aynen böyle de okuyabilirsiniz.” Kendi ordusuna, peygamber ocağına bir terör örgütüyle işbirliği yapıp kumpas kuran dünyada bir başbakan var mı? Bana ordudan bahsediyor. Sen kim, ordu kim ya? Sen orduya kumpas kuran bir başbakansın, kendi ordusuna kumpas kuran bir başbakansın sen.

Ayrıca daha da ileri gitti; o komutanların tamamı ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldular. O davaların savcılığını da bizzat kendisi üstlendi. Bana kalkmış ordudan bahsediyor. Emperyal güçlerin arzularını yerine getiren bir adam, kendi ordusuna karşı emperyal güçlerin arzularını ve taleplerini eksiksiz yerine getiren bir adam, bu ülkede- çok üzülerek ifade edeyim- başbakanlık koltuğuna oturmuştur. Ağrıma giden budur.

Değerli arkadaşlarım; yanında bir kişi daha var: Hulusi Akar, Eski Genelkurmay Başkanı. Hemen o da Milli Savunma Bakanlığı olarak açıklamalar yaptı. Genelkurmay Başkanı ve erine kadar onları ayırıyorum, onlar bizim başımızın üstünde. Bunun altını özellikle çizmek isterim ama siyasete girdiği andan itibaren artık bizim muhatabımızdır onlar. Şimdi ben ona ve Erdoğan'a, ikisine beraber soruyorum: Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu topraklar bizim topraklarımız, o topraklar bizim topraklarımız. Orada bizim bayrağımız dalgalanıyordu. Orada Süleyman Şah'ın türbesi vardı. Sen Genel Kurmay Başkanıydın, Erdoğan Başbakandı. Kendi toprağında, kendi vatanında, terör örgütünün isteği üzerine kendi bayrağını indiriyorsun utanmadan; Süleyman Şah Türbesini kaçırıyorsun utanmadan, toprağı terk ediyorsun utanmadan. Sen bana ordudan mı bahsediyorsun ya? O talimatı kim verdi? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilktir bakın: Kendi topraklarında, bütün dünyanın kabul ettiği kendi toprağından bayrağımı indiriyorum, Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırıyorum; sonra da çıkıyorum: "Ey Kılıçdaroğlu, ordu, falan, falan, falan" bir sürü palavra. Ordu üzerinden bize saldıracak. Ordu üzerinden bize saldırmaz. O ordu, peygamber ocağıdır. Az önce de söyledim, o ordu Mustafa Kemal'in ordusudur, başka kimsenin değil.

Madem ordu konusunda bu kadar hassassın Sevgili Erdoğan; ordunun harem-i ismetini, kozmik odayı terör örgütüne sen açtırmadın mı? Devletin bütün sırlarını, devletin bütün sırlarını, terör örgütüne vermedin mi? Egemen güçlere tahsis etmedin mi? O sırların tamamı bugün egemen güçlerin elinde değil mi? Bunu yapana tarihte "hain" derler. Bugün de "hain" derler, yarın da "hain” diyeceklerdir.

Orduyu bu kadar seviyorsan Allah aşkına ya, ya sen başbakanken ordunun Genel Kurmay Başkanını, terörist diye hapse attırmadın mı? Hiç kimse ziyaretine gitmedi ama bu kardeşiniz 30 Ağustos'ta, tutuklu olan Genelkurmay Başkanı'nı ziyarete gitti. Neden? Ordumuza duyduğumuz saygı dolayısıyla. Ordu bizim baş tacımızdır. .

Orduyu büyüten silah değildir, silahlar değildir orduyu büyüten. Orduyu büyüten moral değerlerdir, maneviyattır, güçtür. Sen o moral değerlerin dibine dinamit koydun ya, dinamit koydun. Kalıkmışsın bana ordudan bahsediyorsun. Sen kim, ordu kim? Öyle bir noktaya getirdi ki orduyu, en önemli kritik noktalara FETÖ'nün bütün mensuplarını yerleştirdi. Bazılarını kanun değiştirerek yaptı, bazılarını kararnameyle yaptı.

Değerli arkadaşlarım, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında FETÖ'nün ne olduğuna dair askerler tarafından kendisine bilgi verildi. "Ya bu örgüt, bu cemaat böyledir" diye. "Bilgim yoktur" diyemezsin.

Başka? Yine göz bebeğimiz bir kurum daha var, Milli İstihbarat Teşkilatı. Her Milli Güvenlik Kurulu toplantısına FETO ile ilgili rapor getirdi. Sen orduyu darmadağın ettin. Sen mi ordudan bahsediyorsun? Devlete bu kadar ihanet eden bir kişi, hâlâ kalkıp ordudan bahsedip, bir de bizi suçlayacak. Sen kimsin ya, kimsin sen?

Suriye'de 36 askerimiz şehit oldu mu? Şehit oldu. Kim vurdu? Rusya vurdu. Erdoğan ne yaptı? Kınadı mı? Hayır. Katar katar gittiler, soluğu Moskova'da aldılar, Kremlin Sarayı'nda aldılar. Ne demek bu? "Ben ettim, sen etme." Hayatımda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tepe yöneticilerinin bu kadar aşağılandığına tanık olmamıştım. Bu kadar aşağılandığına tanık olmamıştım.

Putin aldı, kapının önünde dakikalarca bekletti. Erdoğan ayakta duramadı, sandalyeye oturdu. Ne oldu 36 askerimiz şehit oldu; ne oldu? Bu orduyu seven ne yapıyor? Putin'den aldılar dersi, katar katar Türkiye'ye döndüler. Bana kalkmış orduyu anlatıyor. Sen kim, ordu kim yahu? Sen ordudan bahsedemezsin.

Değerli arkadaşlarım; 15 Temmuz Darbesi oldu, askeri hastaneler kapatıldı. Niye kapatıldı? Dünyanın bütün ordularında askeri hastaneler var; dünyanın bütün ordularında, bizde yok. Niye kapalı? Neden kapalı? Erdoğan istemiyor diye. Kalkmış bana ordudan bahsediyor, vatanseverlikten bahsediyor. Vatanına ihanet edenler, vatanseverlikten söz edemezler.

Devletin harem-i ismetini terör örgütüne açanlar, vatanseverlikten bahsedemezler. Ordunun, devletin en büyük sırlarına vakıf olan genelkurmay başkanlarını, terör örgütünün isteği üzerine tutuklanıp aylarca hapiste tutanlar, vatanseverlikten söz edemez.

Tank Palet Fabrikası: Dile getiren biziz, ısrarla üzerinde duran biziz. Vatandaşlarıma seslenmek isterim: Tank Palet Fabrikası Sakarya'da, değeri 20 milyar dolar. Bir daha söylüyorum, değeri 20 milyar dolar. Avrupa'nın en büyük fabrikalarından birisi, bir entegre tesis. Ordunun elinden alındı, Katar ordusuna verildi. Kaça verildi? 50 Milyon dolar mı? 10 milyon dolar mı? 5 milyon dolar mı? 2 milyon dolar mı? 1 dolar mı? Bir sent mi? Sıfır, hiç para alınmadı. Sıfırla tahsis edildi. Bir daha söyleyeyim: Kuruş olarak 1 kuruş değil, sent olarak bir sent bile alınmış değil. Peki ne diye verildi? Katarlılar buna bir uçak verdiler, değil mi? O uçağın adı "Tank Palet'in rüşveti" olarak tanımlanmak zorundadır. Tank Palet'in bedava Katar ordusuna verilmesinin karşılığı alınan uçaktır. Bunu gündeme getirdik, defalarca gündeme getirdik. "Ordunun tank palet fabrikasını vermeyin yabancı bir orduya" dedik. "Dünyada örneği yoktur" dedik. Kendi ordusunun tank palet fabrikasını, gözbebeği gibi baktığı bir fabrikayı yabancı bir orduya neden teslim ediyorsun sen Ethem Sancak'la beraber? Efendim, 50 milyon dolarlık yatırım yapacaklarmış, gerekçe bu.

Şu çağrıyı yaptım: Katar'la imzaladığın sözleşmeyi iptal et. Ben bir hafta içinde 50 milyon doları bulup, sana getireceğim kardeşim. “Tank Palet'i tekrar ordumuza verelim.” Bu teklifi yaptım. Bir değil, defalarca yaptım. Bir haftada, bir haftada; çünkü bir haftada bu ordunun şerefini ve onurunu koruyacak çok sayıda işadamı var. 50 milyon dolar dediğiniz nedir Allah aşkına? Üstelik getirmezsem siyaseti bırakacağım. E sen bana kızıyorsun. Ver, de ki: "Getir hadi 50 milyon doları." Getirmezsem de kurtulacaksınız benden. Yapmadı, veremedi, söyleyemedi. Değerli arkadaşlarım; dolayısıyla yaptığı iş, kullandığı cümleler doğru değil. Ordu, Erdoğan'ın ordusu değildir. Ordu, kimsenin ordusu değildir. Ordu üzerinden siyaset yapmak doğru değildir.

Bakın değerli arkadaşlar, Akdeniz'de bir gemimiz arandı; Yunan komutan, Almanya, İtalya aradılar. "Arama yapacağız" diye Türkiye'ye bildiriyorlar. "Arama yapacağız, izin verin" diye bildiriyorlar. Dört saat geçiyor, cevap yok. Dört saat geçiyor, cevap yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden cevap yok, çünkü kimse Erdoğan'a ulaşamıyor. Bunun üzerine Roma'daki büyükelçiliği arıyorlar. Biz 4 saattir arıyoruz. Yani bir saat de oradan geçiyor. Beşinci saatin sonunda NATO'nun bir "sessizlik yöntemi" diye bir kuralı var. Yani cevap vermezseniz, kabul ediyor anlamına geliyor. Bunlar da iniyorlar gemiyi arıyorlar. Ne tepki geldi? Milletvekilimizin söyleminin çarpıtılarak kullanılması, bu olayın kapatılmasına yöneliktir. Hani sen devasa bir adamdın. Hani dünya lideriydin sen. Ya indiler Akdeniz'in ortasında, uluslararası sularda helikopterden indiler. Mürettebatı tutukladılar, kelepçelediler, aramayı yaptılar, kapının önüne koydular, senden tık yok, tık yok.

Bir daha söylüyorum: Bir ülkenin cumhurbaşkanı mal varlığı dolayısıyla tehdit ediliyorsa, o tehdidin sonucu egemen güçlerin talebi karşılanıyorsa, o cumhurbaşkanı o ülke için artık milli güvenlik sorunudur. İşin özeti budur değerli arkadaşlar.

Önümüzde bir takoz var, Türkiye'nin önünde bir takoz var. O takozun adı Recep Tayyip Erdoğan'dır. O takozu Türkiye'nin önünden çekip çıkarmak bu milletin şerefli bir görevi olacaktır.”

ERDOĞAN KABİNE TOPLANTISI SONRASINDA NE DEMİŞTİ?

Erdoğan Kabine toplantısı sonrası Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak şöyle konuşmuştu:

“Siyaset, toplum ve sandık mühendisliği hesaplarına öyle dalmış durumdalar ki, milleti görecek hâlleri bile yok. Üstelik bunlar milleti hiçe saymakla kalmayıp, ülkenin temel değerlerine ve kurumlarına saldırmayı da adet edindiler.

CHP’lilerin sık sık yaptığı, son olarak bir milletvekilinin pervasızca tekrarladığı Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan bühtan, bu zihniyetin başlı başına bir millî güvenlik meselesi hâline dönüşmekte olduğunun işaretidir.

Aziz milletim; tek parti diktasının ardından sırtını ancak vesayete ve darbecilere dayayarak iktidara gelebilen bir partinin Türk Silahlı Kuvvetleri düşmanlığı gayet iyi anlıyoruz. Onların derdi, ordumuzun artık darbeyle CHP’ye iktidar yolunu açmak yerine Türkiye’nin sınırlarını koruma ve sınır ötesi harekâtlarını yaparak asli görevini yerine getiriyor olmasıdır.

Yüreklerinde Türkiye yerine başka mahfillerin sevgisini taşıyanların sıfatları milletvekili bile olsa laf cambazlığıyla bu ülkenin ordusuna bühtan etmesine izin veremeyiz. Bunların sancısı, ülkemize yapılan yatırımın nereden geldiği değil Türk Ordusunun özellikle son beş yıldır ne yaptığıdır.

FETÖ’den PKK, YPG’ye kadar birliğimize ve beraberliğimize saldıran terör örgütlerinin borazanlığını yapanlar, ülkemizin siyasi ve ekonomik güvenliğinin sınırlarını genişletme gayretlerini engellemeye çalışıyor.

Türkiye’ye karşı açık düşmanlık besleyenlerle hiçbiri sorunu olmayanlar, Azerbaycan ve Katar gibi ülkemize dostluklarını kayıtsız, şartsız bir şekilde gösterenlere saldırdıkça saldırıyor.

Her fırsatta ülkemize husumetlerini gösterenlere karşı tavır almak bir yana, onların safına geçip onların argümanlarıyla bizi hedef alıyorlar. Yine buldukları her fırsatta Türkiye’yi yabancılara şikâyet ediyor, yatırımcılara ‘ülkeye gelmeyin’ mesajı veriyorlar.

Bunların içlerindeki kinin ve nefretin sebebi ne Borsa İstanbul’dur, ne Sakarya’daki fabrikadır. Bunların derdi gerisindeki kadim medeniyet ve tarih müktesebatıyla bizatihi Türkiye’yledir, Türk Milleti’yledir, ülkenin hedefleriyledir. Bu kirli zihniyetin sadece istismarını yaptığı demokrasinin, özgürlüğün, çoğulculuğun en samimi savunucusu ve uygulayıcısı biz olduk.

Şimdi ben buradan sesleniyorum; ey bu CHP’nin bazındaki zat senin milletvekilin kalkacak benim silahlı kuvvetlerine bu denli hakaret edecek, bu denli edepsizce, alçakça hakaret edecek ve sen bunu kapıya koyamayacaksın. Bak söylüyorum, bunun hesabını Mehmetçiğine, askerine bu denli sahip çıkan bu millet seni asla affetmeyecektir bunu bir defa bilesin.

Sandıklar da seni affetmeyecektir. Bizim demokrasi ve özgürlük sınırlarımız güya bu kavramların kaynağı olan Batı’nın kendisinin bile uymadığı ve uygulamadığı kadar ileri seviyededir. Türkiye’de devlete ve millete yapılan saldırıların binde birini Batı’da denemeye kalkın görün bakın başınıza ne geliyor? Böyle bir durumda ne milletvekili veya gazeteci sıfatı sizi kurtarır, ne sivil toplum kuruluşu maskesi tepenize binilmesine engel olur.”


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı