Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneği Başkanı ve Aile Danışmanı Çiğdem Akça, yaptığı yazılı açıklamayla ülkede yaşanan yoksulluğun boyutu ve bundan en çok etkilenen kesimin çocuklar olduğuna dikkat çekerek, " Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Kamu Denetçiliği Kurumu’nun verileri durumun vahametini gözler önüne seriyor, bu durumdan çocuklarımızı minimum düzeyde etkilenecek şekilde önlemleri almalı, kamu- yerel yönetimler ve sivil toplum olarak ortak hareket etmeliyiz" Dedi.

Akça " Ülkemizde yoksulluğun boyutu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Kamu Denetçiliği Kurumu’nun verilerine de yansıdı. 6,3 milyon haneyi sosyal yardıma muhtaç eden yoksulluk, on binlerce çocuğu da ailesinden koparılma tehdidiyle karşı karşıya bıraktı. Bu durum geleceğimizin güvencesi çocuklarımız için korkunç bir durum olmakla birlikte, ülkemiz açısından da yetişen neslin ruh ve beden sağlığını, aileden alacağı terbiye, ahlak kuralları, sevgi, saygı, merhamet gibi duyguları alamayan bireyler olarak yetişecekleri için büyük bir risk taşımaktadır.

Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 2021 verileri Türkiye’deki derin yoksulluğun çocuklara etkisini ortaya koymuştur.

Ailesinin yanında temel ihtiyaçları karşılanamayan çocuk sayısı 150 bine dayandı. 2020 yılında 129 bin 422 olan ailesinin yanında bakımı sağlanamayan çocuk sayısı 2021 yılında 141 bin 275’e yükseldi. Kamu Denetçiliği Kurumu ise KDK Çocuk internet sayfasına yapılan başvurularda, “Çocukların dijital derslere erişim sorunları ve ebeveynlerinin işsiz kalması” konularında yapılan başvuruların 2021 yılında arttığı belirtildi.
AİLELERİ ÇOCUKLARINA BAKAMIYOR
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, “Çocuklar aile ortamından ayrılmadan sağlıklı bir şekilde gelişimleri tamamlansın” gerekçesiyle 2021 yılında 141 bin 275 çocuğu ailesi yanında destekledi.
Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) programından yararlanan çocuk sayısı 2020 yılına göre 2021’de dramatik şekilde arttı. SED kapsamına alınan çocuk sayısı bir yılda 12 bin artarken artış oranı yüzde 9 oldu. Bakanlığın verilerine göre 2020 yılında ailesinin yanındaki 129 bin 422 çocuğa destek verildi.
Bakanlık, SED kapsamındaki çocuk sayısına yönelik 2022, 2023 ve 2024 yılı öngörülerini de paylaştı. Buna göre 2022, 2023 ve 2024 yıllarında sırasıyla 145 bin, 150 bin ve 155 bin çocuğun SED kapsamına alınacağı tahmin ediliyor.
İHTİYAÇLARA ULAŞIM SIKINTISI ARTIYOR
Kurumun, “Çocuk Hakları” adı altında paylaştığı bilgilerde ise "Çocukların başvurularında uzaktan eğitim sürecinde derslere erişim sorunları, tablet veya bilgisayar ihtiyacı, ebeveynlerinin işsiz kalması ya da ücretsiz izinde olması gibi nedenlerle hane gelirinin azalması, sosyal yardım talepleri gibi konularda 2020 yılında kaydedilen artışın 2021’de devam ettiği izlenmiştir” denildi.

720 bin çocuk çalışmak zorunda

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 5’inci Çocuk İşgücü Araştırması’na göre bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin. Çalışan çocukların yüzde 15,9'unu 12-14 yaş grubundakiler, yüzde 4,4'ünü ise 5-11 yaş grubundaki çocuklar oluşturuyor. Cinsiyete göre incelendiğinde, çalışan çocukların yüzde 70,6'sını erkek, yüzde 29,4'ünü ise kız çocukların oluşturduğu görüldü. Çalışan çocukların çalışma nedenlerinde ilk sırayı yüzde 35,9 ile "hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak" aldı. Çalışan çocukların yüzde 66,0'ı düzenli işyerinde, yüzde 30,4'ü tarla-bahçede, yüzde 3,0'ı seyyar sabit olmayan işyeri veya pazar yerinde, yüzde 0,5'i ise evde çalıştı.

Giderek derinleşen yoksulluk, yüz binden fazla çocuğu ailesinden koparılma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na göre temel ihtiyaçları karşılanamayan çocuk sayısı her yıl artacak.

RAKAMLARLA YOKSULLUK

6,3 milyon - Sosyal Yardıma Muhtaç Hane Sayısı

129 bin 422- 2020 de bakımı sağlanamayan çocuk

141 bin 275 - 2021 de bakımı sağlanamayan çocuk

*****

2023 de 150 bin çocuğun bakımının sağlanamayacağı 

2024'te ise 155 bin çocuğun SED Kapsamına alınacağı ön görülüyor.

Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneği olarak diyoruz ki, ülkemizin içinde bulunduğu ortamda çocukların en az zarar göreceği şekilde ülke kaynaklarımızı aile bütünlüğünün korunması şeklinde aktarmalı, koruma ve önleme tedbirlerimizi en üst düzeyde uygulamalıyız.(Fİ)